Gündem

Fatih Altaylı “Erdoğan’ın ABD gezisinin iptal edildiği” iddiasını sordu: Ya yalanlayın, ya doğrulayın

“Gelişmeler koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin muz cumhuriyeti ile çadır devleti arasında bir yere doğru götürülmek istendiğini çok net gösteriyordu”

22 Nisan 2024 11:49

Gazeteci Fatih Altaylı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mayıs ayının ikinci haftasında ABD Başkanı Joe Biden’ın daveti üzerine Beyaz Saray’a gitme planının iptal olduğu yönündeki iddiaları sordu.

Türk-Amerikan ilişkileri konusunda uzman isimlerden ve hatta bazı AKP’lilerden bile “Abi, Tayyip Bey’in ABD gezisi iptal olmuş dedikodusu var, haberin var mı? Niye olmuş?” soruları gelmeye başladığını söyleyen Altaylı, şunları kaydetti:

“Belli ki, Ankara’da ilginç şeyler oluyordu. Darbe girişimi sırasında Ankara’da görevli ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi John Bass, neredeyse deport edildiği Türkiye’ye bu kez Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili olarak gelmiş ve görüşmeler yapıyordu. İncirlik’te garip bir hareketlilik göze çarpıyordu, niyeyse birdenbire Hamas, Türk Kurtuluş Savaşı’nın Kuvayı Milliyesi ile karşılaştırılıyor ve ardından niyeyse Hamas’ın üst düzeyi Türkiye’de ağırlanıyordu. Ama bu arada Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Karahan ABD’de Dünya Bankası ve IMF yetkilileri ile görüşmeler yürütmekteydi. Ve tam bunların göbeğinde, Erdoğan’ın ABD gezisinin iptal edildiği söylentileri dolaşıyor, ciddi internet sitelerinde yazılıyordu. Ve bu yazılanlar ne yalanlanıyor ne doğrulanıyordu. İletişim Ofisi’nden bir açıklama yapılmıyor, Dezenformasyonla Mücadele Ofisi’nden de bir yalanlama gelmiyor, “Dostumuz ABD ile aramızı bozmak isteyen bazılarının yalan haberlerine itibar etmeyin” diyen bir açıklama duyulmuyordu.

Kimilerine göre, Türkiye aynen Irak’ın işgali öncesindeki para pazarlığı gibi, İsrail-İran geriliminden ekonomik fayda sağlamak için pazarlık yapıyordu, kimine göre ise sorun daha derindi. Ve ABD Başkanı’nın davetini büyük bir zafer gibi duyuranlar, yeni durum hakkında sessizdi ve belki de “Gidilmeyecek” haberleri bilhassa sızdırılıyordu.   Gelişmeler koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin muz cumhuriyeti ile çadır devleti arasında bir yere doğru götürülmek istendiğini çok net gösteriyordu.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.