Gündem

Erdoğan'dan ABD'ye tepki: YPG Fırat'ın doğusuna çekilmedi, kimse bizi aldatmasın

"Fırat'ın doğusunda PKK var, çok açık net"

02 Eylül 2016 12:46

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD'nin 'YPG'nin YPG'nin Fırat'ın doğusuna geçtiği' yönündeki açıklamasına ilişkin olarak, "Birilerinin Amerika'da yaptıkları açıklamayla veya şurada burada yaptıkları açıklamayla, biz YPG'nin veya PYD'nin Fırat'ın doğusuna geçtiğine inanmayız. YPG Fırat'ın doğusuna geçmedi, kimse bizi aldatmasın" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Çin Halk Cumhuriyeti'ne hareketi öncesinde, Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.

Menbiç'teki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Münbiç ile ilgili bize şu anda, 'Fırat'ın doğusuna geçtiler' diyorlar. Biz de diyoruz, 'Hayır geçmediler.' Ben şunu da söyleyeyim; Fırat'ın doğusuna geçtiklerinin ispatı bizim tespitimize bağlıdır. Birilerinin Amerika'da yaptıkları açıklamayla veya şurada burada yaptıkları açıklamayla, biz YPG'nin veya PYD'nin Fırat'ın doğusuna geçtiğine inanmayız. Şunu da açık söylüyorum; PYD bir terör örgütüdür, YPG bir terör örgütüdür, DAEŞ bir terör örgütüdür. Bunların hiçbirinin birinden farkı yoktur. Bunun bilinmesi lazım. PKK bir terör örgütüdür. Şu anda aynı bölgede PKK da var. Fırat'ın doğusunda PKK var. Çok açık net. Akçakale'nin karşısı Tel Abyad'da kimler var? Aslında orası Araplara ait bir yer. Arapları kovdular, oraya da bir ara DAEŞ'i yerleştirdiler, sonra DAEŞ oradan çekildi, onun yerine maalesef PYD'lileri yerleştirdiler. Bunları izliyoruz. Kimse bizi aldatmaya kalkmasın" diye konuştu.

 

Erdoğan, Putin'le görüşecek

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Çin'de düzenlenecek G20 Zirvesi kapsamında 3 Eylül'de ikili görüşme gerçekleştirecek. Kremlin Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, Erdoğan ve Putin'in Çin'de yapacağı görüşmenin içeriğine dair bilgi verilmişti. Açıklamaya göre, zirve çerçevesinde 3 Eylül'de yapılacak görüşmede, Türkiye-Rusya ilişkilerinin normalleşme süreci, iki üke arasındaki üst düzeyli işbirliği mekanizmalarının yeniden canlandırılması ile ekonomi, ticaret ve enerji alanları başta olmak üzere karşılıklı işbirliğinin görüşülmesi bekleniyor. Erdoğan-Putin görüşmesinde, Suriye ve uluslararası terörizm tehdidiyle mücadele gibi konuların da değerlendirileceği belirtilmişti. Erdoğan, sığınmacı krizinin bu seneki G20 Zirvesi'nde ele alınacak olmasının önemli olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu konuda tarihe geçecek insani duruş sergilediğini ifade etti.

 

"Verilen sözler havada kaldı"

 

Türkiye'nin, 3 milyon Suriyeli ve Iraklı'yı bağrına bastığını, ekmeğini paylaştığını dile getiren Erdoğan, "Dünyada bunun eşi benzeri bir başka ülke yoktur. Antalya'da G20 liderleri olarak bu konuda külfet paylaşımında uluslararası iş birliğinin altını çizmiştik ve Avrupa Birliği 3 artı 3 milyar avro, Türkiye'deki bu mültecilere destek vereceğini söylemişti. Peki ne oldu? Şu ana kadar verilen destek Avrupa Birliğinden 183 milyon avrodur. Bunu da bize değil UNICEF'e vermiştir. Bu krizi hiçbir ülke tek başına göğüsleyemez. Maalesef bu konuda verilen sözler havada kaldı, eyleme dönüşmedi" diye konuştu.

Suriye meselesiyle ilgili Avrupa ülkelerinin tavrını eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: "Avrupa ülkeleri, Suriye'deki ateşi söndürmeden ziyade 'dumanı bize gelmesin' diye çabalıyor. Bununla ilgili tekliflerimizi çok açık net söyledik. 'Gelin, Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturalım' dedik. Bunu Batılı dostlarımızın hemen hemen hepsiyle görüştüm, paylaştım. Hepsi de 'Gayet iyi olur' dediler. Bunu söylemelerine rağmen adım atmaya gelince şu ana kadar bir adım atılmadı. G20'nin bu konuda da artık ön alması, liderlik sergilemesi gerektiğine inanıyorum. Sınır kapılarında gördüğümüz insanlık dışı manzaraların esas nedeni budur."

 

"G20 ekonomileri öncü rol üstlenmiştir"

 

Erdoğan, bu seneki G20 Zirvesi'nin gündemine inovasyona dayalı büyümenin dahil edilmesinin de isabetli ve yerinde bir karar olduğunu anlattı. Liderler olarak, inovasyona dayalı büyüme konusunda bir eylem planı kabul edecek olmalarının olumlu yönde atılmış adım anlamına geleceğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha kapsayıcı ve güçlü bir ekonomik büyümenin olmazsa olmazlarından biri de uluslararası ticaretteki büyümenin sağlanmasıdır. Küresel ticarette meydana gelen yavaşlama, küresel ekonominin sürdürülebilir şekilde büyümesini olumsuz etkiliyor. Dünya ticaretinin neredeyse yüzde 80'ine tekabül eden G20 ekonomileri bu önemli konuda öncü rol üstlenmelidir. 2016 yılı boyunca G20 troykasının üyesi olarak dönem başkanı Çin ile yakın bir çalışma gerçekleştirdik. Bu yoğun çalışmanın sonucunda Hangzhou zirvesinin başarılı şekilde sonuçlanacağına inanıyorum."

 

"Cerablus'a yerleşme gayretinde değiliz"

 

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, bir gazetecinin, "Türkiye olarak Münbiç'e yönelik bir operasyon planlanıyor mu? YPG'nin Fırat'ın doğusuna geçip geçmediği konusunda size gelen son bilgiler neler? YPG gerçekten Fırat'ın doğusuna geçti mi ya da geçer gibi mi yapıyor? Eğer geçmezse Türkiye'nin bundan sonraki tavrı ne olacak?" sorusu üzerine, şunları kaydetti: "Aslında Münbiç bu işin en önemli hareket noktalarından bir tanesi. Münbiç'in nüfus itibarıyla oran yüzde 90'ı aşkını Arap ve oraya gelen Kürtler veya farklı etnik gruplar, bindirilmiş kıtalar ki YPG bunlardan bir tanesidir. Bunu Sayın Başkan Obama ile görüştüğümüzde kendileri, kesinlikle bunların buraya girmeyeceğini bana taahhüt etti, söyledi. Bunların hepsi kayıtlarda var. Bu kayıtlarda olan görüşmeden hareketle bizim gerek istihbarat örgütümüz gerekse bu konuda askeri görevlilerimiz bu görüşmeleri sürdürdüler. Ne yazık ki bu görüşmeye rağmen daha sonra bir de baktık ki bunlar Arapları dışlayıp oradan YPG gruplarını kuzeye doğru göndermenin gayretini gösterdiler. Halbuki biz kendilerine farklı tez de sunduk. Dedik ki 'Hedef burada DAEŞ ile mücadele ise kuzeyden güneye doğru birlikte bunları öteleyelim.' Dediler ki 'Bu 2-3 ay alır.' O görüşmemizden sonra neredeyse iki ay geçti.

Şimdi burada oynanan oyun çok farklı. Dolayısıyla daha önce de hatırlarsanız söyledim, biz göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız çünkü biz durdukça oralardan birileri ülkemizi bombalıyor. Roketler atıyorlar vesaire vesaire ve daha kısa süre önce yine Kilis'e aynı günde 5-6 tane roket düştü. Bunları bizim sabırla karşılamamız mümkün değil. Kaldı ki biz Cerablus'a girmiyoruz. Cerablus'a Cerabluslu giriyor. Bizim onlara sadece lojistik desteğimiz var. Bu lojistik desteğimizi de kısmi, onları yönlendirecek ekiple yapıyoruz ve bunun yanında da tanklarla vesaire onlara bu lojistik desteği veriyoruz. Bunların içinde kimler var? Türkmenler var, Araplar var. Bunlar kimdir? Bunlar, Cerablus'un yerli halkıdır. Bundan daha tabii, daha doğal ne olabilir? Yani biz Türkiye olarak birilerinin yaptığı gibi Cerablus'a girip oraya yerleşmenin gayreti, hesabı içinde değiliz ki. Tam aksine Cerablus'un gerçek sahiplerinin oraya yerleşmesine yönelik adımlar atıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cerablus'a yönelik harekatın ardından bölge halkının basına yansıyan görüntülerine de değindi. Ekranlarda Cerablus halkının nasıl neşe içinde olduğunu, nasıl Türkiye'ye yönelik dualar ettiğini, nasıl Türkiye'ye teşekkür ettiğini hep beraber izlediklerini, takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Çünkü oradaki Türkmenler gayet iyi Türkçe konuşuyorlar. Onun için bu oyunu hamdolsun silahlı kuvvetlerimiz, oradaki o lojistik desteğe katılan arkadaşlarımızla bozmuşlardır. Ama asıl tabii orada Cerablus'un o yerli halkı, gerçekten feda-i can eden halkıyla birlikte bunu başarmışlardır. Bu işin aslı budur" ifadelerini kullandı.