Gündem

'Bugün yapılmak istenenin darbe anayasasından farkı yok'

Haşim Kılıç: Siz bakmayın adımızın mahkeme olduğuna. Her ne kadar ismimiz mahkeme ise de yaptığımız iş siyaset

22 Kasım 2013 22:12

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Kenan Evren'in yaptığı anayasa ile bugün yapılmak istenen anayasanın arasında bir fark var mı? Doğrusu ben fazla bir fark görmüyorum" dedi.
Haşim Kılıç, KTO Karatay Üniversitesi tarafından Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi Başkanının konuştuğu konuların genellikle siyasi olduğunu söyledi.
"Siz bakmayın adımızın mahkeme olduğuna. Her ne kadar ismimiz mahkeme ise de yaptığımız iş siyaset" diyen Kılıç, şöyle konuştu:
"Ondan dolayı zaman zaman politikacıların çok sert eleştirileriyle karşı karşıya kalırız. Politikayla, siyasetle ilgili bir şey ifade ettiğimiz zaman söyledikleri ilk şey; 'Cübbelerinizi çıkarın gelin'. Oysa Anayasa Mahkemesi'nin elinde denetim yaptığı anayasa var. Bu anayasaya göre yasaların anayasaya uygunluğunu denetliyor. Anayasa siyasi bir metindir. Ona uygun ya da uygun olmadan çıkarılan yasalar da siyasi metinlerdir. Ben bu ürünleri denetliyorum. Dolayısıyla benim siyasetten ayrı, onlara bulaşmadan hayat sürmem mümkün değil."
 

'Kenan Evren'in anayasasından farkı ne?'

 
Kılıç, demokratik bir düzenden bahsedilebilmesi için demokratik bir anayasanın olması gerektiğini, Türkiye'nin anayasa tarihine bakıldığında demoktatik bir anayasanın olduğunu ifade etmenin mümkün olmadığını belirtti.
Doğrudan halkın temsilcilerinin katıldığı, onların hür iradesiyle hazırlanan bir anayasa yapılması gerektiğini vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:
"Böyle bir  anayasa yok ise zaten işin başında çok ciddi yara almışsınızdır. Bugünkü durumda anayasaların yapılış şekline baktığımızda ne oluyor. Kenan Evren'in yaptığı anayasa ile bugün yapılmak istenen anayasanın arasında bir fark var mı? Doğrusu ben fazla bir fark görmüyorum. 1982 Anayasası'nı Kenan Evren ve 5 arakadaşı hazırladı. Cunta, darbe yaptı. Arkasından bu anayasayı hazırladı ve halka 'onaylayın' dedi.
 
'Bu seçim yasasıyla demokratik anayasa mümkün değil'
 
Bugün Parlamentoyu oluşturan siyasi partilerimiz bir anayasa yapmak üzere harekete geçti. Peki nasıl geldi bu arkadaşlar? Yine siyasi parti başkanlarının iradeleriyle oluşmuş milletvekillerinin oluşturduğu bir Meclis var. Yani Kenan Evren'in yazdıklarıyla, bunların söyledikleri arasında ne fark var Allah aşkına? Şimdi o zaman şu çıkıyor. Demek ki bir Meclisin sağlıklı oluşabilmesi için ciddi bir siyasi partiler kanunu ve bir de seçim kanununun hazırlanması lazım. Bunlar hazırlanacak ve bunlar sonunda oluşturulacak Meclis'te siz gerçek bir demokratik anayasayı üretebilirsiniz. Aksi halde mümkün değil."
 

'Herkes kırmızı çizgilerini sağ cebinde saklıyor'

 
Kılıç, 2011 seçimlerinden sonra bütün partilerin milletin karşısına yeni bir anayasa için çıktığını ve insanları heyecanlandırdıklarını belirtti.
Çalışmalar sonucunda Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun oluşturulduğunu anımsatan Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
"Her partinin gücüne bağlı olmaksızın 3'er kişilik bir komisyon oluşturdular. Arkadaşlar incelemeye başladılar. Tabii herkes kırmızı çizgilerini sağ cebinde saklıyor. Kimse çıkarmadı. Konuşmaya başladılar. İlk 60 maddede anlaştılar. Ondan sonraki maddelerde yok. Anlaştık dedikleri maddeler zaten anlaşılmayacak maddeler değil ki. Kenan Evren'i de getirseniz aynı maddeleri yazacaktı ve yazdı da zaten. Bu arkadaşlar 60 maddede anlaştılar. Bunlar zaten katalog haklar. Bu haklarda anlaşmak içn çok çaba sarfetmenize zaten gerek yoktu.
 

'Bitti bu iş'

 
Esas anlaşılması gereken konular ceplerinde ve bekliyor. Demokrasinin müzakere imkanını kullanmadılar. Kullanmadıkları için de uzlaşamadılar. Eğer müzakere edilseydi, uzlaşma sağlanmış olurdu. Bunun için uzlaşma kültürünüz olacak. Bunların hiçbirini maalesef biz göremedik. Sonucu hepiniz biliyorsunuz. Bitti bu iş. Seçim yaklaşıyor. Bu milletin huzuruna nasıl çıkacaklar. 2011 yılında söyledikleri, verdikleri sözlerin izahını nasıl yapacaklar bunlar. Ben doğrusu kendimizi evlenme vaadiyle kandırılmış insanlara benzetiyorum. Nikah masasına oturulmadı. Bunun faturasını bu siyasi partiler çekecektir."