Gündem

Madde bağımlılıyla böyle mücadele ediliyor; 2 milyon kişiye bin yatak düşüyor!

Ankara Cumhuriyet Savcısı, uyuşturucu satışında Afgan ve Suriyelilerin kullanıldığına dikkati çekti

09 Şubat 2018 11:37

TBMM Araştırma Komisyonu’nda konuşan Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, uyuşturucu satışında dil bilmeyen sığınmacıların kullanılmaya başlandığını söyledi. İstatistiklere göreyse bağımlılıkla mücadele yetersiz. Gazeteci Meltem Yılmaz'ın komisyonda yaptığı sunuma göre tedavide özel merkezler de dahil olmak üzere yatak kapasitesi çok düşük. Yılmaz, yaklaşık 2 milyon madde ve alkol bağımlısının bulunduğunu ancak, yatak kapasitesinin binin üzerine çıkmadığına dikkati çekti.

Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve Yeni Bağımlılık Türlerinin Araştırılarak Bağımlılığın Nedenlerinin ve Alınacak Tedbirlerin Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu önceki gün toplandı. Komisyonda Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, muhabir Meltem Yılmaz, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele (KOM) Daire Başkanlığı Uyuşturucuyla Mücadele Şube Müdürü Erdoğan Söyleyen ve Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanı İbrahim Seydioğulları, uyuşturucu kullanımı ve sonuçları ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.

“Çok daha büyük tehlike”

Araştırma Komisyonu’nda konuşan Çocuk Suçları Soruşturma Bürosu’nda görevli savcı Yücetürk, özellikle uyuşturucu kullanan çocukları vazgeçirmeye yönelik cezai ve tedavi alanındaki eksikliklere ve “yeni uyuşturucu satıcıları”na değindi.

Savcı Yücetürk, uyuşturucu satıcısı olarak yoksul Afgan ve Suriyelilerin kullanılmaya başlandığını söyledi. “Çok daha büyük bir tehlike bizi bekliyor” diyen Yücetürk, Türk uyuşturucu satıcılarının 500 lira karşılığı yaptığı satışı Suriyelilerin 100 liraya, Afganların ise 50 liraya yaptığını söyledi. Yücetürk, “Afgan ve Suriyeli çocuklar ne yaptıklarını bilmiyor. Çünkü dil bilmiyor, ne sattığını bilmiyor, köşede duruyor, diyorlar ki ‘bunu satacaksın günlük 50 lira vereceğim’. Türkler daha çok paraya yapıyor” diye konuştu.

“Çocukların tedavisi gecikiyor”

Çocukların ailelerinin ihbarı ile uyuşturucu kullandığının tespit edilebildiğini ifade eden savcı Yücetürk, hastanelerdeki kapasite eksikliği nedeniyle tedavi için gelen çocukların uyuşturucu kullanımına bir süre daha devam ettiğini söyledi. Savcı Yücetürk, şunları anlattı:

“Gelen çocuğa biz direkt çocuk mahkemesinden koruma tedbiri kararı alabiliyoruz. Siz tedavi tedbirini aldınız, çocuğun bir yere başvurması lazım. Bunlarda genellikle kapasite sorunu, tedavinin önündeki başka birtakım sıkıntılarla birlikte o çocuğu direkt olarak tedaviye alamıyorsunuz ve bu çocuk uyuşturucu madde tedavisine hemen başlanmadığı için bir süre daha uyuşturucu madde kullanmaya devam ediyor.”

“Ceza almıyor algısı var”

Tedbir kararı verilen çocuğun uyuşturucu kullanmaya devamı durumunda ceza davası açıldığını ancak hapis cezasının verilmediğini dile getiren savcı Yücetürk, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veriliyor. Bu kararın kesinleşme sürecinden sonra uyuşturucu madde kullanırsa bu kez mahkeme ona hapis cezası veriyor. Bu o kadar uzun bir süreç ki dışarıda ‘ceza alınmıyor’ algısı oluşuyor” diye konuştu.


Yoksulluk etkisi

Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerin yoksul mahallelerinde insanların uyuşturucuya ve ticaretine yöneldiğini ifade eden savcı Yücetürk, “Oradaki çocuk buna ihtiyaç duyuyor. Gelir getirici bir iş bulması lazım. En kolay iş ve en fazla para getiren iş bu, çünkü uyuşturucu maddeyi alıyorsunuz, köşede duruyorsunuz, 5 liraya aldığınız şeyi 10 liraya satmaya başlıyorsunuz” dedi.

“FETÖ ile ilgilendiler”

CHP’li Akif Ekici’nin uyuşturucu ile mücadelede eksik yönleri vurgulamasının ardından bu eleştirilere yanıt veren savcı Yücetürk, cemaat operasyonları nedeniyle emniyette zafiyet oluştuğunu söyledi.

Savcı Yücetürk, “Ankara’da emniyetin içindeki uyuşturucu madde bürosu, doğrudan FETÖ soruşturmalarında hâkim ve savcıların soruşturmalarıyla ilgilendiler. Uzmanlık alanlarının dışına çıktılar ve bu ciddi anlamda bir zafiyet oluşturdu” şeklinde konuştu.

“Toz esrarda yüzde 90 artış”

Uyuşturucuya yönelik operasyonlar hakkında istatistiki bilgileri paylaşan Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele (KOM) Daire Başkanlığı Uyuşturucuyla Mücadele Şube Müdürü Erdoğan Söyleyen, 2017 yılında uyuşturucu madde yakalanma sayında bir önceki yıla göre yüzde 24 artışın meydana geldiğini ifade etti.
Söyleyen, “Olay sayılarında, 2016’yla 2015’i kıyasladığımızda yüzde 45, 2017’yle 2016’yı kıyasladığımızda yüzde 24’lük artış olmuştur. Şüpheli sayılarında da 2015-2016 arasında yüzde 18, 2016’yla 2017 arasında ise yüzde 41 artış meydana gelmiştir. Toz esrar olaylarına baktığımızda ise olay sayılarında bir önceki yıla göre yüzde 90 artış, şüpheli sayılarında yüzde 78 artış meydana gelmiş” dedi.

Personel açığı var

KOM Dairesi’nin toplam 2 bin 307 personel kadrosuna sahip olduğunu ancak burada yalnızca 942 personelin görevlendirildiğini dile getiren Söyleyen, “Mevcudun kadroyu karşılama oranı yüzde 40’tır. Subaylarımızda ve sivil memurlarımızda ise KOM ihtisası bulunmamakta” şeklinde konuştu.

“Yatak sayısı yetersiz”

Uyuşturucu sorunu ile ilgili çalışmalara imza atan BirGün muhabiri Meltem Yılmaz, komisyona yağtığı sunumda tedavi merkezlerinin yetersizliğine dikkati çekerek, “Tedavide özel merkezler de dahil olmak üzere yatak kapasitesi çok düşük. AMATEM’den de zaten biliyoruz. Özel merkezlerle birlikte yatak kapasitesi binin üzerine çıkmıyor ama 2 milyon kadar alkol, madde bağımlısı olduğunu düşündüğümüzde bu sayı çok yetersiz kalıyor” dedi.

***

Kargo ile sevkıyat

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanı İbrahim Seydioğulları da uyuşturucu satışının artık “kargo” ile yapıldığına dikkati çekti.

Seydioğulları, “İnternetten ticaret veya farklı bir kanalla ticaret de olsa bunun netice itibarıyla yüzde 90 üzeri ticareti kargoyla oluyor. Kargolarda yaptığımız çalışmalarla zaten bunun önünü kesiyoruz. İnternet üzerinden de her zaman, herkesin kullandığı açık internetten de bu tip ticaret çok fazla gerçekleşmiyor. Bunu daha ziyade ‘darknet’ dediğimiz ‘deepweb’ dediğimiz ortamlarda yapıyorlar” dedi.