Gündem

"Yatırımcılar Erdoğan'ın seçim kazanma ihtimalinden heyecan duymuyor"

Erdoğan: Bu birilerini rahatsız edebilir ama mecburuz

17 Mayıs 2018 04:25

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası yatırımcılarla da biraraya geldiği Londra temaslarının ardından haber kuruluşu Bloomberg'de yayımlanan değerlendirmede yatırımcıların ilk kez Erdoğan'ın seçim kazanma ihtimalinden heyecan duymadığı bildirildi. 

Değerlendirmede şunlar yazıldı:

Yatırımcılar, 15 yıl önce iktidara geldiğinden bu yana ilk kez, Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni bir seçim kazanması ihtimalinden heyecan duymuyor.

Erdoğan iktidarının piyasalara artık siyasal istikrar ödülü
sunmadığından endişelenen yatırımcılar, 24 Haziran’da erken
seçim çağrısı yapılmasından bu yana Türk varlıklarında satış
gerçekleştiriyor. Bu da liranın değer kaybetmesine ve uzun
vadeli faizlerin rekor kırmasına yol açıyor.

Erdoğan’ın nihayetinde ekonomi konularında pragmatist olduğu kanısı yerini tek odağının büyüme olduğu korkusuna bırakıyor.

Londra merkezli Fidelity International’da 2 milyar dolarlık
gelişen ülkeler tahvil fonunu yöneten Paul Greer, "Erdoğan’ın
zaferi politika sürekliliğine işaret ederken piyasalar için en
kötü sonuç olabilir. Yine de bu sonuç Türkiye piyasaları için en
şaşırtıcı olmayan sonuç olacak" diye konuştu.

Erdoğan’ın son 16 yıldır hakim olduğu halk desteği ile 1990’lı yıllarda ekonomiyi altüst eden koalisyon dönemlerinin yerini alması hoş karşılanmıştı. Bu durum seçimin en ideal sonucu hakkında yatırımcıların kafalarını karıştırıyor.

Ancak Aberdeen Asset Management Plc’den RAM Capital’e kadar birçok fon bu kez durumun farklı olduğunu, Erdoğan iktidarının piyasalar tarafından olumlu algılanmayabileceğini belirtiyor.

Öncelik büyüme


Bu durum büyük ölçüde popülist ekonomik politikalardan geri
adım atmayacağı sinyalini veren, seçimlerin favorisi Erdoğan’dan kaynaklanıyor. Analistler büyüme hızının sağlıksız ve sürdürülemez olduğunu belirtip, ekonomik dengesizliklere karşı önlem çağrısı yapsa da geçtiğimiz yıl Türkiye ekonomisi Çin’den hızlı büyümüştü.

Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Erdoğan’ın ekonomi
kurmaylarını toplamasının ardından Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye, büyüme odaklı ekonomi politikaları sayesinde bugünkü seviyesine gelmiştir. Ülkemiz, önümüzdeki dönemde de yine büyüme esaslı ekonomi politikalarıyla yoluna devam edecek" denilmişti.


Nisan ayında açıklanan yeni teşvik önlemleri de yatırımcıların endişesini artıran faktörler arasında. Yatırımcılar para politikasının lira cinsi varlıkları korumak için çok gevşek olduğunu ve cari açığın sürdürülebilir olmadığını belirtirken, Erdoğan’ın yüksek faiz memnuniyetsizliğinin Merkez Bankası’nın çift haneli enflasyondan kurtulmasını engellediği görüşünde.

Uzaklaşma

Endişe sadece ekonomi dünyası ile sınırlı değil. Türkiye, Batı’daki geleneksel müttefiklerinden de uzaklaşıyor. Türkiye
iki yıl önceki darbe girişiminin ardından uygulamaya konan
olağanüstü hal ile yönetiliyor. Erdoğan’ın artan otokratik
yönetimi ile birlikte Türkiye’nin arası en büyük iki sermaye
kaynağıyla açılıyor: Almanya ve ABD. Öte yandan ABD, NATO
müttefikine yönelik yaptırımları değerlendiriyor.

14 milyar dolarlık gelişmekte olan ülke tahvil fonunu
yöneten Aberdeen Asset Management Plc’den Viktor Szabo, "Erdoğan ve partisinin seçim zaferi mevcut sürdürülemez politikaların devamı anlamına gelirse, bu açık bir şekilde iyi bir yatırım senaryosu olmaz" diye konuştu. Szabo "Ben daha yavaş ancak dengeli büyümeyi kabul eden, ani yükseliş ve düşüş döngüsünden kaçınan bir politika değişimi arıyorum" dedi.

Szabo, Erdoğan öncesi dönemdeki siyasi istikrarsızlığa
dönüşün yatırımcılar için daha kötü olabileceğini eklerken,
Erdoğan iktidarının yön değişikliğine gidebileceğini düşünmenin zor olduğunu, bu durumun piyasaları "iki arada bir derede bırakabileceğini" belirtiyor.

Yön değişikliği

Bazıları için en iyi umut Erdoğan ve hükümetinin yönünü
değiştirmesi. Bu argümana göre seçim zaferiyle birlikte Ak
Parti, harcamaları teşvikle seçmenleri etkilemek veya kendisine
yakın şirketleri mega altyapı projeleriyle ödüllendirmek için
bir gerekçe görmeyecek.

ABN Amro Ekonomisti Nora Neuteboom, "Yatırımcılar seçimden
sonra hükümetin kırılganlıkları artırmak pahasına büyüme
adımlarını geri çekeceğinden ümitli. Biz böyle bir
normalleşmenin gerçekleşeceğine ikna olmadık" diyor.
Pazartesi günü Bloomberg TV’ye konuşan Erdoğan, seçimleri
kazanırsa ekonomi ve para politikasında daha fazla rol
oynayacağını söyledi. Erdoğan, "Birilerini bu rahatsız edebilir.
Ama mecburuz. Çünkü vatandaşa hesap veren devleti yönetendir" dedi.

Erdoğan’ın bu açıklamalarının ardından lira dolara karşı
rekor düşük seviyeye indi.

Lira rekor değer kaybı yaşarken, Türkiye özel sektörü de
336 milyar dolarlık döviz cinsi borç yükü altında sendelemeye
başladı. Türkiye bankacılık sektörü büyümeyi sürdürmek için
yurtdışı finansmana ihtiyaç duyarken, yurtiçi talep ve
gayrimenkul temelli kalkınma modelinin ise enerjisi tükeniyor.
Doların yükselişi ve daha yüksek ABD faizleri de borçlanmanın
sürüklediği büyümenin maliyetini artırıyor.

Uzun vade

Londra Merkezli RAM Capital’in fon yöneticisi Ogeday
Topçular, "Türkiye ekonomik olarak 3-4 yıldır, belki de daha
uzun süredir zorlanıyor. Hükümet tarafından alınan siyasi ve
ekonomik kararlar ülkeyi daha kötü bir duruma sürüklüyor" diyor.

Peki yatırımcılar ne görmek istiyor?

Topçular bunu, "Merkez Bankası bağımsızlığı, basın
özgürlüğü, daha iyi dış politika yaklaşımı, daha iyi
uluslararası ilişkiler, daha iyi Ortadoğu stratejisi ve iyileşen
iç politika" olarak sıralıyor. Topçular’a göre geçmiş, bunları
başarmanın uzak olduğunu gösteriyor.

Haziran 2015 seçimlerinde Türkiye’de parlamento çoğunluğu
çıkmayacağının anlaşılmasından sonra siyasi çözümsüzlükle
birlikte koalisyon senaryoları piyasaları sarsmıştı. Yabancı
yatırımcı tahvil piyasasından 2,6 milyar doları çekmiş, Erdoğan
tekrar seçim ilan edene ve Ak Parti parlamento çoğunluğunu
kazanana kadar volatilite sürmüştü.

Capital Economics Kıdemli Gelişen Ülke Piyasaları
Ekonomisti William Jackson, "Piyasalar her zaman Ak Parti
zaferlerini pozitif görmüştü. Ancak bu, genel olarak daha fazla
büyüme vaatleri verildiği için değil belirsizliği azalttığı için
olmuştu. Öngörülemez politika ve reform eksikliğiyle artık
yatırımcıların uzun vadeli beklentisi daha kötümser" diye
konuştu.


Not: Haberin ilk yayımlandığı "Erdoğan'ın seçim zaferi piyasalara olabilecek en kötü ihtimal" başlığında çeviriden kaynaklı bir hata yaşanmıştır. Okuyucularımızda özür dileriz.