Medya

"Derya Sazak, Can Dündar, Fikret Bila; üçünün de yazgısı Tayyip Bey eliyle biçimlendi"

"Mühürsüz oy ile 'referandum söğüşleme' elbet kader değil"

30 Nisan 2017 19:15

Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, "başarılı ve şanslı her Ankara gazetecisinin son durağının genel yayın yönetmenliği" olduğunu savunarak "Çoğu kez bitip tükenmez davalar, cezaevleri, kimi zaman da hastaneler bu sürece dahildir.  Derya Sazak da, Can Dündar, Fikret Bila gibi aynı gazetede (Milliyet) uzun yıllar çalışmış, meslekte kırk yılı geride bırakmış Ankara gazetecilerinden.  Üçünün de yazgısı farklı ölçeklerde Tayyip Bey eliyle biçimlendi" ifadesini kullandı.

Ahmet Tan'ın "İtirazım var" başlığıyla yayımlanan (30 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Mühürsüz oy ile “referandum söğüşleme” elbet kader değil.
Ama bu döneme damga vurmuş yasalar, kavramlar ve sıfatlar maalesef kader: 
Etkin Pişmanlık... Makul şüpheli... Enişte... Tam kanunsuzluk... 
Bunlara bir de “Yenge” eklendi. Enişte’den değil... Firardaki Hava Kuvvetleri başimamı Adil Öksüz’den dolayı! 
Yenge “etkin pişmanlık”tan yararlanmış ve yırtmış! 
O yırttı da, acaba adalet sistemimiz, gençlerimiz, işsizlerimiz, ekonomimiz, sanayimiz, turizmimiz, kısacası ülkemiz de yırtacak mı?

***

Her şey “İtirazım var” diyen milyonlarca seçmenin organize olmasına ve 2019 seçiminin “İsyanım var”a dönüşmesine bağlı.
23 milyon 779 bin 141 seçmen “Tek Adam”a hayır dedi. 
Bu kadar kusür milyon “hayır” tam 237 cumhurbaşkanı adayı çıkarabilmek demek. Yeni anayasa 100 bin imza ile cumhurbaşkanı adayına imkân veriyor. 
Sayın K. Kılıçdaroğlu’nun “Ekmek”li bir adayına mahkûm olmamak demek.

***

“İtirazım var” diye feryat eden bir kitaptan söz etmek de pek güvenli değil. Ama yarı kadrosu fisebilillah hapiste yatan bir gazetede güvenden söz etmek de ayıp. 
İşbu yazının esin kaynağı, yüksek yargıçlar eliyle önce çay sonra nal toplayan adalet ile şaibeli referandumun hemen ertesi piyasaya çıkan “İtirazım Var!” adlı kitaptır.

***

Başarılı (ve şanslı) her Ankara gazetecisinin son durağı genel yayın yönetmenliğidir.
Çoğu kez bitip tükenmez davalar, cezaevleri, kimi zaman da hastaneler bu sürece dahildir. 
Derya Sazak da, Can Dündar, Fikret Bila gibi aynı gazetede (Milliyet) uzun yıllar çalışmış, meslekte kırk yılı geride bırakmış Ankara gazetecilerinden. 
Üçünün de yazgısı farklı ölçeklerde Tayyip Bey eliyle biçimlendi. 
Can Dündar, “gazetecilik” uğruna Erdoğan’ın yakın markajı ile önce cezaevine yatay geçiş yaptı. Sonra da zorunlu gurbete... 
Fikret ile Derya otuz yıldır çalıştıkları aynı gazetede hep halef-selef oldular... 
Ama yolları “Batsın böyle gazetecilik” fermanı ile ayrıldı.
Şimdi Bila, Cumhurbaşkanı’nın hiddetine maruz kalma korkusuyla boşaltılan Hürriyet koltuğunda oturuyor. 
Sazak ise genel yönetmenlik koltuğu Tayyip Bey’i mutlu etmek uğruna altından çekildiği için şimdi evindeki kanepede oturuyor. 
Eskilerin, eskimeyen sözüdür: 
“Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur.” 
Ve ölünür. Azrail gelinceye kadar da elbette yazmaya devam edilir.

***

Sazak da öyle yapmış. Sanal dünya ve “Twitter” kesmemiş olacak ki halkoylamasında yenebilecek haltları erkenden seçmiş gibi, oturmuş “İtirazım Var” diye bir kitap yazmış..
Siyasetin, medyanın ve ülkenin buralara nasıl geldiğini, kapalı kapılar ardında medya patronları ile siyasetçiler arasında dönen - dönemeyen dolapları ve bazı belgeleri de ekleyerek kâğıda dökmüş. Her Ankara gazetecisinin kariyeri darbe veya darbe teşebbüslerine tanıklıkla biçimlenir...

***

Rahmetli Örsan Öymen malum şarkıyı “Bir İhtilal Daha Var” diye aranje etmişti. 
12 Eylül 1980 darbesi için yazdıkları ile Fehmi Koru’nun üç ay önce 15 Temmuz 2016 darbesi için TBMM Darbe Komisyonu’nda söyledikleri neredeyse aynıdır. Abdulah Gül’ün arkadaşı Koru diyor ki: “Türkiye’de bir daha darbe olmayacak diyenlerdendim. Oldu işte! Bundan sonra da olabilir mi? Olabilir.”

***

Cumhurbaşkanı da buna inanıyor ki hâlâ KHK ile biner, beş biner kamudan kovmalar sürüyor. 
Siz istediğiniz kadar “İtirazım Var” deyin. 
Cumhurbaşkanımız da üzüntü, itiraz ve pişmanlığını dile getirmişti:
“Rabbim de milletim de bizi affetsin!” (3 Ağustos 2016 Olağanüstü Din Şûrası) Bu sözler “Etkin Pişmanlık Yasası”ndan yararlanmasını sağlar mı? “Rabbim” dediğine göre Yüce Divan devre dışıdır. “Millet” de YSK desteğiyle ve yüzde yarım buçuklu bir farkla da olsa kendisini “Tek Adam” yaptığına göre işlem tamamdır.

***

“İtirazım Var” TBMM 15 Temmuz Darbe Komisyonu raporu tutanakları ile başlıyor. Çünkü o rapor hâlâ yayımlanmadı.
Gazeteci, kitap bile olsa “atlatma haber”den vazgeçmiyor. İyi ki de yayımlanmadı. 
MİT’i ve Genelkurmay’ı geçtik, Enişte’nin bile görüşü bulunmayan rapor, bir Raj Kapoor filmi kadar acıklı olacaktı.