Gündem

Çocukluğunda babası okula bir kere geldi, 45 yıl unutamadı; 'Babamla Okulda 40 Dakika' projesini başlattı

"Üzerinden yaklaşık 45 yıl geçti, hala unutmadım"

13 Ocak 2018 10:25

Bursa İnegöl’deki Hacer Salih Yıldız İlkokulu, babaları okula çekmek için ‘Babamla Okulda 40 Dakika’ projesini başlattı. İşyerlerinden izin alarak okula gelen babalar, bir ders saati boyunca çocuklarıyla kahvaltı ediyor, yarışmalara katılıyor, şarkı söylüyor, boyama yapıyor.

Okuldaki 700 öğrencinin yararlandığı projenin çıkış noktası, 45 yıl önce yaşanan bir duyguya dayanıyor.

Okul Müdürü Mustafa Zengin, projenin oluşum sürecini şöyle anlatıyor: “Babam 5 yılda bir kez okula geldi. Benim içimde bir ukdeydi bu. Bir çocuğun babasını okulda görmesi kadar mutlu olabileceği bir anı yok gibi geliyor bana. 

Üzerinden yaklaşık 45 yıl geçti, hala unutmadım. Velileri görünce o anı hatırlıyorum. Çocuklar da bu duyguyu yaşasın istedim. 

Hürriyet'ten Esra Ülker'in haberine göre, kimi yerinden izin alıp geldi, kimi dükkânını kapadı, kimiyse vardiyası başlamadan soluğu okulda aldı. Onlar, Bursa İnegöl’deki Hacer Salih Yıldız İlkokulu öğrencilerinin babaları. Okulun geçen yıldan beri uyguladığı ‘Babamla Okulda 40 Dakika’ etkinliği için sınıflardaydılar. Bir ders saati yani 40 dakika süren etkinlikte her gün bir sınıfın öğrencilerinin babaları okula geliyor, çocuklarıyla kahvaltı yapıyor, oyun oynuyor, yarışmaya katılıyor, şarkı söylüyor. 

Hamza'nın mavisi

Biz de etkinliği görmek için Hacer Salih Yıldız İlkokulu’nun yolunu tutuyoruz. Bize özel o gün 3 sınıfın babaları birden okuldaydı. Önce 1-A sınıfını ziyaret ediyoruz. Babalar çocuklarıyla sıralardaki yerini almış, getirdikleri ikramları hem yiyor, hem çocuklarına yediriyorlar. Sıra yarışmaya geliyor. Sınıf öğretmeni Dudu Yılmaz, babalar okula gelmeden çocuklarına 5’er soru sorup cevaplarını not etmiş. Onları bir de babalara yöneltiyor. İlk veli Hamza’nın babası Birol Baştürk, “Çocuğunuzun en sevdiği renk nedir?” sorusuna “Siyah, beyaz” yanıtını veriyor. Yanlış cevap; Hamza en çok maviyi seviyor. Sınıftan kahkahalar yükseliyor. 

Amcalar da geliyor

İkinci soru: “Çocuğunuzun en çok sevdiği çizgi filmin adı nedir?” Baba bir sürü çizgi film izlediğini belirterek, birini söylüyor: “Tom ve Jerry”. Ama Hamza en çok Rambo’yu seviyor. Baba bir şey daha öğrendi: “Rambo’nun çizgi filmi mi vardı?” Gülseren’in babası Sercan Toprakçı, en sevdiği çizgi film sorusuna verdiği “Niloya” cevabıyla alkışı topluyor. Öğretmen Yılmaz, “Babası olmayanların yerine dedesi, amcası katılıyor. Anneler kıskanıyor. ‘Babalara bu kadar etkinlik yapılıyor, bize niye yapılmıyor? Biz her zaman geldiğimiz için değersiz miyiz?’ diyorlar” sözleriyle annelerin duygularını aktarıyor. 

Harçlıkla olmuyor 

1-E sınıfından koridora ‘Bana Bir Masal Anlat Baba’ şarkısı yayılıyor. Sınıf öğretmeni Ecnal Kılıç, elinde boyanmayı bekleyen resimlerle karşılıyor bizi. İkramdan sonra minikler babalarıyla kendilerine dağıtılan resimleri boyuyor. 32 kişilik 1-D sınıfının ise tüm velileri gelmiş, hummalı bir çalışmanın içinde buluyoruz kendimizi. Bir tarafta boya kalemleri, bir tarafta yapıştırıcılar. Babalar kendilerini maske yapımına kaptırmış. İbrahim’in babası Ramazan Ulusay, çalıştığı fabrikadan izin almış, “Çocukları anneler büyütüyor. Babalar işten geliyor, yorgun oluyor. Ama sadece harçlık vermekle olmuyor. Çocuk için de, bizim için de böyle bu uygulama çok güzel” diyor. 

Öğretmen-veli-okul

Ecrin’in babası da fabrikadan izin alıp gelen velilerden. Yılmaz Aksu, “Çocuğumuzla birlikte eğleniyoruz. Okulda bulunduğumuzda çocuklar daha mutlu oluyor” diyerek anlatıyor memnuniyetini. “Çocuklar genelde annelerin elinde büyüyorlar” diyen 1-D’nin öğretmeni Soner Çetinok, şöyle devam ediyor: “Ancak babalarla geçirdikleri zaman akıllarda daha çok kalıyor. Büyüseler de akıllarından çıkmıyor. Eğitim üçlü bir sacayağı. Öğretmen, veli ve okul; üçü birlikte hareket ettiğinde daha güzel çalışmalar ortaya çıkıyor. Burası sanayi şehri. Velilerin geneli mobilya sektöründe. Çocuk söz konusu olunca iş verenler de anlayış gösteriyor. Katılım tam, çocuklar çok mutlu.”

Gözlerinde görüyoruz

Minikler de babalar kadar heyecanlı. 1-D’den Atakan, “Ben gelmeden sınıfta ol” diyor, babasının okula gelmemesinden duyduğu endişeyle. Babası fen bilgisi öğretmeni Yaşar Erdem, şöyle anlatıyor: “Etkinliği çok güzel buldum. Babalarının varlığını hissetmeleri bakımından önemli. Genellikle anneler bu tür etkinliklerde oluyor. Ben gelmeyeceğim diye çok korktu. Heyecanı, mutluluğu gözlerinde görüyoruz. Unutmayacaklardır muhtemelen, çoğu yerde bunu anlatacaklardır.”

20-30 yıl sonra okula

Uludağ Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan veli Mehmet Sinay ise “Çocuklarımızla daha fazla zaman geçirmemize yardımcı olması noktasında çok güzel bir etkinlik. Diğer babalarla da tanışıyoruz bu sayede. Eğitim hep birlikte başarabileceğimiz bir durum” diyerek anlatıyor. Okul aile birliği başkanı aynı zamanda okulun velilerinden Enver Ergün de, proje sayesinde 20-30 yıl sonra okula gelenlerin olduğunu belirtiyor.

Proje müdür beyin 45 yıllık duygusunun ürünü

Okuldaki 700 öğrencinin yararlandığı projenin çıkış noktası, 45 yıl önce yaşanan bir duyguya dayanıyor. 

Okul Müdürü Mustafa Zengin, projenin oluşum sürecini şöyle anlatıyor: “Babam 5 yılda bir kez okula geldi. Benim içimde bir ukdeydi bu. Bir çocuğun babasını okulda görmesi kadar mutlu olabileceği bir anı yok gibi geliyor bana. 

Üzerinden yaklaşık 45 yıl geçti, hala unutmadım. Velileri görünce o anı hatırlıyorum. Çocuklar da bu duyguyu yaşasın istedim. 

Çocuklara okuma yazmanın yanında sosyalleşmeyi de öğretmeliyiz. İkinci dönem sosyal etkinlik ve sportif faaliyetlerini okul bahçesinde yapmayı düşünüyoruz. ‘Okuyorum Canlandırıyorum’ projemiz de var. Çocuklarla beraber veliler, kitap okuyor. Çocuklarla tiyatro sahneliyorlar. Topluma insan yetiştiriyoruz.”