Gündem

Merkez Bankası toplantısı öncesi konuşan Erdoğan: Faiz konusundaki hassasiyetim değişmedi!

"Merkez Bankası bağımsızdır, kendi kararını verir"

13 Eylül 2018 14:46

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, piyasaların merakla beklediği Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı öncesi faizle ilgili önemli mesajlar verdi. Erdoğan, faiz artışı beklenen toplantı öncesi 'Merkez Bankası'nın bağımsız olduğunu' söylerken "Faiz konusundaki hassasiyetim değişmedi" ifadesini kullandı. Faizin sebep enflasyonun netice olduğu iddiasını tekrarlayan Erdoğan,  "Şu anda ben teori konuşmuyorum. Biz pratiğini yaşadık, dünyayı yeniden keşfetmemize gerek yok” dedi. Dövizdeki dalgalanmaya da değinen Erdoğan, ihracat veya ithalatla uğraşmayan kişilerin dövizle yolunun kesişmemesi gerektiğini söylerken "Bu dönemde döviz bahanesiyle sattıkları ürüne hiç alakası olmadığı halde zam yapanlar, iflah olmayacaktır” diye konuştu. Ayrıca Erdoğan, ihalesi yapılmış ve başlanmamış yatırıma başlamayacaklarını da söyledi.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) toplantısında konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Bizim geleneğimizde esnaf, ahidir. Ahinin kelime kökeni kardeşlik ve cömertlikten gelir.

"Ülkemiz olumusuzluklarla anılmaya çalışılıyor"

Türkiye'nin kritik bir dönemden geçtiği şu dönemde sizlere önemli görevler düşüyor. Son 5 yıldır yaşadığımız hadiselerin en yakın şahitleri sizlersiniz. Sokakları karıştırmaktan darbe teşebbüsüne, ekonomik tetikçiliğe kadar her türlü saldırıya maruz kaldık. Bunca hadiseye rağmen siyasi istikrararımız, sosyal bütünlüğümüz, ekonomimiz zarar görmedi. Ülkemizin adı birileri tarafından sürekli olumsuzluklarla anılmaya çalışılıyor.

"Türkiye'ye ayıp ediyor demektir..."

Türkiye, geçmişte yaşadığı kimi darbelere rağmen her seferinde tercihini demokrasiden yana kullanmış bir ülkedir. En ileri standartlarda demokratik bir ülke olduğumuzu tavizsiz bir şekilde uyguladığımız serbest seçimlerde gösterdik. Son olarak 24 Haziran'da milletimiz hür iradesiyle seçim yapmıştır. Her kim bu seçimlerin üzerinde en küçük bir gölge olduğunu söylerse hem demokrasiye hem de Türkiye'ye ayıp ediyor demektir. 

Serbest piyasa vurgusu

Cumhuriyetimizi kurduğumuzda dönemin şartları ve eğilimleri gereği önce devletçi ekonomiyi tercih ettik. Çok partili siyasi hayata adım atmamızın ardından karma ekonomiye geçtik. Özal ile birlikte de ülke olarak tercihimizi serbest piyasa ekonomisinden kullandık. AK Parti döneminde ülkemizi dünyaya açarak serbest piyasa ekonomisini güçlendirdik. Bu sayede ülkemizi büyütmek için ihtiyacımız olan yatırımları Türkiye'ye çekmeyi başardık. Ülkemizi 3.5 kat büyütürken satın alma paritesine göre dünyanın 13., milli gelire göre de 17. ekonomi haline getirdik. Türkiye’nin bugün de tercihi serbest ekonomiden yanadır. Serbest piyasa dışına çıkmadan problemleri çözme mücadelesini veriyoruz. 

"Paralar belirli yerlerde toplanıyor"

Son dönemde karşılaştığımız hadiselere baktığımızda ülkemize yönelik gizli açık saldırıların ne demokrasideki eksiklerle ne de serbest piyasa ile ilgili olmadığını görüyoruz. Finans ve üretim alanındaki yatırımlarda dolaşımdaki paralar belirli merkezlerde toplanmaya başladı. Yatırımlardaki daralmayı bu eğilimden dolayı anlayışla karşılayabiliriz. 

Mesele demokrasi veya serbest piyasa ekonomisi olmadığına göre burada bir başka durumla karşı karşıyayız. Elbette bunları söylerken demokrasimizi daha ileriye taşımak, ekonomimizi geliştirmek için atmamız gerektiğini biliyoruz. 

"Zor dönemler, zor kararlar vermeyi gerektirir"

Zor dönemler, zor kararlar vermeyi gerektirir. Cumhurbaşkanı olarak şahsımın koordinasyonunda ekonomi yönetimimiz başta olmak üzere kurumlarımızla gece gündüz çalışıyoruz. Döviz kurundaki dalgalanmayı önlemeye yönelik pek çok tedbiri hayata geçirdik. Önümüzdeki günlerde yeni adımlarımız olacak. Örneğin esnafların bir kısmını yakından ilgilendiren dövizle kira konusunu kökten çözüyoruz. Dün akşam imzaladım, hayata geçiyor. 

İhracat ve ithalat gibi dışarıyla işi olmayan hiç kimsenin dövizle yolu kesişmemelidir. 

Tasarruf tedbirleri

Geniş bir tasarruf tedbirini hayata geçiriyoruz. Kamuda kullanılan araçları sayı ve nitelik olarak sınırlandırıyoruz. 

Personel alımında dikkatli davranıyoruz. Emekli olan kadar kişiyi alabiliriz ama daha fazlasını almayacağız. İsraf ekonomisi değil, üretim ekonomisine geçiyoruz. Yatırımlar konusunda da çok önemli kararlar aldık. Elimizdeki kaynakları önceliği bitmeye en yakın projelere vererek kademe kademe kullanacağız. 

"Bu ancak eroin tüccarlarında olur"

Özel sektöre ait bankalar var. Bu bankalar neye göre hareket ediyor? Merkez Bankası’nın kararlarına göre. Bakıyorsunuz, 50’lere varan faizler var. Reel sektördeki yatırımcı, yatırımlarını neye göre yapacak? Faiz konusundaki hassasiyetim değişmedi. İçinizde yüzde 50 karla çalışan var mı? Bu ancak esrar, eroin tüccarlarında olur.

Faiz denen bu sömürü aracını kullanmaya asla vesile olamayız.

Merkez Bankası yorumu

Merkez Bankası bağımsızdır, o kendi kararını alır.

Faiz ve enflasyon bir sebep netice ilişkisi olarak masaya yatırdığınız zaman, faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Ama yok enflasyon sebeptir faiz neticedir diyorsan, bu işi bilmiyorsun arkadaş. Faizin oranını sen tespit edersin ama enflasyon kendi oluşur. Bugüne kadar Merkez Bankası'nın açıkladığı enflasyon oranını tutturduğunu görmedim.

"MB yanlış adımlar atıyor"

Enflasyon MB'nin attığı bazı yanlış adımlar nedeniyle yükseliyor. Kur, faiz ve enflasyon dalgalanması istikrara kavuştukça finans kesimi daha cesur hareket etmeye başlayacaktır.

Şu anda ben teori konuşmuyorum. Biz pratiğini yaşadık, dünyayı yeniden keşfetmemize gerek yok. TÜSİAD kendileri söylüyor, "Faiz çok yüksek" diye. Ben de diyorum ki bu yüksek faizi düşürelim ya. Geçenlerde baktım, bir reel sektör temsilcisi soruyor "Başkanım, yüzde 42 faiz istediler benden". Ne kadar için? "5 milyon lira için." Şimdi bir özel sektör bankası yüzde 42 faiz isterse ayakta durabilir mi?

 

Bu dönemde döviz bahanesiyle sattıkları ürüne hiç alakası olmadığı halde zam yapanlar, iflah olmayacaktır ve helal-haramı ayırt etmeyenler ahi olamaz. Eğer ahilik kurumu yaşasaydı bu zam yapanları falakaya yatırırlardı.

"Bu kriz bizim krizimiz değil"

Bu kriz bizim krizimiz değildi. Üzerimize atılmaya çalışılan sahte bir dalgalanmanın ürünüdür. Sağlam durursak bu dalganın üzerinden aşar yolumuza çok daha güçlü devam ederiz. Biz bugüne kadar Türkiye'ye ve Türk milletine hep inandık, hep güvendik.