Dünya

Gözaltılar da durdurmamıştı: Columbia Üniversitesi'nde Gazze için kamp kuran öğrenciler, uzaklaştırma kararına rağmen alandan ayrılmıyor

Üniversitenin İsrail’in Gazze’deki saldırılarından fayda sağlayan şirketlerle yatırımları kesmesini talep eden eylemler bazılarına “uçuk” görünse de Columbia’nın tarihinde benzer bir talepte başarı hikâyesi bulunuyor…

30 Nisan 2024 11:36

New York, ABD

ABD'de 16 eyaletteki üniversite kampüslerine yayılan, Gazze ile dayanışma için yapılan eylemler haftalardır dünya basınının gündeminde. Eylemler karşısında üniversite yönetimlerinin attığı sert adımlar, ABD'de kampüste ifade ve toplanma özgürlüğü tartışmalarını fitilledi. Ülkenin en prestijli eğitim kurumlarından olan New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki eylemler ise aralarında en öne çıkanlarından.

İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki göstermek için üniversite yönetiminin İsrail’e bağlı/yakın şirketlerle finansal ilişkilerini şeffaf bir biçimde açıklaması ve bağlarını kesmesini talep eden yüzlerce Columbia öğrencisi, yönetimden gelen uzaklaştırma tehdidine boyun eğmedi. 13 gündür çeşitli kültürel ve sosyal aktivitelerin düzenlendiği, öğrencilerin ve bazı fakülte üyelerinin dayanışma için birbirine yiyecek, içecek ve eşya taşıdığı, çeşitli danslar ve şarkılar eşliğinde küçük çaplı gösterilerin gerçekleştiği, bu hâliyle de Gezi Parkı’nda eylemler sırasında kurulan kolektif ruhu hatırlatan kampüsün ortasındaki çadır kampının boşaltılması için verilen mühlete uymayan öğrenciler, talepleri karşılanana kadar uzaklaştırma pahasına eylemlerini sürdürmeye karar verdi.

TIKLAYIN - Eray Özer yazdı: Öğrenciler Gazze’nin yanında, “demokrat” medya ise nerede duracağını şaşırmış durumda…

İşte 13 gün önce polisin kamp alanını boşaltıp öğrencileri gözaltına aldığı Columbia kampüsünde son uzaklaştırma tehdidiyle yeniden alevlenen eylemlerde yaşananlar:

Çadırlar yerinde duruyor

Columbia Üniversitesi’nde Gazze için dayanışma için başlayan, üniversitenin İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına destek olan şirketlerle bağını kesmesini talep eden eylemlerin 13’üncü gününde yönetim ve öğrenciler arasındaki müzakereler sonuçsuz kaldı.

18 Nisan’da çadır kamplarının kaldırılması için polise yetki verdiğini açıklayarak tepki çeken Rektör Minouche Shafik, dün (29 Nisan) okul geneline gönderdiği mesajda 14.00 itibariyle ismini vererek kamp alanından ayrılmayan öğrencilerin okul kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle uzaklaştırma cezası alacağını açıkladı.

Columbia Rektörü Shafik, gönderdiği mesajda eylemcilerin “İsrail’le finansal bağı kesme” yönündeki talebinin karşılanmayacağını açıkladı. Shafik, özellikle Yahudi öğrencilerin kamp alanının bulunduğu okulda kendini güvende hissetmediğinin altını çizdiği mesajda, 15 Mayıs’ta gerçekleşecek mezuniyet töreninin de yapılabilmesi için kampın kaldırılması gerektiğini vurguladı.

Öğrencilere verilen tahliye kağıtları

Sabah saatlerinde kamp alanına giden okul yetkilileri, öğrencilere 14.00’e kadar isimlerini yazarak teslim etmeleri için kampı terk ettiklerini beyan eden formlar dağıttı. Alandaki öğrencilerin çoğu formları çöpe atarken bir grup da kağıtların üzerine “UTAN COLUMBIA” yazarak alanda sergiledi. Öğrenciler çadırlar, müzik ve dayanışma gruplarıyla dolu kampta bir kez daha oylama yaparak alanı terk etmemek üzere anlaştı.

Gazze dayanışma kampının içi

Medya ilgisinin oldukça yoğun olduğu Columbia kampüsünde saatin 14.00’ü vurmasıyla öğrencilerin alanı terk etmeyeceği anlaşıldı. Kamp alanının kurulduğu çimlerin etrafında yürüyüşe geçen yüzlerce öğrenci Columbia’ya yaptıkları çağrıda İsrail’le finansal bağların açıklanması ve kesilmesi taleplerini taleplerini içeren sloganı tekrarladı. Yaklaşık 3 saat süren yürüyüş eyleminde öğrenciler yalnız değildi. Üzerinde fakülte yazan turuncu bir güvenlik yeleği giyen yaklaşık 50 fakülte üyesi de kampın girişinde insan zinciri oluşturarak “Ellerinizi öğrencilerimizden çekin” mesajı verdi.

Yaklaşık 50 fakülte üyesi eylemcilere destek için insan zinciri oluşturdu

Kampüsteki dayanışma zinciri büyüse de okuldan gelen mesajlar da oldukça netti. Verilen saat 14.00 mühleti geçtikten sonra çadırların bulunduğu kampta kalan öğrenciler için uzaklaştırma cezası sürecinin başladığı açıklandı. Okuldan gönderilen mesajda, bu bölgede kalan öğrencilerin kimliğinin tespit edilebildiği mesajı verildi. Columbia Gazetecilik Yüksekokulu, sahadan haber aktaran öğrencilerin önlem olarak sırtlarında taşımaları için “Öğrenci- Basın” posteri dağıttı. 

Uzaklaştırma tek risk değil

Uzaklaştırma süreçleri başlayan öğrencilerin okul kimlikleri çalışmadığı için kampı terk edip kampüsten ayrılmaları durumda bir daha girmeleri mümkün olmayabilir. Mezun olmaya yaklaşırken uzaklaştırma alan öğrencilerin ise bu durumda mezun olamayacakları belirtiliyor. 

Ancak eyleme katılan öğrencilerin karşısındaki tek risk okuldan uzaklaştırılmak değil.

New York’ta hava sıcaklığının 29 dereceyi gördüğü, sıcaktan fenalaşanların olduğu günde dahi pek çok eylemci cerrahi maskeler, güneş gözlükleri takarak yüzlerini mümkün olduğunca gizlemek durumunda kalıyor. Yalnızca bu eylemlerle sınırlı kalmayan, aylardır süren bir fişleme kampanyasının hedefi olmak öğrencilerin günlük hayatı ve geleceği için de risk taşıyor.

Kamp girişinde öğrencilerin yerleştirdiği pankart: “Columbia taleplerimizi karşılayana kadar burada kalacağız: 1- İsrail’in apartheid yönetiminden, soykırımdan, Filistin’in işgalinden fayda sağlayan şirketlerle finansal bağı kesin. 
2- Columbia’nın tüm finansal yatırımları konusunda tam şeffaflık.
3- Filistin’in özgürleşmesi hareketi kapsamında disiplin cezası alan ya da kovulan tüm öğrenci ve fakülte üyeleri için af.

Polis kampüse girmedi

18 Nisan’da okula polisin girmesine izin veren yönetim, bu kez çok daha büyük bir tepkiyle karşılaşma riskini almadı. Kampüs kapısında konuştuğum polis memurları, okula girme planları olmadığını söyledi.

Kampüsün içi kadar dışı da hareketliydi. Telegram gruplarında yayılan çağrı sonucu, New York’un dört bir yanında Filistin için aylardır eylem yapan bazı gruplar da okul kapısında toplandı.

Columbia’nın ana giriş kapılarından biri.

Kampüs içinde karşı protestolar geçmiş günlere kıyasla oldukça sönüktü. Kampüse polisin girdiği 18 Nisan’da çadır kampının karşısında, polisin yanında ABD ve İsrail bayraklarıyla toplanan büyük bir kalabalık varken bu kez İsrail bayrakları taşıyan iki öğrenci ve “Hamas karşıtı sloganlar nerede?” yazılı pankart taşıyan bir kadın, dikkati çeken tek karşı eylemcilerdi.

”Hamas karşıtı sloganlar nerede? Tüm esirleri hemen şimdi serbest bırakın”
İsrail bayraklarıyla iki öğrenci

Bundan sonra ne bekleniyor?

Eylemci öğrenciler uzaklaştırmaya rağmen kamp alanını terk etmemekte kararlı. Columbia yönetimi ise 15 Mayıs’ta gerçekleşecek mezuniyet törenine kadar kamp alanını temizlemek ve kampüsü mezuniyete hazırlamayı amaçlıyor.

18 Nisan’da kampüse polisin girip 100’den fazla öğrenciyi gözaltına alması kampüste Filistin’e destek eylemlerine daha önce katılmayan çok sayıda öğrenci ve fakültenin de tepkisine neden olmuştu. Kampüs kapısı barikatlarla dolu olsa da polisin içeri bir kez daha girip benzer bir operasyonu gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği henüz bilinmiyor.

Finansal bağı kesmek mümkün mü sorusuna karşı Güney Afrika örneği

Columbia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı öğrenci gruplarının temel taleplerinden biri, İsrail'in Gazze'deki askeri eylemlerinden kâr elde ettiğini iddia ettikleri şirketlerden yatırım fonlarının çekilmesi. CNN’in aktardığına göre, Columbia'nın 13.6 milyar dolarlık yatırım fonu, üniversiteye ait bir yatırım firması tarafından yönetiliyor.

Şu an Columbia Üniversitesi Apartheid Divest koalisyonunun talepleri arasında, İsrail hükümetiyle iş yapan çeşitli silah üreticileri ve teknoloji şirketlerinden yatırım fonlarının çekilmesi de bulunuyor. Grup, bu şirketleri "İsrail'in apartheid, soykırım ve Filistin'in askeri işgalinden kâr elde edenler" olarak tanımlıyor.

Bu taleple ilgili kampüs içinde eylemlerden uzak öğrencilerle yaptığım konuşmalar sırasında “Nasıl mümkün olabilir ki, neden bu kadar uçuk bir talepleri var?” gibi yorumlar duysam da aslında Columbia tarihinde benzer bir talebin başarı hikâyesi de var.

1968’de Vietnam Savaşı’na karşı fakülte binalarının işgal edilmesinden okulun bulunduğu Upper Manhattan’da Harlem’i değiştirecek şekilde kampüsün büyütülmesine karşı açlık grevlerine Columbia’nın geniş bir öğrenci eylemleri geçmişi bulunuyor.

1980’lerde bir grup Columbia öğrencisi başlattıkları eylemlerle, ırkçı ve ayrımcı apartheid rejimine karşı Güney Afrika’yla yatırımların sonlandırılmasını istedi.  1983 yılında, Columbia'nın öğrenci Senatosu neredeyse oybirliğiyle destek vererek çekilme kararını onayladı ancak üniversitenin mütevelli heyeti bu yönde adım atmayı reddetti.

New York Times'ın o dönem aktardığına göre, Nisan 1985'te öğrenciler, Columbia'nın Güney Afrika'ya yaptığı yatırımlara karşı üç haftalık bir öğrenci gösterisi düzenledi. Gösteriler kapsamında yaklaşık 150 öğrenci, bir kampüs binasına girişi kapattı.

O protestodan aylar sonra, mütevelli heyeti, Güney Afrika'da iş yapan Amerikan şirketlerindeki Columbia'nın çoğunluk hissesini satmaya karar verdi. Columbia, Güney Afrika’yla yatırımları durduran ilk Ivy Leage okulu olurken başka üniversiteler de bu adımı takip etti.

Bugün Columbia’daki eylemci öğrenciler bu başarılı protestodan hareketle okulun bu adımı atmasını bekliyor.

Apartheid Divest, yatırımların İsrail ile ilgili olanlarının çekilmesi için Aralık ayında resmi bir önerge sundu, ancak henüz başarıya ulaşamadı. Üniversitenin lisans düzeyinden oluşan Columbia College'daki öğrenciler ise geçen hafta çoğunlukla çekilme önerisini desteklemek için oy kullandılar.