Ekonomi

'Fed Kararı: Köprüden önce son çıkış'

Mahfi Eğilmez: Faiz üzerine kurduğumuz anlamsız tartışmaları bir yana bırakıp alınacak önlemlere çalışmamızda yarar var

31 Ekim 2014 10:38

Mahfi Eğilmez*

 

Fed’in son kararı başlangıçta kafa karışıklığı yaratsa da zaman geçtikçe piyasaların tepkisi normalleşmeye başladı. Fed’in açıklamalarından şunlar çıkıyor: (1) Niceliksel gevşeme programı çerçevesinde (QE) yapılan ve karşılığında piyasaya ek likidite vermeye yarayan düzenli tahvil alımı sonlandırıldı. (2) ABD’de ekonomik faaliyetler, ılımlı bir şekilde genişlemeye devam ediyor. (3) Emek piyasası, yeni iş imkanları yaratılması sonucu ortaya çıkan işsizlik oranındaki düşüşlerle toparlanmayı sürdürüyor. (3) Konut sektöründe hala canlanma tam olmasa da hanehalkı harcamaları artıyor ve özel kesim yatırım harcamaları olumlu seyrediyor. (4) Enflasyon FOMC’nin (Fed’in Para Politikası Kurulu) uzun dönemli tahminlerinin altında kalmaya devam ediyor.   

Fed açıklamasında, halen uygulanmakta olan yüzde 0 ile 0,25 aralığındaki faiz oranı bandının istihdamdaki gelişmelerin tatmin edici düzeye ulaşmasına ve enflasyonun da öngörülen oranlara gelmesine kadar muhafaza edileceği vurgulanıyor.   

Bu açıklamadan piyasa iki sonuç çıkardı: (1) QE’nin sonuçlandırılmış olması piyasalara ve özellikle de gelişme yolundaki ülke piyasalarına artık bedava ve bol para girişine kapıların kapanması anlamına geliyor. Bu bol likiditeyi kullanarak gelişme yolundaki piyasalardaki yüksek faizlerden yararlanan batılı fonların da bu imkandan eskisi kadar fazla yararlanamayacağı açık. (2) ABD ekonomisi toparlanmaya devam ediyor veya en azından Fed, bunun böyle olduğunu ve ona göre davranacağını açıklıyor. Bu toparlanma, daha biraz zaman alacak olsa da eninde sonunda Fed’in konu ettiği istihdam ve enflasyon düzeylerine varılacağını ortaya koyuyor.

Fed açıklamasında yer alan ABD ekonomisindeki toparlanma yorumları, Fed’in faiz artırması olasılığını artırdığı şekilde yorumlandığı için piyasaları rahatsız olmuş görünüyor. Bütün mesele faizin ne zaman artırılacağına gelip dayanıyor. Bu noktadaki tahminler 2015’in ilk çeyreği ile son çeyreği arasına dağılmış görünse de yılın ortası ile üçüncü çeyreği üzerinde yoğunlaşıyor. Kabaca bugünden başlayarak 1 yıl içinde Fed’in faiz arttıracağının beklendiğini söylersek bütün beklentileri aşağı yukarı formüle etmiş oluruz.

Fed’in açıklamalarına piyasanın ilk tepkisi, yukarıda değindiğimiz algılamalar sonucu, olumsuz oldu. Dünyanın dört bir yanında borsa endeksleri geriledi, Dolar değer kazandı. Euro Dolar paritesi 1,27’lerden 1,25’lere kadar geriledi. Türkiye’de de benzer gelişmeler oldu. 2,20’nin altına gerilemiş olan Dolar kuru yeniden 2,22’ye yükseldi. Zaman geçtikçe tepkiler yumuşamaya başladı. Eğer başka ve güçlü etki yaratacak bir olay olmazsa zaman içinde tepkilerin biraz daha yumuşayacağını göreceğiz.

Türkiye açısından baktığımızda risklerde yavaş yavaş bir düşüş başladığını gözlemliyoruz. CDS (credit default swap) primlerini uzun zamandır burada risk ölçümünün temel göstergesi olarak kullanıyorum. Yıla 245 bp ile başlayan Türkiye CDS primi, Şubat ayının başında 276 bp ile zirve yaptıktan sonra iniş yönünde ama oldukça dalgalı bir seyir izledi. Ekim ayına girerken CDS primi 208 bp idi. 29 Ekim itibariyle bu oran 176’ya gerilemiş bulunuyor. Bu oran, hala 22 Mayıs 2013’de (Fed’in QE’yi sonlandırabileceğine ilişkin ilk açıklamanın yapıldığı tarih) 118 bp oranındaki CDS priminden uzak olsa da risklerin iniş yönünde olduğunun göstergesidir.   

Aşağıdaki grafikte yılbaşından itibaren Türkiye’nin CDS primleriyle USD TL paritesindeki gelişmeler yer alıyor (kırmızı çizgi CDS primi ve sağ eksende yer alıyor. Mavi çizgi USD TL paritesi ve sağ eksende yer alıyor.) 

Grafiğin ortaya koyduğuna göre CDS primleriyle ölçtüğümüz Türkiye’nin risklerine ilişkin algılama olumlu hale geldikçe USD TL paritesi de TL lehine doğru değişiyor.

Fed’in faiz artırması belki bir yıl sonra olacak ama bunun sinyallerini vermeye başlaması büyük olasılıkla daha erken bir zamanda başlayacak. Ve bunun yaratacağı piyasa dalgalanmaları bugünkünden çok daha yüksek olacak. Dolayısıyla Türkiye gibi dış finansman ihtiyacı yüksek ekonomilerin önlerinde yaklaşık olarak 6 – 7 aylık bir süre var. Fed, faizleri artırmaya başlayacağının sinyallerini verdiğinde dış finansmana erişim daha da zorlaşacak. Onun için özellikle faiz üzerine kurduğumuz anlamsız tartışmaları bir yana bırakıp alınacak önlemlere çalışmamızda yarar var. Bizimle aynı kırılganlar kategorisinde bulunan Brezilya faizleri artırarak ilk önlemi aldı bile.  


*Mahfi Eğilmez'in bu yazısı www.mahfiegilmez.com sitesinden alınmıştır.

İlgili Haberler