Yalnızca %5, beş yıldan fazla yaşıyor
Profesör Long, geçen Haziran ayında Scolyer’dan gelen telefonu aldığında bütün geceyi ağlayarak geçirdiğini anlatıyor. Polonya’da tatilde olan arkadaşına geçirdiği nöbet sonrası tanı koyulmuştu.
Long, “Yastaydım, arkadaşım 12 ay sonra olmayacak diye düşünüyordum” diye o geceyi anlatıyor.
Ancak sabah olduğunda Long plan yapmaya, ders kitaplarını incelemeye, klinik deneyleri araştırmaya ve dünya çapındaki meslektaşlarına e-postalar göndermeye başladı.
Beynin bağ dokusunda bulunan glioblastomalar oldukça agresiftir. Tedavilerine yönelik genel protokol da (ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi) son yirmi yılda çok az değişti.
Hastaların hayatta kalma oranları da bu karanlık tabloya karşılık gelecek şekildeydi. Tüm hastaların yalnızca %5'i, beş yıldan fazla yaşıyor.
Prof Long, Profesör Scolyer'i tedavi etmek için deri kanseri için sonuç veren ancak beyin kanserinde daha önce hiç test edilmemiş radikal bir plan formüle etti.
Long ve ekibi, ameliyat öncesi ilaç kombinasyonları ile uygulanarak yapılan deri kanserine yönelik immünoterapinin, bu şekilde daha iyi sonuç verdiğini keşfetti.
Long bu kanser tedavisini, arama köpeği eğitimi benzerlik kurarak anlatıyor. Kaçak malın kokusunun, peşine düşüleceği ana kadar köpeğe verildiğini; kendi durumlarında bu kaçak malın kanser olduğunu açıklıyor.
Ancak bunu beyin kanseri olan Scolyer’a uygulamak büyük riskleri de beraberinde getiriyordu.
Bazı onkologlar ilacın beynine ulaşacağından şüphe duyuyordu. Ve hatta ulaşsa bile bağışıklık sisteminin tepki vermesinin de şüpheli olduğunu savunuyordu.
Bu deneyin sonu hızlandırabileceğinden de endişeleniyorlardı.
Pek çok beyin kanseri türünde, iki haftalık gecikmenin bile ameliyat seçeneğinin masadan kalkması anlamına gelebileceği uyarısını yapmışlardı.
Oldukça ağır olan immünoterapi ilaçları onu zehirleyebilirdi. Bu ilaçlar beynin şişmesine neden olabilir ve onu anında öldürebilirdi.
Profesör Long'un Avustralya’daki meslektaşları, hasta ile olan duygusal bağının muhakemesini gölgelediğine dair korkularını sessizce paylaştılar:
“Bırak nöro-onkoloji uzmanları işlerini yapsınlar. Sen sadece arkadaşı olarak yanında ol demeye getiriyorlardı.
"Ama onun bize ihtiyacı vardı. Bu kadar derin bir bilgiye sahibiz, bu bizim görevimiz."
Böylece Prof Scolyer, ameliyat öncesi immünoterapisi uygulanan ilk beyin kanseri hastası oldu.
Aynı zamanda, ilaçların kanseri tespit etme gücünü artıran, onun tümörünün izlerine göre kişiselleştirilmiş bir aşı uygulanan ilk kişi oldu.
Bir umut kıvılcımı
İlk taramanın hayatlarını alt üst etmesinden haftalar sonra Profesör Scolyer ve Profesör Long başka bir test sonucuna bakıyordu.
Bu, Profesör Scolyer'in tümörünün son görüntüsüydü.
Doktor, “Çok şaşırmıştım, bir şeyler olduğu çok açıktı” diye o ilk anı anlatıyor.
Kanıtlar yalnızca ilacın beynine ulaştığını değil, aynı zamanda bağışıklık hücrelerindeki patlamayı da gösteriyordu.
Ve bu hücrelerin etkin olduğu da görülüyordu ki bu da, görüntü kaydedildiği anda kanserli hücrelere saldırdıkları umudunu doğurdu.
Glioblastoma kanserleri ortalama olarak ameliyattan altı ay sonra geri döner. Ancak sekiz ay sonra, devam eden immünoterapiyle birlikte Profesör Scolyer, aktif kanserin belirtilerini göstermiyordu.
Daha geçen hafta, başka bir tarama da temiz çıktı. Prof Long, beyninin "normale dönmeye başladığını” söylüyor.
Şu ana kadar elde edilen sonuçlar büyük heyecan yaratmış durumda.
Tedavinin Scolyer'in ömrünü uzatabileceğine dair umutlar giderek artıyor.
İkilinin, dünya çapında her yıl beyin kanseri teşhisi konulan 300 bin kişiye umut olabilecek bir keşfin eşiğinde olabileceğine dair de iyimserlik var.
“Çoktan ölmem gerekiyordu”
Ancak glioblastoma konusunda en önde gelen doktorlardan olan Roger Stupp temkinli konuşuyor.
Bugün mevcut tedavi protokollerini geliştiren Stupp, Scolyer’a koyulan teşhisin “karanlık” olduğunu ve tedavinin işe yarayıp yaramadığını söylemek için erken olduğunu söylüyor.
Chicago’dan BBC’ye konulan Stupp, “Bu bir devrim olmasa da ileriye doğru atılmış bir adım” diyor.
Scolyer’ın 18 ay sonra hastalık belirtisi göstermemesi durumda daha fazla ikna olacağını söylüyor.
Ancak Stupp, Scolyer konusunda temkinli konuşsa da, immünoterapinin beyin kanserinin tedavisini değiştireceğine inandığını da ekledi. Doktor, bilimin henüz bunun yolunu bulamadığını da söyledi.
Scolyer ve Long da oluşan iyimserlik rüzgarı nedeniyle hedeften sapmamaya çalışıyor.
En iyi senaryo Scolyer’ın tamamen iyileşmesi demek ama bunun çok çok az bir ihtimal olduğunu biliyorlar.
BBC’ye konuşan Scolyer, en kötü senaryoyu ise çoktan geride bıraktığını söylüyor ve “Çoktan ölmem gerekiyordu” diyor.
Doktor Aralık ayında 57. yaşını ve sonrasında da Noel’i kutladı.
Ancak her yeni temiz tarama sonucu, aynı zamanda bu son tarama olabilir korkusu ile birlikte geliyor.
Tüm iyimserliğine karşın Scolyer korktuğunu itiraf ediyor:
“Ailemi seviyorum. Eşimi seviyorum. İşimi seviyorum. Kızgınım ve çok üzgünüm. Ölmek istemiyorum.”
Scolyer kendisine huzur veren şeyin ise teşhis sonrası yaptıkları çalışma ile başarılabilecekler olduğunu söylüyor:
“Elde ettiğimiz veriler ortada. Eğer yarın bu şekilde ölsem de bunun bu alanı değiştireceğini biliyorum ve bundan dolayı gururluyum”