Gündem

"Çocuğuma bez almak için yardım olarak verilen kömürlerin torbasını 2 liradan sattım"

"30 TL ile çocuğuma bez aldım"

17 Mayıs 2018 12:05

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşayanlar, çocuklarına bez ya da gıda almak için, seçim öncesi dağıtılan kömürleri satmak zorunda olduklarını söylediler.

Seçim öncesi yaptığı gıda, giyecek ve yakacak yardımı ile gündeme gelen AKP hükümeti bu uygulamaya devam ediyor. Yoksul vatandaşın yapılan yardımlarla oy verme eğiliminin değiştiği iddia ediliyor ve yardımlar eleştiriliyor. 

Evrensel’den Serpil Berk ve Fırat Topal, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan vatandaşlara seçimleri sordu:

33 yaşındaki Hatice, ekonomik olarak zor zamanlar yaşadıklarını belirterek kendine verilen kömürleri satmak zorunda kaldığını anlattı.Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan yurttaşlarla yaklaşan seçimleri konuşmak için dolaşıyoruz. Ramazanın ilk günü olmasından dolayı bir sessizlik ve sakinlik var sokaklarda, caddeler her zamankinden daha az kalabalık. Kahvehaneler kapalı, fırınlar açık ama çalışmıyor. İskender Paşa Mahallesi’nin ara sokaklarında evlerin önüne bırakılmış kömür torbalarını görünce o tarafa yöneliyoruz. Bir genç, el arabasıyla kömürleri depoya taşırken kömür yardımını alan kadınlarla sohbet ediyoruz. AKP tarafından belediyelere atanan kayyımın talimatıyla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığı ile mahallenin çoğunluğuna yardım kömürü verilmiş. Kadınlar yaşadıkları sorunların kömür yardımıyla çözülemeyeceğini söylüyor.

"Çoçuğuma bez almak için"

33 yaşındaki Hatice, ekonomik olarak zor zamanlar yaşadıklarını belirterek kendine verilen kömürleri satmak zorunda kaldığını anlatıyor: “Çocuğuma bez almak için kömürlerin torbasını 2 TL’den sattım. 30 TL ile çocuğuma bez aldım. 6 aylık da hamileyim, nasıl olacak bilmiyorum. Eşim önceleri Ulucami’de tespih satarak geçimimizi sağlıyordu. Zabıtalar tezgahını kaldırınca şimdi çorap satıyor. Mahallede herkes birbirinden daha kötü durumda. Eşime iş istiyorum sadece.”

"Oy için dağıtıyorlar"

55 yaşındaki Sabiha Abla, “Bunları hep oy için dağıtıyorlar. Ancak hiçbir sorunumuzu çözmüyorlar” diyor. Sabiha Abla'nın eşi böbrek hastası olduğu için çalışamıyor. O da çocuklarına bakmak için 1 yıl önce çikolata, bisküvi gibi malzemelerin bulunduğu küçük bir tezgah açmış. 2-3 metrekarelik bir dükkanın önünde akşama kadar satış yapmak için bekliyor. 3 çocuğunu bu şekilde okutmaya çalışıyor. Sabiha Abla'ya, “Seçim yaklaşıyor, ne düşünüyorsun” diye soruyoruz. “Bizi kandıramazlar artık. Emekliye ikramiye vereceklermiş ya hiçbir şeyi olmayanlara ne olacak? Benim hiçbir şeyim yok. Çocuğumun servis parasını ödeyemiyorum. 3 çocuğum okuyor, eşim hasta çalışamaz durumda. Mecbur kalıp burayı açtım. Bu yaşta küçük bir tezgahta çikolata, sakız satıyorum, karda, kışta burada bekliyorum. Artık ne verseler, fayda etmez. Kimse bana bunu yapacağız, şunu yapacağız demesin. Göreceğim icraatlarını, öyle oyumu vereceğim” diyor.

"Halimiz hal değil"

Sabide Çiftçi'nin ise 7 nüfuslu bir ailesi var, hiç çalışanı yok. Kapısına bırakılan kömürü satarak evine bir şeyler almayı düşünüyor. Çiftçiye seçime dair ne düşündüğünü soruyoruz; gözleri doluyor ve ağlamayı başlıyor. Ardından konuşmaya başlayan Çiftçi, “Evde 4 tane çocuğum var, hepsi de işsiz. Biri okulu bitirdi geldi o da evde şimdi iş yok çalışamıyor. Bu kömürü seçim yaklaştı diye verdiler. Kömürü yakmayacağım, torbasını 2 TL’ye satıp eve bir iki şey alacağım. Halimiz hal değil, rezalet içinde yaşıyoruz. Çocuklarıma iş istiyorum. Şimdi gelip oy isteyecekler. Bize ne verdiler ki? Artık huzurlu bir hayatımız olsun istiyorum” dedi.
Kömürleri taşıyan genç, bir taraftan torbaları yükleyip bir taraftan bizimle konuşuyor ve “Kış bitti yeni kömür dağıttılar” diyerek gülümseyip alnından akan teri silerek yanımızdan uzaklaşıyor.

Yardım kuruluşundan gelmedik

Biz sokakta kadınlarla sohbet ederken yanımızdan geçen kadınlar yardım kuruluşundan geldiğimizi sanarak ‘Kendilerine neden kömür verilmediğini’ soruyor. Gazeteci olduğumuzu söyleyince, ‘Herkese verdiler ama bize ne zaman verecekler bilmiyoruz’ diyorlar.

"Biz ne yapacağız?"

İki sokak ötede bulunan parkta 3 kadının oturduğunu görüyoruz. Yanlarına yaklaşınca, ne için geldiğimizi soruyorlar. Gazeteci olduğumuzu ve seçime dair ne düşündüklerini merak ettiğimizi söyleyince ismini vermek istemeyen 50 yaşındaki teyze başlıyor konuşmaya, “Erdoğan’a oy vermeyeceğiz, Demirtaş’a oy vereceğiz” diyor. Nedenini sorduğumuzda ise, “Oğlum, 10 yıldır belediyede çalışıyordu, işten çıkardılar. Şimdi işsiz. Sur yıkıldı, o kadar genç öldü. Kendisi sarayda yaşıyor, bir şey olunca alıp çocuklarını çekip gider. Biz ne yapacağız? Ancak idare ediyoruz işte. Şimdi kömür vererek bir çözüm bulamazlar. Yine de çocuklar, gençler ölmesin. Biz bir lokma ekmek ve suya razıyız. Ama onlar kapımıza gelmesinler, kabul etmeyeceğiz” diyor.