Gündem

Mal varlıklarına el konulan eski CHP'li vekilden açıklama: Kararın sebebi savcılığın elinde delil olmaması

"El koyma kararı somut delil bulunmadığının bir kanıtı"

07 Aralık 2017 11:16

Hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine mal varlığına el konulması kararı alınan eski CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, bu kararı, savcılığın elinde delil bulunmamasına bağladı. Erdemir, “Mal varlığıma el konulması kararın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın elinde bana yönelik suçlamalarla ilgili hiçbir somut delil bulunmadığının bir kanıtı olarak değerlendiriyorum” dedi.

Washington Merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı’nda (FDD) kıdemli analist olarak görev yapan Doç. Dr. Erdemir hakkında 28 Mart’ta "Türkiye'den ABD'deki davaya sahte delil ve belge götürdüğü" iddiasıyla yakalama kararı çıkarılmıştı. İddialar arasında Erdemir’in isminin Mehmet Hakan Atilla davasının taınk listesinde olduğu da yer alıyordu.

Savcılığın kararına, Mehmet Hakan Atilla davasının tanık listesinde isminin olmadığını kanıtlayan belgeyle itiraz ettiğini söyleyen Erdemir, itirazın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “Şüphelinin atılı suçu işleyip işlemediği hususunda inceleme yapmak” gerekçesiyle tüm varlığına el koyma kararı verdiğini duyurdu. Erdemir, “Bu kararın gerekçesinde, itiraz dilekçemde sunduğum resmi belgeye rağmen, halen tanık listesinde ismimin bulunduğu iftirasının yinelenmekte olması tam anlamıyla bir hukuk skandalıdır.” dedi.

Erdemirin açıklamasının tamamı şöyle:

İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Mehmet Hakan Atilla davasında New York Bölge Mahkemesi’ne bildirilen tanık listesinde ismim bulunduğu iddiasıyla 28 Kasım 2017 tarihinde hakkımda yakalama kararı çıkartmıştır.

Bu karara 4 Aralık 2017 tarihinde Mehmet Hakan Atilla davasının resmi tanık listesinin de ekli olduğu bir dilekçeyle itiraz ettim. İddiaların aksine tanık listesinde ismimin olmadığını somut bir şekilde kanıtladım. “28.01.2014 tarihli sözde/sahte rapor” olarak ifade edilen rapor ve içeriğiyle ilgili hiçbir bilgim olmadığını ve olamayacağını, yakalama emri talebinde ismimin birlikte anıldığı Osman Zeki Canıtez ile hiçbir ilgim, tanışıklığım ve iletişimim olmadığını ifade ettim.

İtirazım sonrasında İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi ve “şüphelinin atılı suçu işleyip işlemediği hususunda inceleme yapmak” gerekçesiyle 6 Aralık 2017 tarihinde tüm mal varlığıma el konulmasına karar vermiştir.

Bu kararın gerekçesinde, itiraz dilekçemde sunduğum resmî belgeye rağmen, halen tanık listesinde ismimin bulunduğu iftirasının yinelenmekte olması tam anlamıyla bir hukuk skandalıdır.

Mal varlığıma el konulması kararını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın elinde bana yönelik suçlamalarla ilgili hiçbir somut delil bulunmadığının bir kanıtı olarak değerlendiriyorum. Zaten iddiaları destekleyen tek bir somut delil olsaydı ya da banka hesaplarımda tek bir kuruş usulsüzlük tespit edilmiş olsaydı bu bilgi benden önce yandaş basına servis edilir, beni ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni karalamak için kullanılırdı.

AKP iktidarında daha önce de tanık olduğumuz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Cumhuriyet değerlerine ve özellikle de Anayasamızın “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” ilkesine sadık subayların tasfiye edilerek yerlerine darbeci subayların atanması sürecine benzer bir kumpas ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Gerek şahsım gerekse Cumhuriyet Halk Partisi nezdinde, Cumhuriyet değerleri ve Anayasamızın “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” ilkesini savunan mevzilere yönelik bu kumpas da başarısız olmaya mahkumdur.

Bana ve üyesi bulunmaktan onur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik iftira ve karalama kampanyası Mehmet Hakan Atilla davası ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Man Adası’ndaki offshore hesaplarla ilgili açıklamalarının ifşa ettiği rezaletleri gölgelemeye ve gündemi saptırmaya yönelik beyhude bir çabadır. Daha önceki kumpas davalarında olduğu gibi gerçekler elbet bir gün ortaya çıkacak ve adalet tecelli edecektir.