Dünya
Deutsche Welle

ABD'nin tehlikeli oyunu

DW'den Christoph Riking analizinde, Trump'ın Kuzey Kore'ye yönelttiği tehditlerin hem son derece tehlikeli hem de ABD'nin somut Kuzey Kore stratejisinin olmadığını gösterdiği görüşünde.

10 Ağustos 2017 17:42

Pyongyang ile Washington arasındaki gerginlikte tehlikeli bir aşamaya gelindi. ABD Başkanı Donald Trump Kuzey Kore'yi 'dünyanın şimdiye kadar görmediği ateş ve öfkeyle' tehdit ediyor. Birkaç saat sonra da Kuzey Kore'den ABD'nin Pasifik'teki adası Guam'a 'önleyici' saldırı tehdidi geliyor. Kore yarımadası çevresinde tatbikat yapan Amerikan ağır bombardıman uçakları Guam'dan havalanıyor. Sözlü savaş devam ederken, durumun kontrolden çıkmasından endişe ediliyor.

Donald Trump'ın gürlemeleri ABD'de hoş karşılanmıyor. Başkanın sözlerini uygulamaya geçireceğine ihtimal vermediğini söyleyen Cumhuriyetçi Senatör John McCain, "Tanıdığım büyük liderler söylediklerini yapmaya hazır değillerse tehdit savurmazlar. Başkan Trump'ın harekete geçeceğini de sanmıyorum" dedi. Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Evelyn Farkas Trump'ın savaş retoriğinin Kuzey Koreli muktedirleri hatırlattırdığını söyledi. Demokrat Parti Senatöre Chuck Schumer, "Kuzey Kore'ye sert ve temkinli davranmalıyız. Basiretsiz söylemler ABD'nin güvenliği açısından doğru bir strateji değildir" dedi.

Strateji noksanı

Donald Trump yönetiminin Kuzey Kore politikasında çelişkiler göze çarpıyor. Bir hafta önce Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ABD'nin Kuzey Kore için tehdit oluşturmadığını söylemişti. Washington'un Pyongyang'da yönetim değişikliği istemediğini belirten Tillerson devamla "Amerikalılar rahat uyusun. Doğrudan tehdidin söz konusu olabileceğini sanmıyorum", demişti.

Başkan Trump ise sözleriyle bunun tam aksi bir tablo çiziyor. Berlin Üniversitesi'nin Kuzey Kore uzmanı Eric J. Ballbach ABD'nin belli bir strateji izlediğinin söylenemeyeceğini oysa Washington'un 'baskı ve angajman' stratejisine ihtiyaç olduğunu söyledi.

American Progress Merkezi'nden Adam Mount 'The Guardian' gazetesindee çıkan makalesinde 'Trump yönetiminin Kuzey Kore politikasının her alanında çelişkiye düştüğünü ve sorulara olmayan basit yanıtlar aradığını' yazdı.

Bu durum ABD'nin onlarsız Kuzey Kore politikasında ilerleme sağlamanın imkânsız olduğu ortaklarını ve diğer bölge devletlerini de ürkütüyor. Devletler topluluğunun Kuzey Kore'nin kışkırtmaları karşısında tek ses olması sürpriz etkisi yapmıştı. BM Güvenlik Konseyi'nin son yaptırım kararına Çin ve Rusya da onay vermişti. Ballbach Trump'ın 'devletler topluluğunun Kuzey Kore karşısında takındığı ortak tavrı tehlikeye attığını' söyledi.

Bilinçli tırmandırma

Trump'ın sert hamleleri Kuzey Kore'nin işine yarıyor. Çünkü Pyongyang rejiminin stratejisi aynı zamanda 'bilinçli tırmandırmayı' da içeriyor. Eric J. Ballbach "Kuzey Kore gibi dikta rejimleri bile ekonomik ve sosyal sıkıntı çeken halka muazzam masraf ve kaynak gerektiren nükleer programını haklı göstermek zorundadır" dedi. Ballbach 'bilerek neden olunan tehditlerin, nükleer silahlanmayı meşrulaştırma aracı olarak kullanıldığını' sözlerine ekledi.

Dış politika açısından nükleer program Kim Jong Un rejimi için hayat sigortasıyla eş anlama geliyor. Kuzey Kore uzun yıllar Çin ve Rusya tarafından himaye edilmişti. Ama şimdi sadık müttefiki Çin'i bile öfkelendiriyor. Pekin yönetiminin ABD'ye karşı Kuzey Kore ile birlikte savaşa girebileceğine ihtimal verilmiyor. Bu durum Kuzey Kore açısından ekonomik ve askeri bakımlardan üstün devletler tarafından kuşatılmış bir ülkenin güvenliğine bizzat sahip çıkmak zorunda olduğu anlamına geliyor. Pyongyang bunun için nükleer silahlanmada karar kıldı. Füze ve nükleer denemeler sadece provokasyon amacı taşımıyor. Aynı zamanda bu silahlara başvurulabileceğinin kanıtı yerine de geçiyor. Pyongyang, 'bizi yerle bir de etseniz, sizler de ağır kayıp vereceksiniz' demeye getiriyor.

İtibar kaybettirmeyen bir süreç

Kuzey Kore krizi diplomatik yollardan nasıl çözülebilir? Bağdaştırılması mümkün olmayan iki pozisyon çekişiyor: Kuzey Kore yönetimi açısından nükleer program hem içte, hem de dışa karşı temel siyasi öncelik taşıyor. ABD ise nükleer silahlanmayı sineye çekmeye yanaşmıyor. Berlin Üniversitesi'nin Kuzey Kore uzmanı Eric J. Ballbach çözümün 'her iki tarafın da prestijini kurtarabileceği bir yolda aranması gerektiğini' ve bunun da yavaş yavaş ilerleyen bir süreç olacağını söyledi. Ballbach, "Kuzey Kore nükleer silahlanmadan tek bir şartla vazgeçebilir. Farklı bir düzeyde nükleer silah edinmenin nedenlerini ortadan kaldıracak bir siyasi başarı elde etmesi gerekir. Bu da ABD'nin güvenlik garantisi vermesi ve iki devlet arasında saldırmazlık anlaşması imzalanmasıyla mümkün olabilir", dedi. Aşamalı çözüm arayışı ise ancak karşılıklı güven ortamında başarıya ulaşabilir. İki tarafın kullandığı retoriğe bakınca, güven ortamı yaratmanın kolay olmayacağı anlaşılıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Ricking

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle