Kültür-Sanat

Cemal Süreya'nın kızlarından telif davası, Yapı Kredi Yayınları'ndan 'Ödendi' yanıtı

05 Haziran 2021 11:23

“İkinci Yeni” şiirinin öncülerinden biri olan usta şair Cemal Süreya'nın kızları Ayçe Seber ve İçsel Dülgerdil, kendilerinin izni olmadan babalarının 9 eserinin izinsiz çoğaltılıp basıldığını iddia ederek Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları AŞ’ye dava açtı.  "Yeniden sözleşme" yapılmadığı gerekçesiyle Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları'na dava açan Cemal Süreya'nın kızlarının avukatı,  "2013 ile 2020 tarihleri arasında telif ödemediğine" ilişkin mahkemeye rapor sunduklarını ifade etti. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları ise basımı yapılan kitapların mirasçılarla yapılan sözleşme çerçevesinde basıldığını ve telif haklarının ödendiğini belirtti. 

İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne görülen duruşmaya, 9 Ocak 1990’da vefat eden şair Cemal Süreya'nın kızı Ayçe Seber ile üvey kızı İçsel Dülgerdil de katıldı.

Hürriyet gazetesinden Özge Eğrikar'ın haberine göre,  Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları AŞ ile Cemal Süreya’nın mirasçısı olan Ayçe Seber ile İçsel Dürgerdil arasında 2007 yılında üretim, yayım, dağıtım ve telif hakları sözleşmesi imzalandı.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları, Cemal Süreya’ya ait 'Bütün Yazıları, Bütün Şiirleri (Günübirlikler, 99 Yüz, Sevda Sözleri, Toplu Yazılar 1, Günler)' adlı eserlerini kitaplaştırarak yayına hazırlayacaktı. Sözleşme süresi 2013 tarihinde sona erince taraflar arasında bu süre 7 yıl ile sınırlı kalmak kaydıyla yeniden uzatıldı. Ancak davalı Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları, 2007 ve 2013 tarihli sözleşmeleri dayanak göstererek Cemal Süreya’ya ait ’99 Yüz’, ‘Toplu Yazılar 1’, ‘Şapkam Dolu Çiçekle’, ‘Günler’, ‘Üvercinaka’, ‘Beni Öp Sonra Doğur Beni’ ‘Göçebe’, ‘Güvercin Curnatası’ ve ‘Sevda Sözleri’ adlı eserleri izinsiz çoğaltıp yayınladı.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları ile yeniden sözleşme yapılmadığını dava dilekçesinde anlatan Cemal Süreya’nın iki mirasçısının avukatı, şunları söyledi:

"Sözleşme yenilenmemiş, 2013 tarihinde sonlandırılmıştır. Davalıdan 2013 tarihinden sonra ne kadar eserin üretilip çoğaltıldığına dair rapor istenilmiştir. Gelen raporda 2013 ile 2020 tarihleri arasında eserlerin yüzlerce baskısının telif dışı tutulduğu ve bunların telif bedellerinin ödenmediği görülmüştür. Sözleşmede 200 adet nüshanın telif dışı tutulması ve ücret talep edilmeyeceği yazmaktadır.

Ancak 200 adet nüshanın telif dışı tutulması yalnızca fireleri (bir iş yapılırken çıkan atık parça, eksik, noksan) karşılamak amacıyla olup, ayrıca her baskı için de öngörülmemiştir. Davalının 2013 ile 2020 tarihleri arasında telif ödemediğine ilişkin belge gönderdiği raporla sabittir. Cemal Süreya’nın iki mirasçısı, davalı yayınevinin üretilmiş eserlerde ne kadar adedi telif dışı tuttuğunu bilememektedir. Bu tüm bu nedenlerle şimdilik 20 bin liralık belirsiz alacak davası olarak açmaktayız. Davamızın kabulüne karar verilmesini istiyoruz."

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları: Basılan kitapların telif hakkı ödendi

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları ise iddiaları yalandı. Basımı yapılan kitapların, Cemal Süreyya’nın mirasçıları ile yapılan sözleşme çerçevesinde basıldığını açıklayan Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları, kitapların telif  haklarının da mirasçılara  “tam ve eksiksiz”  ödendiğini  belirtti.

YKY’den yapılan tekzipte “Haberde müvekkil şirketle ilgili yer alan ifadeler hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamakta olup, ülkemizin en saygın ve itibarlı kitabevleri arasında yer alan müvekkil şirket Yapı Kredi Yayınları basımını gerçekleştirerek yayınladığı eserlerin tamamı için hak sahipleri ile sözleşmeler imzalamakta ve bu sözleşmelere uygun olarak da hak sahiplerine düzenli olarak telif bedeli ödemeleri gerçekleştirmektedir. Nitekim habere konu kitapların basımı da Cemal Süreyya mirasçıları ile imzalanmış bulunan sözleşmeler uyarınca gerçekleştirilmiş olup, herhangi bir şekilde izinsiz kullanım söz konusu değildir. Kaldı ki müvekkil şirket ilgili kullanımlar dolayısıyla telif bedellerini de tam ve eksiksiz olarak ödemiştir. Nitekim müvekkil şirketin habere konu kitapları izinsiz olarak çoğaltıp yayınladığına ilişkin olarak müvekkil şirket hakkında verilmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı müvekkil şirkete karşı açılmış bir dava da bulunmamaktadır. Habere konu edilen işbu iddianın tamamıyla gerçek dışı bir iddia olduğu izahtan varestedir. “ denildi.

Metinde şunlar kaydedildi:

"Bahse konu iddia hilaf-ı hakikatten ibaret olup, müvekkil şirket yukarıda da belirtildiği üzere kitapların baskı süreçlerini taraflar arasında imzalı sözleşme hükümlerine bire bir riayet ederek gerçekleştirmekte olup, hak sahipleri nezdinde doğan telif bedellerini tam ve eksiksiz olarak ödemektedir. Habere konu edilen iddia ise kitap baskıları sırasında gerçekleşen firelere ilişkin olup bunların sözleşmelere uygun olarak gerçekleştiği ve gerekli imha süreçlerinin yürütüldüğü yazılı bilgi ve belgelerle sabittir. Nitekim bu konuya ilişkin İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2021/170 Esas sayılı dosyasında yargılama devam etmekte olup müvekkil şirket hakkında tesis edilmiş bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır.

Yapı Kredi Yayınlarıi Cemal Süreya’ya ait eserlerin yer aladığı ’99 Yüz’, ‘Toplu Yazılar 1’, ‘Şapkam Dolu Çiçekle’, ‘Günler’, ‘Üvercinaka’, ‘Beni Öp Sonra Doğur Beni’ ‘Göçebe’, ‘Güvercin Curnatası’ ve ‘Sevda Sözleri” isimli kitapları hak sahiplerinden izinsiz olarak çoğaltıp yayınladığı ve yine Cemal Süreyya’ya ait eserlerin yüzlerce baskısını telif dışı tutarak yazarın mirasçıların ilgili telif bedellerini ödemediği izlenimi yaratılmıştır.

Yapı Kredi Yayınları ülkemizin en saygın ve itibarlı kitabevleri arasında yer almakta olup basımını gerçekleştirerek yayınladığı eserlerin tamamı için hak sahipleri ile hukuken gerekli olan sözleşmeleri imzalamakta ve hak sahipleri nezdinde doğan telif bedellerini tam ve eksiksiz olarak ödemektedir. Nitekim habere konu dava hali hazırda İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdine 2021/170 Esas sayılı dosya nezdinde derdest olup müvekkil aleyhine verilen herhangi bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır."

 

TIKLAYIN - Cemal Süreya'nın yeğeni Tanyeri: Dayımın hâlâ kendine ait bir mezarı yok