Gündem

Ajda Yatar cinayeti | Avukat Ünsal: Kadın cinayetleri özelinde hukuk mentalitesi değişmeli; adalet, merhamet içermez

“Sosyolojik altyapısını oluşturmadan kanun yapıyoruz”

09 Ocak 2024 16:35

Ajda Yatar, Kocaeli’de bir restoranda yemek yediği sırada eski eşi Vahyettin Polat tarafından öldürüldü. Cinayetten altı gün sonra Yalova’da yakalanarak cezaevine gönderilen Polat, susma hakkını kullanıyor. Avukat Yusuf Ziya Ünsal, Ajda Yatar’ın evlilik sürecinde de şiddet gördüğünü ve sığınma evine yerleştiğini belirterek, “Kadın cinayetleri özelinde; kanunlar, metinler haricinde hukuk mentalitesinin de değişmesi gerekiyor. Adalet merhamet içermez. Sanık avukatlığı da yapıyorum. Genel bir hukukçu olarak konuşuyorum. Kravat taktı, hadi bir indirim! Güle güle... Ne kadar basit… Bu adam bir kadını öldürmüş, altı gün sonra yakalanmış. Diyorlar ki iyi hal, sakin duruşu gibi gerekçelerle indirim yapalım cezada. Hangi rehabilitasyon sürecini gördünüz ki? Bu kadar ucuz ve kolay olmamalı” dedi. 

Arkadaşıyla restoranda yemek yiyen Ajda Yatar, 1 ay önce boşandığı eski eşi Vahyettin Polat tarafından tabancayla vuruldu. Olay, 23 Kasım öğle saatlerinde, Kocaeli'nin Körfez ilçesinde meydana geldi. 

Yatar, olay yerinde yaşamını yitirdi.

Polat, cinayetten altı gün sonra Yalova’nın Altınova ilçesinde jandarma tarafından yakalanıp gözaltına alındı.

Vahyettin Polat, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerine teslim edildi.

Emniyetteki işlemleri tamamlanan Vahyettin Polat, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

Polat’ın emniyet, savcılık ve nöbetçi mahkemede susma hakkını kullandığı öğrenildi.

Yatar ailesinin avukatlığını yapan Yusuf Ziya Ünsal, soruşturmaya ilişikin olarak T24’e bilgi verdi. Ünsal, Ajda Yatar’ın evlilik sürecinde de şiddet gördüğünün altını çizerek şunları söyledi: 

“Ajda mazlum bir kadın. Koca şiddeti görmüş ve bunu da defalarca yaşamış. Son olarak Yalova’daki kadın sığınma evine yerleştirilmiş bir kadın. Dosyayla ilgili belirli bir hale gelmiş durum söz konusu değil. Körfez bakıyor. Savcılıkla iki kere görüştüm. Olayın en başını sonradan haberlerden öğrendik. Olay ne zaman bize yansıyor o zaman farklı gözle bakıyoruz. Kandıra Cezaevi’nde şahıs şu an ki boşanmış dahi olsa cezası müebbet.”

“Şüpheli ifade vermiyor, susma hakkını kullanıyor”

Dosyadaki kısıtlılık kararına dair değerlendirmelerde bulunan Ünsal, şöyle konuştu: 

"Kısıtlılık kararı ise dosyada savcılık tarafından talep edilir. Olumlu bulunması durumunda kısıtlılık gelir. Taraflardan kimse ulaşamaz, sadece savcının kontrolündedir. İfadeler adli tip raporları gibi bilgi belge ve evraklar bu kısıtlılık kararına dahil değildir. Amaç, yapılan kovuşturmanın etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Savcılık ulaşmak istediği bilgi belge ve delillere özelliklere şüpheli taraf ve avukatının engellenmesini ister. Küçük de olsa delil karartılmasını önlemek için seçilen bir yöntem. Bu dosyada etkin bir durum daha var. Şüpheli ifade vermiyor, susma hakkını kullanıyor. Erişime engellenmesi savcılığın alması gereken bir önlem. Sanığın delilleri gördükten sonra savunma yapması ve ona göre bir senaryo uydurmasını engellemek için böyle bir durum seçilir. 

“Cinayet öncesi ve sonrasında aileyi tehdit ediyor”

Ajda Yatar’ın ailesi şüpheli Polat’ın cinayet öncesi ve sonrasında kendilerini tehdit ettiğini belirtti. 

Avukat Ünsal, tehditlerin dosyaya dahil edildiğini açıklayarak, “Tehdit Ajda’ya yönelik değil sadece anneye, yengeye yönelik de şüphelinin eylemleri var. Cinayet öncesi ve sonrasında aileyi tehdit ediyor. Aydoğan’ın Ajda’nın abisinin de aktardığına göre, aileye tehdit vardı. Kıza karşı zaten tehditler vardı. Olay sonrası tehdit kısmı şahsın olayı gerçekleştirdikten sonra kaçma sürecinde yaşanıyor. Aile de şok içerisinde kendisini güvende hissetmiyordu. Savcılık makamı tarafından da biliniyor. Şahıs yakalanınca tehdit algısı da kalktı aslında” dedi. 

“Uzun zamandır şiddet görüyormuş”

Ajda Yatar’ın KADES uygulaması üzerinden de yardım istediğini aktaran Ünsal, “Kadın yaklaşık 11 yıldır evli, üç çocuk annesi. Uzun zamandır şiddet görüyormuş. Şiddetin türünü, dozunu bilmiyoruz. Şiddet hususu bir gerçek. Şiddet kaynaklı KADES uygulaması indirmesi var, kadın sığınma evine gitmesi var. Kolluk güçleri tarafından yerleştirilmiş. Şiddet gördüğünü ispatladı ki Yalova Kadın Sığınma Evi’ne yerleşti. Olaydan bir ay önce boşanma gerçekleşiyor. Anlaşmalı boşanma şeklinde olmuş. Tazminat olmadan çocukların da velayetini almak suretiyle şahıs zorluyor ve evlilik bitiyor” ifadelerini kulandı.  

“Ne kadar iyi kanun, mevzuat yaparsanız yapın zaman değişken bir kavram”

Türkiye’de kanunlarda sorun olmadığını esas sorunun uygulamada olduğunu söyleyen Avukat Yusuf Ziya Ünsal, şöyle konuştu: 

“30 yıllık hukukçuyum. Gelinen noktada Türkiye’de Cumhuriyet öncesi, sonrası veya şu anda kadınlarla ilgili teoride bir takım pozitif ayrımcılık anlamında ki pozitif ayrımcılık tanımını sevmiyorum. Kadınlara bu hakların verilmesi ki verilmesi eylemi bile başka bir durum içeriyor. Teori ve pratik kadınlar açısından hayata dair her noktada ciddi bir uçurum var. Dolayısıyla süreç içinde mihenk taşı dediğimiz haklar aşamasında İstanbul Sözleşmesi gibi yasal mevzuatlar olabilir. Ancak uygulamada iyi değilseniz çok bir anlamı olmayabilir. Ne kadar iyi kanun, mevzuat yaparsanız yapın zaman değişken bir kavramdır. 3 ay öncesi ve sonrası sosyal gerçeklikle bağdaşmaz yaptığınız kanun. Teorik ve psikolojik olarak yasa rahatlatabilir ama uygulamada tıkanıyor. İyi uygulamadığınız sürece hiçbir anlamı da yok. 

“Sosyolojik altyapısını oluşturmadan kanun yapıyoruz”

Ayrıca toplumda kadınlara çok yük yükledik. Kadını kendi biyolojik yapısından dahi çakardık. Her yaradılışın kendine has durumları vardır. Kadın doğum yapabilir erkek yapamaz. Bu bir gerçekliktir. Bunu böyle kabullenmek gerekir. İnsanımızın yapısına anlayışına algısına kıymet vermeden sosyolojik altyapısını oluşturmadan kanun yapıyoruz. Beşeri olan eksiktir ki o yüzden sürekli güncelleme ister. Uygulama sorunuyla karşı karşıyayız kanunların yetersizliğinden ziyade. 

“Uygulamadaki sorunlar yüzünden bu hale geliyoruz”

Hukuki olarak etkin soruşturma yapılmaması da önemli bu konularda. Etkin bir soruşturma yaparsanız birçok şeye ihtiyaç kalmayacak. Bir kadın karşı cinsle bir sorun yaşıyorsa kendini güvende hissetmiyor. Kamu gücünün yanında duracağına inanmıyor. Çünkü kanun yapıcılar erk. 2023 yılında birçok kadın cinayetinin soruşturması etkin yapılmıyor. Uygulamadaki sorunlar yüzünden bu hale geliyoruz. Kadın cinayetleri durmuyor. Uygulayıcıların sorun çıkardığını düşünüyorum. 

“Bir kadın yanınızda olmak istemiyorsa hangi hakka dayanarak sürdürme çabası içine giriyorsunuz?”

Başka bir dosya daha var mesela. Kadın cinayeti dosyası. İlk aşamada intihar diye geçmiş biz geri açtırdık dosyayı. Korkunç ötesi artık. Bir kadın yanınızda olmak istemiyorsa hangi hakka dayanarak sürdürme çabası içine giriyorsunuz? Algı problemimiz var. İslami literatürde kadın Allah’ın emanetidir diye geçer. Seküler kısım bunu olumsuz algılarken başka bir kesim de bunu affınıza sığınarak söylüyorum ama ‘tapulu mal’ gibi algılıyor. Emanet bu demek değildir. Emanete dokunulmaz. Emanete hiyanet edilmez.” 

“Bu ülkeye çok acil idam cezasının gelmesi lazım”

Türkiye’de sıkça tartışılan idam cezasının kadın, çocuk cinayetlerinde ve istismar davalarında uygulanması gerektiğini savunan avukat Ünsal, şu ifadeleri kullandı: 

“Bu ülkeye çok acil idam cezasının gelmesi lazım. Bunu kadın, çocuk cinayetleri ve istismar davaları için diyorum. Gencecik bir kadının ortada hiçbir neden yokken yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Kesinleşmiş yargı kararı hali olması halinde söylüyorum bu idam cezasını da. Bir kesim insan çok kızar bunu dediğim için ama ben böyle inanıyorum. Özgecan cinayetini hepimiz biliyoruz. Hangimizin yüreği sızlamamıştır ki… Toplumumuz dünyayla birlikte bir cinnete doğru yol alıyor. Cinayet olmayan gün yok. Ankara, İstanbul değil bakın Kocaeli’den bahsediyorum mesela. Her gün bir cinayet haberi var. ‘Biz hangi ara bu hale geldik’ sorusunun o kadar çok cevabı var ki….

“Kravat taktı, hadi bir indirim”

Kadın cinayetleri özelinde; kanunlar, metinler haricinde hukuk mentalitesinin de değişmesi gerekiyor. Adalet merhamet içermez. Sanık avukatlığı da yapıyorum. Genel bir hukukçu olarak konuşuyorum. Kravat taktı, hadi bir indirim! Güle güle... Ne kadar basit… Bu adam bir kadını öldürmüş, altı gün sonra yakalanmış. Diyorlar ki iyi hal, sakin duruşu gibi gerekçelerle indirim yapalım cezada. Hangi rehabilitasyon sürecini gördünüz ki? Bu kadar ucuz ve kolay olmamalı.”

Türkiye’de hukuk fakültelerinin artmasına karşın niteliğin düştüğünü vurgulayan Ünsal, “Hukukçu yetiştirme niteliğini de kaybettik. Dünya kadar hukuk fakültesi açıyoruz ama her gün adli vakalarda yanlış görüyoruz demek ki bir yerde yanlış yapıyoruz” dedi. 

2023 yılında 438 kadın katledildi 

TKDF’nin kadın cinayeti verilerine göre, 1 Ocak-31 Aralık 2023 tarihlerinde 438 kadın katledildi.

Raporda, 2023 yılında katledilen kadınların 180’i evli, 102’si bekar, 27’si boşanmış, 12’si dini nikahlı olduğu bilgisi yer aldı. Öldürülen kadınların 117’sinin ise ‘medeni halinin bilinmediği’ belirtildi. Rapora göre, kadınları öldüren erkeklerden 7’sinin kimliği belirlenemedi. 135 kadın şüpheli, 29’u tanıdığı erkek, 14’ü kızının, kardeşinin ya da annesinin bağlantılı olduğu erkek, 69’u aile içinden, 69’u boşanma aşamasında olduğu erkek, 115’i ise ilişki yaşadığı erkekler tarafından öldürüldü.

Rapora göre; "kadınların 196’sı ateşli silahla, 86’sı kesici aletle, 36’sı yüksekten düşerek, 17’si boğularak öldürüldü. 103 kadının ölümü ise ‘şüpheli’ ölüm olarak kayıtlara geçti.