Gündem

İçişleri Bakanı'ndan Gülmen ve Özakça'ya: Biz çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler diye okula göndermiyoruz!

"Akşam yiyorlar, içiyorlar, sabah oraya gidiyorlar!"

25 Mayıs 2017 13:12

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, açlık grevlerinin 76'ncı gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça hakkındaki "DHKP-C örgütüne bağlı oldukları" idddiasını sürdürerek, "Biz çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler diye okula göndermiyoruz" ifadesini kullandı.

Ankara'da konuşan Bakan Soylu, "Bunlar terör örgütü adına birçok eylemin altına imza atmışlar" diye konuştu.

Soylu, "Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9'da oradaki yerlerine gidiyorlar. Doktora muayeneye gidiyorlar, kendi istedikleri gibi rapor vermedi diye doktoru hedef gösterip linç etmeye çalışıyorlar" görüşünü öne sürdü.

Soylu, Nuriye Gülmen'in OHAL'den sonra 25 kez, Semih Özakça'nın da 19 kez gözaltına alındığını söylerek, "Bu suç kariyeri olan kişiler, çocuklarımızın geleceğine şekil vermeye uygun kişiler mi? Biz okullarda terörist yetiştirilsin istemiyoruz" dedi.

Soylu'nun açıklamaları şöyle:

Nuriye Gülmen'i zamanında Fehriye Erdal'a yaptıkları gibi şirin gösteriyorlar. Böyle bir mağduriyetler, şirinlikler. Ben size Nuriye Gülmen'in kim olduğunu söyleyeyim. DHKP-C'nin açık alan yapılanması içinde olduğu gerekçesiyle hakkında arama kararı çıkarılıyor. Daha sonra yakalanıyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, 1 Nisan 2015'te salındıktan sonra örgüte yönelik bir operasyon sırasında yeniden gözaltına alınıyor. 10 Nisan 2015'te açığa alınıyor. Arkadaşlarımız uzun bir liste vermişler. Afiş asma, örgüt adına çalışma, örgüt adına açıklama yapma ve bunların ötesinde birçok şey. Bu anlattıklarım OHAL'den çok önce. DHKP-C'nin memur yapılanması, devrimci memur hareketi içerisinde yer aldığı bütün raporlarda yazıyor.

"Akşam yiyorlar, içiyorlar,
sabah oraya gidiyorlar!"

Bu mu şimdi akademisyen? OHAL'den sonra 25 kez gözaltına alınmış. Sonra greve başlamışlar. Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9'da oradaki yerlerine gidiyorlar. Doktora muayeneye gidiyorlar, kendi istedikleri gibi rapor vermedi diye doktoru hedef gösterip linç etmeye çalışıyorlar. Meclis'teki iki parti de bunlara sahip çıkan, bunları mağdur gibi gösteren bir anlayış ortaya koyuyorlar. Böyle bir kişiye devletin neden maaş verdiğini, çocuklarımızın eğitimlerini bunlara mı teslim edeceğiz?

"DHKP-C adına eylemlere
çok kez eylemlere katılmış"

Diğeri kim, öğretmen. Semih Özakça. Biraz suç kariyerinden bahsetmek istiyorum. DHKP-C adına eylemlere çok kez eylemlere katılmış. Direnme eylemleri nedeniyle gözaltına alınmış. Açlık grevine başladığı günden itibaren de toplam 19 kez gözaltına alınmış. Bu kariyer, çocuklarımızın eğitimini emanet ettiğimiz bir öğretmen için normal mi? Böyle davaları olduğunu bildiğiniz öğretmene evladınızı teslim eder misiniz? Bu suç kariyeri olan kişiler, çocuklarımızın geleceğine şekil vermeye uygun kişiler mi? Biz okullarda terörist yetiştirilsin istemiyoruz. Bu eylemlere destek veren DHKP-C ile aşırı sosyalist gruplar adına yurt dışında eylem yapılması da çok can sıkıcı. Türkiye'de böyle bir şey yok. Kanada'da eylem yapılıyor. Fransa'da, Brüksel'de etkinlikler düzenleniyor, stantlar açılıyor. Bunların derdi ne? Bunların Türkiye'nin menfaati için Beyaz Saray'a gittiği görülmüş mü? Hayır.

"Bunların aileleriyle de görüştük" 

Terör örgütleri el birliğiyle Türkiye'nin dış dünyada büyümesini, zenginleşmesini, yükselmesini kardeşliğini engelleyebilmek için ellerinden gelen her şeyi ortaya koyuyorlar. Kadrolu militanlarla birlikte Türkiye aleyhine eylem gerçekleştiriyorlar. Şimdi bunların hepsi masum. Yunanistan televizyonu ve BBC'de konuya ilişkin haber ve röportajlar yer alıyor. Batı, yine terör örgütünün adamlarına kucak açmış durumda. Anlayacağınız Batı cephesinde değişen bir şey yok. Yapılmak istenen ve yaratılmak istenen algı çok nettir; ihraçlar masumlara yönelik yapılıyor gibi gösterilmeye ve terör örgütüyle mücadelemiz sulandırılmaya çalışılmaktadır. Yapılan her şey, kanun ve hukuk çerçevesinde yapılmaktadır. Bunların aileleriyle de görüştük. Onlara "Evlatlarınızı bu örgütün çerçevesinden kurtarın" dedik. Kanun var, bir komisyon oluşturuldu oraya müracaatlarınızı gerçekleştirin dedik.