Gündem

"İstanbul Diş Hekimliği ve Çapa Tıp yerinde yenilensin" çağrısı: "Deprem geldiğinde, değil Hasdal, bitişik sokağa ulaşmak saatler alacak"

"Depremi fırsata çevirmeyin, dev bir hizmet ünitesinin kentin erişilmesi zor bir köşesine itilmiş olmasında kamu yararı yoktur"

04 Ekim 2019 14:20

Damla Uğantaş

İstanbul'da 26 Eylül'de meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremde binlerce hastaya hizmet veren ve yüzlerce öğrencinin eğitim gördüğü İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veterinerlik Fakültesi binalarının depreme hazır olmadığını ortaya çıkardı. Binaların yerinde yenilenmesi talebiyle, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, İstanbul Eczacı Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi'nin katılımıyla bir eylem düzenlendi.

"Güvenli çalışmak istiyoruz", "Yaşatırken Ölmek itemiyoruz", "Çapa yerinde yapılansın", "Rantiyeye değil, kampüse bütçe" sloganlarının atıldığı eylemde söz alan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Öztürk, "Depremi fırsata çevirmek isteyenler var" diyerek fakültenin Hasdal'da Fatih Üniversitesi'nin kapatılmasının ardından İstanbul Üniversitesi'ne devredilen kampüse taşınacağı iddiasına tepki gösterdi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip tarafından okunan basın açıklamasında da "Depremi fırsata çevirerek İstanbul Tıp Fakültesi'ni yerinden yurdundan uzaklaştırıp Hasdal'a taşınma girişiminden vazgeçilmelidir. Beklenen deprem kentin kapısını çaldığında değil Hasdal gibi uzak bir lokalizasyona bitişik sokaklara bile ulaşmanın saatler alacağı koşullarda 3 bin yetişkin tıp öğrencisi, 2 bin uzmanlık öğrencisi, uzman ve öğretim üyesi binlerce deneyimli hemşire laborant teknisyeni ile dev bir hizmet ünitesinin kentin erişilmesi zor bir köşesine itilmiş olmasında kamu yararı yoktur" denildi. Açıklamada "Çalışma ortamımızın depremde yıkılma riskinin engellenmesini talep ettiğimizde bize 'Hizmet binaları kapanırsa döner sermaye gelirleri düşer, sizi işten çıkarırız' diyorlar. Bizi ya ölüm ya işsizlikle tehdit ediyorlar. Biz ne sıtmaya ne de ölüme razı değiliz" ifadeleri kullanıldı.

"102 binadan 57'si hasarlı"

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi önünde düzenlenen eyleme sağlık meslek odaları, öğrenciler, öğretim görevlileri, asistanlar, bölge esnafından temsilciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Eylemde ilk olarak söz alan İstanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Turhan Atalay, "2013 yılında yapılan incelemede, İstanbul Tıp Fakültesi'nde bulunan 102 binanın 57 tanesinde hasarlar olduğu bunlardan 17 tanesinde çok önemli çok ciddi hasarlar olduğu ortaya çıktı. Bu binalar arasında Diş Hekimliği binamız da var. Tıp Fakültesi'nin temel bilim binası da var. Kütüphane binamız da var. Bunların yerinde yapılanması için o dönem bir İtalyan firması ile anlaşıldı. Ama bunlar hayata geçirilmedi. 26 Eylül'de olan depreme 'hayırlı deprem' dememiz lazım. Aklımızı başımıza getirdi. İki mühendisin yaptığı incelemede binanın depremden önce ve depremden sonra aynı olduğu, hiçbir hasar olmadığı şeklinde rapor hazırlandı. Ve eğitime devam edilmesi istendi fakat rektörlük kanalıyla yapılan incelemede bu binaların çok hasarlı olduğu tespit edildi. Projeleri de hazır olan bu binaların yeniden Çapa yerleşkesi içinde yapılandırılması yapılanması için bir mücadele veriyoruz" şeklinde konuştu.

"Veterinerlik Fakültesi için önce 'sağlam ders yapabilirsiniz' sonra 'Acilen boşaltın, fakülte mühürlenecek' dendi"

İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Murat Arslan ise yaptığı konuşmada Avcılar'da bulunan Veterinerlik Fakültesi binasının Hasdal'a taşınması kararının alınmasına tepki gösterdi. Avcılar, Ağustos depreminde de ciddi bir yara fakültelerimiz de ciddi bir şekilde yara aldı. Son günlerde yaşadıklarımız bu ülkede şans faktörünün he kadar önemli olduğunu gösteriyor. Önce ders yapabilirsiniz dendi sonra az hasarlı olarak bildirildi. Ardından 'Acilen boşaltın, fakülte mühürlenecek' dendi. Bugün akşama kadar süre verildi. Arkadaşlarımız şu an özel eşyalarını kurtarmaya çalışıyorlar. 20 senedir bir her an göçüklerle yaşamışız, hayat kurtarmayı, can kurtarmayı öğretmeye çalışmışsınız" sözlerini kaydetti.

"Deprem konusunda hayvanlarla ilgili bir planlama yapılmadığını" vurgulayan Arslan "Bunun aynı zamanda bir toplum sağlığı olduğu sorunu olduğunu" belirtti.

"Öğrenciler, sekteye uğrayan bir eğitim öğretimde hangi uygulamayı nerede yapacaklar hiç düşünülmedi"

Geçen sene İstanbul Üniversitesi'nin bölünerek İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa adıyla yeni bir üniversite kurulmasına ve aynı kampüste bulunan fakültelerin fiilen iki ayrı üniversiteye bağlı hale getirilmesine de tepki gösteren Murat Arslan, "Ayrılmanın acısını bu son depremde de çektik. Avcılar'da iki ayrı rektörlüğün bünyesinde ders yapılabilecek alanlar var ancak bürokratik işlemler öyle uzun ki, Veterinerlik Fakültesi öğrencileri Hadal'a gönderiliyor. Çok önemli bir şeyi gözden kaçırıyoruz. Bizim yetiştidiğimiz öğrenviler insan sağlığı/hayvan sağlığı ile ilgili alanlarda çalışacaklar. Öğrenciler, sekteye uğrayan bir eğitim öğretimde hangi uygulamayı nerede yapacaklar hiç düşünülmedi" dedi.

"Çapa bizim için sadece bir iş yeri değil, Çapa bizim için hayatın kendisidir"

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi Başkanı Güneş Cengiz, "Can güvenliğimiz olmadan hayat kurtarmaya çalışıyoruz. 1999 depreminden sonra İnşaat Fakültesi'nden 8 hocamızın verdiği raporla zaten Cerrahpaşa ve Çapa'nın içinde pek çok binanın depreme dayanıksız olduğu çözüm üretilmesi gerektiği sunulmuştur. Dün İstanbul Üniversitesi'de amfide yönetim tarafından yapılan toplantılarda hala teknik raporların hazırlanamadığı, bu raporların hazırlanmasının uzun süreceği ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlilerin yaptığı inceme ile boşlatmaya karar verildiği konuşuluyor.  Çapa bizim için sadece bir iş yeri değil, Çapa bizim için hayatın ta kendisidir" sözlerini kaydetti. 

Çapa'nın taşınması bölgedeki ekonomik yapıyı da etkileyecek

Çapa Esnafları Dayanışma Derneği Başkanı Tümerkan Altuğ da, Çapa'nın sadece bir hastane olmadığını tüm semti etkilediğini vurguladı. "Buradan mezun olanlar 'Ha Süleymaniye'yi yıkmışsın ha Çapa'yı yıkmışsın' diyorlar. Bu Türkiye'nin en kıymetli, en güzide hocaları burada. En zeki çocukları burada. Buradan ne istiyorsunuz. Yapacağınız iki tane bina. Rantın peşinde koşmakta ne fayda var? Herkesin istediği tek bir şey var; yerinde yapılansın!" sözlerini kaydeden Altuğ "Eskiden dışarıdan 'Hep bir Çapa görsün' derler. İzmir'den Ankara'dan buraya geliyorlar 'Bir Çapa görsün' diye. Türkiye'nin Harvard'ı Çapa Tıp Fakültesi. Bu kadar kıymetli çocuklara talebelere reva mı bu iş? Çapa buranın kalbi. Oturanından, esnafındani köftecisine Çapa ile nefes alıyor. Buranın esnafı da çok yiğit insanlar bu insanları da mağdur etmeyelim" sözlerini kaydetti. 

"Sıva döküldü ve gerçekle yüzleştik: Yöneticilerimiz binlerce kişinin gömülüp gitmesinin sorumluluğu karşısında ürpermiyormuş!"

Konuşmalarından ardından İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Pınar Saib basın açıklamasını okudu. Basın açıklaması şöyle: 

26 Eylül günü yaşadığımız deprem İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veterinerlik Fakültesi binalarında ciddi hasara yol açtı. Kolonlar çatladı, beton sıvalar döküldü ve altından paslı demirler, toza dönmüş betonlar çıktı.

Binalarda oluşan hasardan çok daha büyük bir hasar, Türkiye’nin tümü de kendi alanındaki ilk fakülteleri olan bu eğitim kurumlarının öğrencileri ve çalışanlarının yöneticilerine duyduğu güvende ortaya çıktı. Sıva döküldü ve gerçekle yüzleştik: Onlarca yıldır riskli ve çok riskli binalarda eğitim vermişiz, onlarca yıldır hem bizim, hem öğrencilerimizin hem de hastalarımızın hayatı pamuk ipliğine bağlıymış. Sıva döküldü ve gerçekle yüzleştik: Yöneticilerimiz binlerce tıp öğrencisinin, yüzlerce diş hekimliği öğrencisinin, yüzlerce veteriner hekim ve öğrencisinin, yüzlerce sağlık bilimleri fakültesi öğrencisinin, binlerce çalışanın, ekip arkadaşlarımızın, on binlerce hastanın gömülüp gitmesinin sorumluluğu karşısında ürpermiyormuş!

Evet deprem, bedenlerimizi binalarımızı sarstı, hırpaladı. Ancak güvenimizin sarsılması bizi çok daha derinden etkiledi.

"Hizmet binaları kapanırsa döner sermaye gelirleri düşer, sizi işten çıkarırız' diyorlar"

Bizler sağlık emekçileriyiz. Her gün üzerimize düşeni yapıp eğitim ve sağlık kurumlarını ayakta tutuyoruz. Çalışma ortamımızın depremde yıkılma riskinin engellenmesini talep ettiğimizde bize 'Hizmet binaları kapanırsa döner sermaye gelirleri düşer, sizi işten çıkarırız' diyorlar. Bizi ya ölüm ya işsizlikle tehdit ediyorlar. Biz ne sıtmaya ne de ölüme razı değiliz. Biz birlik olduğumuzda biliyoruz ki sıtmayı da depremi de yeneriz.

Bizler diş hekimleriyiz. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin Türkiye’nin ilk diş hekimliği eğitim kurumunun beton bloklar altına gömülmesine de, yuvasından koparılıp köksüz bırakılmasına da izin vermeyeceğiz.

Bizler veteriner hekimleriz, beklenen deprem odağına en yakın kampüste, başımızı depreme uzatıp sessizce kaderlerimizi beklemeyeceğiz. Bu ülkenin hayvan sağlığının ve toplum sağlığının bizim yetiştirdiğimiz insan gücüyle var olduğunun bilinciyle ayaktayız. 

Bizler eczacılarız, sağlık hizmeti sunumunun ayrılma bileşenleri olarak her yerde ve her zaman sağlıkla tedavi arasındaki köprüyüz. 

"Eğitim ve hizmet bütünlüğü korunsun"

Bizler hekimleriz, kendimizi insanlığın iyiliğine adayacağımıza yemin ettik. Depremde can kaybını önleyecek en köklü eğitim kurumunun öğrencileri ve mezunlarıyız. Bizler burada sağlık emekçileri, hekimler, diş hekimler, veteriner hekimler eczacılar hep birlikte bilimin gereklerinin yerine getirilmesi için İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörlüklerine çağrımızı seslendiriyoruz:

En kısa zamanda, öğrencilerin, çalışanların hastaların can güvenliğini güvence altına alacak önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Bu ertelenemez bir sorumluluktur. Şiddetli bir depremi bekleyen 25 milyonluk bir kente hizmet etmek üzere kesintisiz sağlık insan gücü yetiştiren bu kurumları gözden çıkarmak bu kenti gözden çıkarmak anlamına gelir. İdari olarak ayrılsa da kökleri birbirinden sağlam bu iki eğitim kurumunu yıkıma terk etmek anlamına gelen gecikmeler ve oyalanmalar için artık zaman dolmuştur.

Zamana karşı bu yarışı kazanabilmek için çalışanların öğrencilerin de içinde bulunduğu hızlı hareket eden kriz masaları kurulmalıdır. Zamana karşı bu karışı kazanabilmek için bütün İstanbulluları ses çıkarmaya, sosyal medya kampanyalarına destek vermeye çalışıyoruz.

"Dev bir hizmet ünitesinin kentin erişilmesi zor bir köşesine itilmiş olmasında kamu yararı yoktur"

Bu kurumlarda çalışanların can güvenliğinin en kısa zamanda sağlanması için henüz mevcut olmayan projelerin peşinde hayal kurmaktansa somut adımların atılmasını talep ediyoruz. Can güvenliğimizin ivedilikle sağlanmasını izleyerek, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi'nin eğitim ve hizmet bütünlüğünü koruyacak biçimde gerçekleşmesini talep ediyoruz.

Depremi fırsata çevirerek İstanbul Tıp Fakültesi'ni yerinden yurdundan uzaklaştırıp Hasdal'a taşınma girişiminden vazgeçilmelidir. Beklenen deprem kentin kapısını çaldığında değil Hasdal gibi uzak bir lokalizasyona bitişik sokaklara bile ulaşmanın saatler alacağı koşullarda 3 bin yetişkin tıp öğrencisi, 2 bin uzmanlık öğrencisi, uzman ve öğretim üyesi binlerce deneyimli hemşire laborant teknisyeni ile dev bir hizmet ünitesinin kentin erişilmesi zor bir köşesine itilmiş olmasında kamu yararı yoktur. 25 milyon insanın sağlık hizmetine erişebilmek için çaresizce kıvranmasına seyirci kalmak istemiyoruz.

Bu nedenle hali hazırda bilimsel temellerde geliştirilmiş, parası ödenmiş projenin hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

'Çözüm hemen şimdi' diyoruz.

Çünkü yarın artık çok geç olacak ve kaybeden Türkiye olacak.