Medya

Fehmi Koru, Hasan Celal Güzel'le ilk karşılaşmasını anlattı: Sarıp sarmaladı, cebimden 'tık' diye bir ses geldi...

"Hasan Celal Güzel vefat etti"

21 Mart 2018 17:42

* Fehmi Koru

Beş sözcüklü bu cümle ajanslara düştüğü anda, bir çok kişi, kendi özel tarihlerinin sonunun yaklaştığını hissetmiştir. Ben hissettim. Hasan Celal Güzel pek çok siyasi, bürokrat, yazı-çizi erbabı gibi benim de hayatımda yeri olan biriydi de ondan…

Şu isimlere bakın: Abdülkadir Aksu.. Mesut Yılmaz.. Melih Gökçek.. Mehmet Keçeciler.. Veysel Atasoy.. Murat Karayalçın.. Atilla Koç…

Türkiye’nin sağ-sol kavgaları ile sarsıldığı, öğrenci hareketlerinin zirvede yaşandığı bir döneminde, Ankara’daki Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenci olan bu isimler, kavgayı fikir platformunda sürdürmek üzere oluşturulmuş Hür Düşünce Kulübü’nün üyesiydiler…

Onlarca başka Mülkiye öğrencisiyle birlikte.

Kulübün başkanı, bu isimleri etrafında toplamış kişi, Hasan Celal Güzel’di.

Tarihimiz darbelersiz yazılamıyor

Hep kalabalık gruplar içerisinde hatırlıyorum onu.

Onunla ilgili belleğime yerleşmiş ilk olay MTTB günlerimden…

12 Mart (1971) darbesi olmuş, askerler bütün faal öğrenci kuruluşlarını kapatmaya karar vermişler… O dönemde başka bir öğrenci derneği varlığını sürdürebildi mi, bilmiyorum; ancak MTTB kendi kapısına kilit vurdurmadı.

Bunu sağlamak üzere devletin sivil yetkilileriyle görüşmek için heyet halinde Ankara’ya gidildiğinde ilk kapısı çalınan kişi o sırada DPT’de çalışan genç bir bürokrattı: Hasan Celal Güzel…

Hasan Ağabeyimiz’in Meclis bahçesine komşu evine gidildi ve nasıl bir tavır izleneceği konusunda ondan tavsiyeler alındı.

O tavsiyeler ışığında yürütülen çabalar sonucu, MTTB, darbenin gazabından ve kapatılmaktan kurtuldu.

İkinci anım yine bir darbe (12 Eylül 1980) sonrasından…

Darbeci kadronun tırpanının onu da bürokrasiden kopardığı günlerde Kızılay’da karşılaşmıştık. “Baklavacı dükkanı açacağım” dediğinde çok şaşırmıştım. Galiba dükkan bile tutmuştu.

Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığına getirilen Turgut Özal Planlama’dan tanıdığı Hasan Celal Güzel’in ticari hayata atılmasına izin vermedi, onu yanına aldı; başbakan olduğunda ilk iş olarak müsteşarlığa getirdi, sonra milletvekili ve bakan yaptı.

Başbakan da olabilirdi Hasan Celal Güzel, ama kendisini cumhurbaşkanı seçtiren Özal’ın yol haritası başkaydı. Yıldırım Akbulut’u yerine başbakan olarak atadığı gibi, yapılan ilk ANAP kongresinde Akbulut’a rakip çıkan Güzel’in genel başkan seçilmesini yine Özal engelledi.

Çok sevdiğini yakından bildiğim Turgut Bey’le yolunu ayırmak zorunda kaldı ‘Hasan Ağabey’…

Sonraki kongresinde ANAP genel başkanlığına Mesut Yılmaz gelecek ve ilk seçimde Turgut Bey’in yanında siyasete başlamış muhafazakar kadronun önemli isimleri, Hasan Celal Güzel gibi, kendilerini ANAP dışında bulacaklardı.

O günleri hatırladıkça basit kararlarla tarihin bambaşka yönlere savrulabildiğini düşünmeden edemem.

Dev eserler kazandırdı

Siyasette geri plana düştü, ama fikir adamı yönü öne çıkmaya başladı Hasan Celal Güzel’in…

Milli Eğitim Bakanı iken ‘1000 Temel Eser’ projesini yeniden devreye soktu, sonraki yıllarda her sayısı yüzlerce sayfayı bulan iki ayda bir yayınladığı ‘Yeni Türkiye’ dergisini tek başına çıkardı. Cumhuriyet (5 cilt), Osmanlı (12 cilti) ve Türkler (21 cilt) adlı dev eserleri kütüphanelerimize kazandıran da odur.

Dergiye yazı için sabahın köründe veya gecenin ileri saatlerinde aradığı çok olmuştur. O dev eserler onun ısrarlı takipçiliğiyle yayınlanabildi.

Yargılandı ve cezaevine düştü..

28 Şubat ve cezaevi yolları

En önemlisi de 28 Şubat sürecinde demokrasi karşıtlığını geriletmek için tek başına üstlendiği mücadeledir. Batı Çalışma Grubu’nun kendisine iletilen ‘gizli’ belgelerini bir basın toplantısıyla kamuoyuna malettiği gibi, gazetelere önce faksla, sonra dosyalar halinde ulaştırdı da…

Tek başına kalınsa da mücadele edilebileceğini o dönemde Türkiye ondan öğrendi.

Kendisini Ayaş Cezaevi’nde ziyarete gittiğimizde, o kapkara günlerde, azminden en ufak bir eksilme olmadığını görerek yüreklenmiştik.

Arada bir de Yeniden Doğuş Partisi macerası var.

Gözlerimde arıza tespit edildiği, gidermek için pahalı camları olan bir gözlük kullanmaya başladığım günlerdi. Henüz alışamadığım için gözlüğü çoğu kez yaka cebimde taşıyordum.

İlk karşılaşmamızda, o günlerde tanısın tanımasın karşısına çıkanı sarıp sarmaladığı gibi, beni de kolları arasına alıp sıkmıştı. ‘Tık’ diye bir ses geldi cebimden, ama ona hissettirmedim.

Benim 50 yıllık tarihim

1971-2018… Neredeyse yarım asra varan bir tanışlık, dostluk, yakınlık, yol arkadaşlığı… Bir tarih yani…

Hasan Celal Güzel ağabeyimizdi. Güzel bir ağabeydi.

Bu yazı Fehmi Koru'nun kişisel sitesi www.fehmikoru.com'dan alınmıştır