Dünya

"70 milyon Türk'ü Avrupa'da dolaştıramayız" diyen eski Almanya Başbakanı Helmut Schmidt hayatını kaybetti

96 yaşında hayatını kaybeden Helmut Schmidt, 1974-1982 yılları arasında Batı Almanya Başbakanı olarak görev yapmıştı

10 Kasım 2015 18:16

Almanya eski Başbakanı Helmut Schmidt hayatını kaybetti. Önceki gün fenalaşan ve hastaneye kaldırılan 96 yaşındaki Schmidt'in tedavisi hastanede sürüyordu. Ankara'nın Avrupa Birliği (AB) üyeliğine karşı çıkan Schmidt, "AB'nin geleceğinde ne olursa olsun AB içinde Türkiye'nin yeri yoktur, 70 milyon Türk'ü Avrupa içinde dolaştıramayız" Türkiye'de sözleriyle hatırlanıyordu.

Dr. Heiner Greten bu sabah saatlerinde yaptığı açıklamada “Hastanın sağlık durumu dramatik. Yüksek ateşi var. Ateşi 39 dereceden aşağı düşmüyor. Vücut direnci çok düşük” demişti. 

Eski Başbakan Schmidt'in iki ay önce tıkalı damarının açılması için yapılan ameliyatta mikrop kaptığından şüpheleniliyor.

Alman Sosyal Demokrat Partili Helmut Schmidt, 1974-1982 yılları arasında Batı Almanya Başbakanı olarak görev yapmıştı.

 

Helmut Schimdt'in
gözünden AB-Türkiye ilişkisi

 

Schimidt, Batı Almanya'nın 1974 - 1982 yılları arasında şansölyesi oldu. 1980 seçimlerini kazandıktan sonra hükümeti kurdu ancak sonradan Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU), Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) ittifak kurup hükümeti güvensizlik oyuyla 1982'de düşürünce, yerine CDU'nun başkanı Helmut Kohl şansölyeliğe atandı.

Schimidt, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olma ihtimaline olumlu bakmadı. "Türkiye için "Türkiye'ye adaylık statüsü verilmesi hatadır. Hatta Sevr Anlaşması'nın imzalanmış olmasına karşın Türkiye'nin bölünmemiş olması da bir hatadır" ve "AB'nin geleceğinde ne olursa olsun AB içinde Türkiye'nin yeri yoktur, 70 milyon Türk'ü Avrupa içinde dolaştıramayız... Adaylık statüsü verilmesi baştan beri hatadır" ifadelerini kullandı. 2004'te Hamburger Abendblatt gazetesine verdiği demeçte "60'lı yılların başında yabancı kültürlerden işçileri ülkeye getirmek bir hataydı" dedi. 

 

DW: Hep açık sözlü oldu

 

Deutsche Welle, Helmut Schimdt'in siyasi kariyerini böyle aktardı:

Hayatının sonuna kadar açık konuşma alışkanlığını korudu. Buna rağmen, ya da asıl o nedenle kendisine büyük saygı gösterilirdi. Lütufkâr ve kanaatkâr olmayıp hep haklılığını savunmasına rağmen Helmut Schmidt bütün anketlerde Almanya'nın en sevilen politikacısı çıkardı.

Borç ve finans krizi sırasında katıldığı bir açık oturumda kendisine Başbakan Merkel'in kriz yönetimini nasıl değerlendirdiği sorulduğunda, “Aklıma diplomatik bir cevap gelmesi için uzun düşünmem lazım” demişti. Sözünü hiç sakınmazdı. Politikacıların hep ‘her şeyin sırası var' dediklerini söylerdi. Aktif siyasetten çekildikten sonra daha haşin yorumlarda bulunmaya başladı. Almanya'nın küçük Avrupa kıtasının tam ortasında ve son derece nahoş durumda olduğunu, Avrupa Birliği'nin Ukrayna politikasını ‘çocukça jeo strateji' olarak gördüğünü, Barack Obama'nın büyük bir başkan olduğu tanımlamasına katılamayacağını söylemişti.

Avrupa Birliği'nin gelişmesini, Almanya'nın çok kültürlü topluma dönüşmesini ve Alman silahlı kuvvetlerinin Afganistan görevine katılmasını eleştirmesine rağmen halkın gözündeki itibarı azalmadı.

 

Teröre taviz vermeyen

 

Çoğu Alman Helmut Schmidt'i, 1977 sonbaharında Kızıl Ordu Fraksiyonu adlı terör örgütüne kararlılıkta göğüs geren lider olarak tanır. Örgüt tutuklu teröristlerin serbest bırakılmasını sağlamak için işverenler federasyonu başkanı Hanns-Martin Schleyer ile bir Lufthansa yolcu uçağını kaçırmış, ancak Helmut Schmidt teröristlerle pazarlık yapılmasını reddetmişti.

 

Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun aranan üyeleri

 

Schmidt kararlı tutumunu gerekçelendirirken, “Devletin yurttaşlarını tehlikeler karşısında korumaya muktedir olduğunu göstermek istedim. Yurttaşın devletin koruyucu özelliğine güven duyması benim için her şeyden önemliydi, bunun anlamı da teröristlerin serbest bırakılmamasıdır” demişti. Schmidt bütün riski göze alarak Mogadişu'ya kaçırılan yolcu uçağının özel polis timi tarafından kurtarılmasına onay verdi. Operasyondan sonra eski Almanya Başbakanı'nın, ‘operasyon sırasında rehinelerden ölen olsaydı, başbakanlıktan ayrılırdım' dediği anlatılır. Helumt Schmidt'in, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Alman Sosyal Demokrat Partisi'ne üyelik kaydı yaptırmasıyla başlayan siyasi kariyeri, bu olayla doruk noktasına varmış oluyordu.

 

Yıldırım kariyer

 

Hamburg eyalet içişleri bakanlığı sırasında kriz yönetimindeki ustalığıyla dikkat çeken Schmidt, 1962 yılındaki sel felaketi sırasında hiç düşünmeden orduyu devreye sokarak can kaybının artmasını önlemişti.

Helmut Schmidt, 1962'de eyalet içişleri bakanı olduğu sırada

Helmut Schmidt için kariyer basamaklarını çıkma zamanı gelmişti. 1964 yılında Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin meclis grup başkanı oldu. Partisinin Hür Demokrat Parti ile kurduğu ilk koalisyon hükümetinde Başbakan Willy Brandt onu savunma bakanı yaptı. Güvenlik uzmanı olarak tecrübe ve otoritesi daha da arttı.

1974 yılında eski Doğu Alman rejiminin başbakanlığa casus sızdırdığı ortaya çıkınca Brandt istifa etti ve yerine onun doğal halefi gözüyle bakılan Helmut Schmidt geçti. Schmmidt ileriki yıllarda verdiği bir televizyon mülakatında, “Kolay bir görev üstlenmediğimin bilincindeyim. Willy Brandt Almanlarda muazzam beklentilere yol açmış ancak 1973 yılındaki petrol krizi ve onu izleyen ekonomik durgunluk beklentilerin yerine getirilmesine imkan tanımamıştı” demişti.

“İş bitirici” Schmidt

Helmut Schmidt problemlerin üzerine enerji ve kararlılıkla gitti. Kısa zamanda adı ‘taviz vermeyen iş bitiriciye' çıktı. Terörle mücadelesinde olduğu kadar ekonomik konulardaki ısrarlı tutumu da bu benzetmeyi doğrular nitelikteydi. Schmidt ekonomik durumu hissedilir şekilde düzeltemedi ama adı bütün dünyada – biraz da şakayla – ‘dünya ekonomistine' çıktı. 1976 ve 1980 yıllarında Almanlar onu yeniden başbakanlığa seçtiler.

Helmut Schmidt, sigaradan hiç vazgeçmedi

 

Çatlayan bağlar

 

Partisiyle arasının her zaman iyi olduğu söylenemez. Sağ sosyal demokrat olarak parti kararlarını uymadığı zamanlar oldu. Uyuşmazlık 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başlarında NATO ek silahlanma kararının uygulanması sırasında gün ışığına çıktı. ABD ile sıkı ilişkilerden yana olan Schmidt Almanya'daki Amerikan nükleer silahlarının arttırılmasını istiyordu. Partisindeki, protesto gösterileriyle de renklendirilen itirazları ‘saflık' olarak nitelendiriyordu: “Antlaşmalara dayalı silahsızlanma yerine tek taraflı silahsızlanmadan yana çıkanlara şunu hatırlatmak isterim: Tarihte kazanılan tecrübeler, tek taraflı aczin güçlünün saldırganlığını önleyemeyeceğini gösterir.”

Sosyal Demokrat Parti başbakanın politikasını tereddütle destekledi ve resmi pozisyonunu onun 1982 yılında başbakanlıktan ayrılmasından sonra belirledi. Nedeni küçük koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti'nin Hristiyan Birlik partilerinin safına geçmesiydi. Liberallerin ‘dönüm noktası' aynı zamanda ekonomi ve sosyal politikaları da kapsıyordu. Schmidt bunu kabul edemezdi. Ona göre Hür Demokrat Parti demokratik sosyal devleti bencil toplumla ikame etmek istiyordu.

 

Partisiyle yabancılaşma

 

Schmidt siyaseti bıraktıktan sonra haftalık Die Zeit gazetesinin eş genel yayın yönetmenliğini yaptı ve bütün dünyada siyasi ve ekonomik konulara dair konferanslar verdi.

 

Helmut Schmidt ve eşi

 

Helmut Schmidt Sosyal Demokrat Parti'nin yeni yönetimine yabancı kaldı. Sadece Gerhard Schröder'in 1998 yılındaki seçim kampanyası sırasında parti mitinglerinde konuşma yaptı. Uzun süre partisindeki gelişmelerden ve yönetim kadrolarından uzak kalan Schmidt genel seçimlerden iki yıl önce 2011'de sürpriz bir çıkışla sosyal demokratların başbakan adayı Peer Steinbrück'e destek vererek onun başbakanlık yapabilecek kapasitede olduğunu söyledi. Bu sözleri uzun yıllar aynı yastığa baş koyduğu eşi Loki Schmidt'in ölümünden kısa süre sonra söylediğini belirterek, “Hayatta olmayacağım için bunu bir yıl sonra söylemeyeceğim düşüncesiyle söylemiştim. Doğru bildiğimi söyledim, değiştirmeye gerek görmüyorum”, dedi.

12 yıllık bir aradan sonra katıldığı parti genel kongresinde büyük dikkat toplayan bir konuşma yaptı. Bütün yabancılaşma duygularına rağmen Helmut Schmidt öldüğü güne kadar tam bir sosyal demokrattı.