Yaşam

Marilyn Monroe kaç defada 'It's me, sugar' diyebildi?

Metin Münir, kekemeliğin nedenlerini, tedavisi, tarihteki örneklerini yazdı

04 Mayıs 2012 13:42

 

Metin Münir

(Milliyet / 3-4 Nisan 2012)

 

Esrarengiz bir sorun: Kekemelik

 

İnsanın çektiği, nedeni bilinmeyen, çoğu zaman çaresi olmayan, dertlerden biri kekemeliktir.(*)

Dünya nüfusunun büyüklerde yüzde biri, çocuklarda yüzde dördü kekemedir, tahminlere göre.

Roma İmparatoru Claudius, feylesof Aristo, şair Virgil, hatip Demostenes, Charles Darwin, genç Winston Churchill, Marilyn Monroe, Fransız İhtilali’nin önde gelen kişilerinden Camille Desmoulines kekeme idi.

Yürek burkan öyküsünü geçen sene The King’s Speech (Zoraki Kral) filminde izlediğimiz İngiliz Kralı VI George da.

Büyük bir olasılıkla, Musa Peygamber de konuşma özürlü idi. “Konuşması ağır” ve “Dudakları sünnet edilmemiş” olarak tarif etti kendini. Tarihçiler, bundan, Yahudilerin peygamberinin kekeme olduğu sonucunu çıkardı.

Bazı kekemeler sadece ana dillerinde kekemedirler. Amerikalı ünlü romancı Henry James İngilizce'yi kekeleyerek, Fransızca'yı bülbül gibi konuşur, İngilizce'de aksamaya başlayınca Fransızca'ya geçerdi.

 
Şarkı söylerken takılmazlar


Kekemeler hayvanlara ve çocuklara konuştuklarında konuşmaları düzgün ve akıcıdır. Kendi kendilerine yüksek sesle bir şey okuduklarında da. Küfrettiklerinde de. Şarkı söylerken de hiçbir kelimeye takılmazlar.

Bir zamanlar Birleşmiş Milletler’in en ünlü çevirmenlerinden olan George Vassiltchikov bildiği bütün dilleri (Rusça, Fransızca, İngilizce ve Almanca'yı) kekeleyerek konuşurmuş önünde mikrofon olduğu zamanlar hariç.

Kekemelere en çok isimler, fiiller ve sıfatlar, nispeten uzun kelimeler ve cümlelerin ilk kelimeleri sorun yaratır.

Yakın zamanlara kadar konuşma bozukluğunun fiziki nedenlerden kaynaklığına inanılmaktaydı.

Kendisi de kekeme olan feylesof Aristo, kekemeliğin “olağan dışı kalın ve sert” dile sahip olanların sorunu olduğunu sanıyordu. Bu tür diller yavaş hareket ediyor, “muhayyilenin süratine” ayak uyduramıyordu.

İkinci Yüzyıl’da yaşayan Yunanlı hekim Galen’e göre kekemelerin dilleri gereğinden fazla soğuk ve ıslaktı.

 
‘Dilin buzu şarapla çözülür’


İngiliz Feylesof Francis Bacon da aynı düşüncede idi. Dilin “buzlarını çözmek” ve daha hızlı hareket etmesini sağlamak için sıcak şarap salık veriyordu.

On Dokuzuncu Yüzyıl’da, Alman doktor Johann Dieffenbach dil adalelerinin bir parçasını ameliyatla almanın kekemeliği geçireceği fikrini sattı. Kekemeliği cerrahi müdahale ile tedavi etmeye başladı. O zamanlar uyuşturucu olmadığı için bu ameliyat olağanüstü can yakıyor, hatta, bazen, ölüme bile neden olabiliyordu. Bir işe de yaramıyordu. Buna rağmen kıta Avrupa’sının birçok ülkesinde, İngiltere’de ve ABD’de bu yıllarca yaygın olarak kullanıldı.

Gel zaman git zaman, konuyla uğraşanlar kekemeliğin fiziki nedenlerden değil hatalı nefes alıp vermekten ve konuşma organlarının yetersiz kullanılmasından meydana geldiğini düşünmeye başladı.


Marilyn Monroe kaç defada “It’s me, sugar” diyebildi?


Çocuklar, genellikle, iki ile beş yaşları arasında kekelemeye başlar. Daha küçük yaşlarda kekelemeye başlayanlar genellikle gelişme çağının ortalarında iyileşir.

Duyarsız öğretmenlerin eline düşen konuşma özürlü çocukların kekelemesi artar.

Kekeleyen çocuk, alay edilmek veya aşağılanmaktan korktuğu için cevap vermek yerine “Bilmiyorum” demeyi yeğler. Bilgisiz öğretmen çocuğun çekindiğini anlamaz, aptal sanır.

Bu şekilde, aslında çok zeki olan birçok çocuk geri kalır.

Kekeme Kral George VI, Kraliyet Deniz Koleji’ni bu yüzden sonuncu bitirdi. Bir derste “Yarımın yarısı nedir” sorusuna bile cevap veremedi. “Ko” derken kekelediği için, quarter (korter - çeyrek) demeye çekindi.

Dört çocuktan üçü 13-19 yaşlarının ortalarında kekelemekten vazgeçer.

Kekelemenin muammalarından biri kızlardan çok erkek çocukların yakasına yapışmasıdır. Konuşma özürlülerin, tahminen, yüzde sekseni erkektir.

Kızlar erkeklerden biraz daha küçük yaşlarda kekelemeye başlar ama erkeklerden daha erken iyileşir. İyileşen kız sayısı da erkek sayısından büyüktür.

George VI’nın terapisti olan Lionel Logue’a göre bunun nedeni kız çocuklarının daha “büyük konsantrasyona” sahip olmalarıdır. Başka uzmanlara göre, asıl neden, dişilerin, genelde, fizik olarak, erkeklerden üstün olmalarıdır.

Erkekler çocuklardan daha erken gelişmeleri ve olgunlaşmaları da kızların lehinedir. Yetişkin kekeme kadın azdır.

Solak olup olmamak da bir başka unsurdur. Erkeklere oranla, solak kız sayısı azdır-kekeme erkeklerin çoğu solaktır.

Solak çocukları sağ elle yazmaya zorlamak kekemeliği artırır.

Kimi uzmana göre kekemelik genetiktir, yani ailede varsa çocuğa geçebilir.

Anne babanın ve yetiştirilme tarzının kekemeliğin başlamasına rolü olduğuna inananlar da var.

İngilizlerde kekemelik, örneğin Fransız ve İtalyanlarda olduğundan daha fazladır. Anaokul yaşlarında yatılı okula gönderilme ve bunun neden olduğu travmaların İngiliz üst sınıfındaki kekemeliğin nedenlerinden biri olduğuna inanılıyor. İngiliz orta ve alt sınıflarda kekemelik daha enderdir. Akdeniz bölgesinde olduğu gibi.

Kral George VI örneği, kekemeliği yenmemin, bazen, olağanüstü disiplin ve kararlılık gerektirdiğini gösteriyor.

Billy Wilder’in klasik Some Like It Hot (Bazıları Sıcak Sever) filminde Marilyn Monroe’nin konuştuğu en ünlü cümle şudur: “Its me, Sugar.” (Benim, Sugar.)

Bu cümleyi kekelemeden söylemek yıldız için o kadar zordu ki çekimin kırk yedi defa tekrarlanması gerekti.