Seçim 2024

Gökhan Zan'dan Erkan Baş'ın sözlerine yanıt: Eğer ben adaysam partim benim arkamda durmalıydı

23 Mart 2024 22:30

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığından çektikleri Gökhan Zan'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı sonrası yaşananlara dair değerlendirmelerde bulundu. Zan da canlı yayına katılarak Baş'ın sözlerine yanıt verdi.

"AKP'nin Hatay'ı kazanmak istediğini biliyoruz" diyen Baş, "Bağımsız aday çıkarılsaydı desteklerdik. Bilerek isteyerek kendimize uzak aday seçtik. Amacımız geniş ittifaktı. TİP'in amacı, 'Hatay'ı biz yönetelim' değildi" şeklinde konuştu.

TIKLAYIN | Erkan Baş: Gökhan Zan arkadaşlarımıza 'Ben bu seçimi kazanamazsam kendi geleceğimi düşünmem gerekir’ demiş! 

"Öncelikli adayımız Hatay Baro Başkanı idi"

"Öncelikli adayımız Gökhan Zan değildi" ifadelerini kullanan Erkan Baş, "Öncelikli adayımız Hatay Baro Başkanı idi" ifadelerini kullandı.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterdikleri Gökhan Zan'a ait olduğu iddia edilen ses kaydıyla ilgili konuşan Erkan Baş, "Kayıtlar olduğuna dair söylentiler vardı. Arkadaşlarımız doğrudan kendisine sordu. Zan 'Kazanamazsam geleceğimi düşünmeliyim' dedi. Bu yaklaşımla süreci devam ettirmemiz mümkün değildi. Bundan sonrası hukukun konusu. Son görüşmeye Gökhan Zan gelmedi. İlişkisini basın üzerinden yürütmeyi tercih etti" dedi.

"Ben zaten geleceğimi kurtarmış birisiyim"

Sözcü TV canlı yayınına katılan Zan, Erkan Baş'ın sözlerine yanıt verdi. Zan, şu ifadeleri kullandı:

"Ben AK Parti’den geçen dönem bakan yardımcılığı pozisyonlarından birisinin bana verileceği söylenmişken bile kabul etmemiş birisiyim. Erkan Baş benimle ilgili 'Geleceğini kurtarmak için…' dedi. Ben zaten geleceğimi kurtarmış birisiyim. Benim mevki, para, şöhrete ihtiyacım yok. Ben zaten yorumculuk, teknik adamlık yapan birisiyim. Benim bunu AKP’den, CHP’den, İşçi Partisi’nden isteme gibi bir endişem yok. Öyle bir durum içerisine zaten girmem, işim değil zaten. Benim kendi işim zaten futbol, teknik adamlık.

"Ahmet Şık'a söyledim"

(Böyle bir şey söylemediniz mi?) Hayır asla. Daha önce seçimlerden önce kendileriyle yürümem için spor projeleri teklif ettiler, ben bunu kabul etmediğimi ifade ettim. Ancak o şahıslardan birisiyle sohbet ederken 'Siyasetten sonra ne yaparsın kazanmazsan?..' Ben de dedim ki, yorumculuğa, teknik adamlığa başlayacağım dedim. Sayın Ahmet Şık’a ifade ettim. Cumartesi günü ses kaydı geldiğinde 'Asla kabul etmiyorum, nöbetçi savcılığa başvurmak istiyorum' dedim. Bana dediler ki 'Hayır, lütfen pazartesiyi bekle, acele etmeni istemiyoruz, batıyorsak birlikte batıyoruz, çıkarsak da birlikte çıkarız' denildi. Ben 'Hayır, kabul etmiyorum, neden bekliyoruz?' dedim.

"Yangından mal kaçırır gibi yaptıkları destek çekme açıklamasının nedeni nedir acaba?"

Bir aydan beri şantaj, kumpas, tehditlere maruz kaldığımı ifade etmiştim. Neden bugün elimize geçer geçmez birlikte gitmedik? Bana destek vereceğinizi söylediniz kurumsal olarak, bunu da yapmanız. Cumartesi gününden sonra bana 'Yorulduysan çekilebilirsin' dediler. Ben partimden 'Birlikteyiz, yargı karar verecek, ey halkım böyle bir dedikodu var ortada, yargıdan çıkacak karara saygı duymakla birlikte adayımız başkan olursa ve bu işin içindeyse geri çekeceğiz' demelerini beklerdim.

"Erkan Baş'ı iki kez aradım, telefonlarıma dönmedi"

Peki pazar günü ben savcılığa gider gitmez, bir saat içerisinde, yangından mal kaçırır gibi yaptıkları destek çekme açıklamasının nedeni nedir acaba? Soruyorum, bu yaptıkları siyasi etiğe sığar mı? İnsanlar partinin açıklaması üzerinden beni suçluyorlar. Ahmet Şık da oradaydı. Bana dedi ki 'Pazar günü için seninle konuşmamız lazım'. Benim dört beş tane programım var, ben zaten cumartesi günü onlarla konuşmuştum. Sayın Erkan Baş'ı iki kez aradım. Telefonlarıma dönmedi. Bir daha aradım telefonunu kapattı.

"Soruyorum, bir defa neden beni mitinglerine çağırmadılar?"

Benim alnım ak, başım dik. Yarın yargıdan çıkacak sonuçta ne yapacaklar? Nasıl bir karar alacaklar? O zaman ben de şunu ifade etmek isterim, özür dilerim ama… Ben bu olaylara girmek istemiyordum. Ben sayın genel başkanımla yüz yüze bunları konuşmak isterdim. Keşke bağlansa ben de birkaç soru sormak istesem, kendisi tüm durumu aydınlatabilse. Ben Samandağ’da, Defne’de, Arzsuz’da… Soruyorum, bir defa neden beni mitinglerine çağırmadılar? Samandağ’da 50’ye yakın miting yapıldı, ben neden orada olmadım?

"Yargısız infaz yapıp itibarsızlaştırmak için mi beni zorladınız?"

(Sizce neden?) Onu sayın Erkan Baş’ın söylemesi lazım. Onun için konuşmak istedim. Ben bu soruları sormak istiyorum. Defne’deki seçim afişlerinde neden benim fotoğrafım değil de Erkan Baş, Barış Atay ve Defne’nin belediye başkan adayı Mehmet Güzelyurt’un fotoğrafı var. Neden büyükşehir belediye başkan adayının fotoğrafı yok?

(Adaylığınızın çekilmeden önceki durumdan mı bahsediyorsunuz?) Evet. O zaman Barış Atay aday olsaydı. Ben Erkan Baş’ı sevdiğim için, dik duruşunu sevdiğim için… Kendisine çok büyük saygı duyuyorum. Böyle bir insan olarak kalacak. Ama beni böyle itibarsızlaştırıp, yargısız infaz yapıp… Yargıdan karar çıkana kadar herkes masumdur. Neydi bu acele, yangından mal kaçırır gibi açıklama yaptınız? Yargıya mı güvenmiyorsunuz? Yargısız infaz yapıp itibarsızlaştırmak için mi beni zorladınız?

"Eğer ben adaysam partim benim arkamda durmalıydı"

Ben dün halkımla yürürken bana ne söylediler biliyor musunuz? TİP’in Defne adayı Mehmet Güzelyurt, 'Yerelde TİP’e, büyükşehirde Lütfü Savaş’a vereceksiniz' diye dolaşıyorlar. Ben bunu asla kabul edemem. Arsuz’un adayları, belediye meclis adayları 'Gökhan Zan Arsuz’a giremez, biz burada Lütfü Savaş’la çalışıyoruz.' Ben bunları Ahmet Şık’a, Erkan Baş’a ve tüm parti kurucularına bütün bu duyumları aldığımı söyledim. Bana bir tane program yapmadılar. Eğer ben adaysam partim benim arkamda durmalıydı.

Ben Samandağ gidip bir miting yapamadım. 30 tane miting yaptılar. Ben ilçe belediye başkanıyla birlikte miting yapamadım. Bana 'Sen Samandağ içinde yoksun, orası başka bir ittifak' dediler. O zaman siz beni çok önceden satmışsınız. Ben bunları hak etmedim."