Gündem

HDP’li Sancar: Numan Hoca’dan insaf beklerdim

Her şey bu kadar açıkken böyle bir iddiada bulunabilmek için..."

19 Nisan 2017 01:13

HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, referandum sürecinde yaşanan adaletsizliklere dair yaptığı konuşmada Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “Adil bir seçim sürecini, çok şükür, yürütmeyi başardık” sözlerini eleştirdi. Sancar, “Numan Hocadan burada gerçekten bir parça daha insaf beklerdim. Her şey bu kadar açıkken böyle bir iddiada bulunabilmek için etik kuralları biraz fazla zorlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

OHAL'in uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin görüşmeleri sırasında söz alan Sancar’ın ifadeleri şöyle:

Pazar günü referandum yaşandı. Hem sürecin kendisi hem referandumun sonucu ağır şaibeler altındadır, büyük meşruluk sıkıntılarıyla yüklüdür. Bu süreçte çok büyük ihlaller yaşandı. Partimizin ve "hayır" cephesinin diğer pek çok unsurunun yasal ve anayasal haklarını kullanmaları engellendi. Sürecin kanunlara uygun işleyebilmesi için Anayasa'nın tanıdığı bütün hakları Hükûmet partisi kadar rahat kullanmamız gerekiyordu. Öyle yapılmadı.

"Bir tek yerde AKP otobüsü durduruldu mu?"

Toplantılarımızın olduğu şehirlere girerken seçim otobüsümüz durdurulup saatlerce arandı. Milletvekilleri hariç diğer bütün görevlilerin kimlikleri kontrolden geçirildi. Eğer AKP otobüsü olsaydı bunu yapmaya cesaret eder miydiniz? Bir tek yerde AKP'nin otobüsü durduruldu mu? AKP'nin seçim çalışması yürüten görevlilerinin "kimlik kontrolü" adı altında saatlerce bekletilmesi söz konusu oldu mu?

"Bilal Erdoğan’ın miting yaptığı ilçe bize yasaklandı"

Bir yaşanmışlığı daha aktarayım. Siirt'e gideceğiz, seçim otobüsündeyiz; milletvekilleri ve parti çalışanları var ama vali, bizim Kurtalan ilçesinde araçtan inip ilçe binası önünde halkla buluşmamızın yasak olduğunu söyledi. Açtım telefonu, neden olduğunu sordum.  Vali, "Burada miting yasağı var, toplantı gösteri yasağı var." dedi. Oysa birkaç gün önce Bilal Erdoğan orada bir mahalle kapatılacak şekilde bir toplantı yapmıştı. Sayısız örneğini sadece kendi tecrübemden hareketle verebilirim.

"Haram parayla kampanya yapıldı"

Anayasa'ya aykırıydı bu yapılanlar ama ahlaka da etiğe de aykırı. Neden? Biz kendi imkânlarımızla bütün bu zorluklara rağmen adil bir yarış olsun diye ve sonuçlar adil çıksın diye çalışma yürütüyoruz; Mevcut Anayasa'ya göre tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı bir taraf gibi sahada geziyor. Günde üç dört kere canlı yayınlara çıkıyor. Kullanılan bahane: Açılış törenleri. İnanıyor musunuz? O açılan tesisler yeni mi açılmıştı? Üstelik bu gezilerin tamamı devlet bütçesinden karşılandı. Bu, haram paradır arkadaşlar. Bu parayla seçim kampanyası yürütmek haramdır.

"Numan Hoca’dan insaf beklerdim"

Sadece Cumhurbaşkanı değil, defalarca Sayın Numan Hoca da "açılış törenleri" adı altında canlı yayınlara çıktı. Az önce de "Adil bir seçim sürecini, çok şükür, yürütmeyi başardık." dedi. Numan Hocadan burada gerçekten bir parça daha insaf beklerdim. Her şey bu kadar açıkken böyle bir iddiada bulunabilmek için etik kuralları biraz fazla zorlamak gerekiyor.

"Bütün bunlar olurken utanmayacaksınız, öyle mi?"

Toplumsal meşruiyeti de yoktur bu referanduma sunulan Anayasa değişikliğinin. Getirilen değişiklik ve bu değişikliğin getirilme sürecinde izlenen politikaların tamamı toplumu ayrıştıran bir niteliğe sahipti. Önce "'Hayır' verenler teröristtir" dediler. Sonra "Yok, öyle demedik de teröristler de 'hayır' diyor" dediler. Bütün bunlar olurken utanmayacaksınız, öyle mi?

"Toplumsal köprüleri çökerttiniz"

Bu topluma "Köprüler yaptık." diyerek bu referandumda kampanya yürüttünüz. Ama fiziksel köprüleri yaptınız, doğru; toplumsal köprüleri çökerttiniz, toplum kesimleri arasında köprüleri tahrip ettiniz. Sürekli kavga dili, sürekli ötekileştiren bir dil, tek kale maç oynama yöntemi ve bütün bunlardan sonra "Adil bir referandum süreci oldu" diyeceksiniz. 

"Erdoğan Demirtaş hapisteyken kampanya sürdürmeyi içine nasıl sindirdi?"

Sayın Erdoğan, kendisiyle cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışan ve o meydanlara coşku, heyecan, neşe ve umut veren Sevgili Başkanımız Demirtaş hapisteyken bir kampanya yürütülmesini içine nasıl sindirdi? 3 seçim eş başkanlarımız meydanları dar ettiler. Şimdi siz en güçlü, en etkili rakibinizi içeri tıkacaksınız eften püften gerekçelerle, ondan sonra da adil bir seçim kampanyası yürüttük diyeceksiniz. Adaletsizdi, dibine kadar adaletsiz bir süreçti. 

Sahadayken çalışma yaptığımız sırada gözaltına alınan milletvekilleri oldu. Sayısız sandık görevlisi talebimiz iptal edildi, sandık görevlisi olmaya hazırlanan arkadaşlarımız tutuklandı. Pek çok yerden sayısız ihlal iddiası geldi. Bunları incelemek üzere köylere heyet göndermeye çalıştık. Giden heyetteki arkadaşlar gözaltına alındı.

"Nerede, ne kadar mühürsüz oy kullanıldı?"

2014'te AKP'nin Yüksek Seçim Kuruluna, açıkça mühürsüz oyların geçersiz sayılması için ilke kararı talep etti, bu karar da alındı. Şimdi, seçim başlamış, bitmiş bir bölgede, oylar sayılmaya başlanmış, birden Yüksek Seçim Kurulu karar değiştiriyor. Tekrar ediyorum: Bu mühürsüz oyların hangi illerde kullanıldığını, sayısının ne kadar olduğunu açıklamadan bu seçimin meşruiyetini kabul ettiremezsiniz. 

"Biz gezdiğimiz yerlerde normal hiçbir şey görmedik"

Numan Hocam, "OHAL sayesinde gayet şeffaf ve adil bir süreç yürütüldü." dediniz. Buna inandığınıza inanmak isterdim. Pek çok yerde "Hayır" çalışmaları engellendi, toplantılar yasaklandı, gözaltılar oldu. Demin saydığım etik ihlaller söz konusu oldu. "Olağanüstü hâlin muhatabı halk değil" dedi biraz önce sayın hocam. 120-130 bin insan işinden atıldı, binlerce dernek kapatıldı, binlerce gazete, binlerce yayın organı kapatıldı. Her an gözaltına alma tehdidi yaşayan milyonlar var, gözaltına alındığında da günlerce keyfî olarak tutuluyor. Ezkaza gözaltındakilerin tahliyesine karar verenler derhal görevden alınıyor. 

Sayın Hocam, ya herkesi bu halkın parçası saydığınızı kanıtlayacaksınız ya da OHAL uygulamalarının bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını, bu toplumu böldüğünü kabul edeceksiniz. Daha pek çok şey söylediniz: "Hayat normal sürüyor" dediniz. Biz gezdiğimiz yerlerde hiçbir normal şey görmedik. Galiba iktidar taraftarlarına her şey normal. Zaten olağanüstü hâl de iktidarın nimetlerinden daha iyi yararlanmak için getirildi. 

"Engellenirken sizi aradım, cevap vermediniz"

Ayrıca, biz sahada engellenirken sizi de aradım, İçişleri Bakanını da aradım, kimse cevap vermedi bize. Oysa sizinle daha önce başka konularda da diyalog kurardık. Bunları da hatırlatayım ve şunu söyleyeyim: Bu ülkenin barışa, demokrasiye, siyasal diyaloğa, toplumsal mutabakata ihtiyacı var. Bu referandum bunların hepsini tahrip ediyor.