Politika

MHP'li Yalçın'dan Koray Aydın'a: Sümbül Ağa'sı, akışkan, cıvık...

“Seçmenin siyaseten hadım ettiği devşirme takımını etrafına toplayarak yaptığı açıklamada Başağa Koray Aydın'ın Bahçeli'nin adını anmış olması, pespaye bir Harem entrikasıdır"

14 Ağustos 2018 04:33

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, TBMM’deki yemin töreninde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin elini öpen İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz'ın transferi  dolayısıyla MHP’yi eleştiren İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’a sert sözlerle tepki gösterdi.

Yalçın, “İyi Part’nin Sümbül Ağa’sı Koray Aydın; Hanım Sultancığı 24 Haziran’da sörf tahtasından düşeli ne yapacağını, nereye huluskârlık edeceğini, kime çemkireceğini, kime yağdanlık edeceğini bilemeyip şaşkın vaziyete düşmüştür" ifadelerini kullandı. Yalçın, “Seçmenin siyaseten hadım ettiği devşirme takımını etrafına toplayarak yaptığı son açıklama esnasında Başağa Koray Aydın’ın, Sayın Genel Başkanımızın adını anmış olması, pespaye bir Harem entrikasıdır” dedi. Yalçın, “Bilinmelidir ki MHP’nin gölgesinde siyaset yaparak ayakta kalmaya çalışanlar, o yaman gölgenin ağırlığı altında ezilmekten kurtulamayacaklardır” diye konuştu.

Semih Yalçın'ın açıklaması şu şekilde:

İP siyaset sahnesine çıktıktan sonra hızla yönetim kademesine Harem Ağası atama kararı alıp uygulamaya koymuş, Hanım Sultancık’ın Başağası konumuna da Koray Aydın getirilmişti. Lakin İP’in Sümbül Ağa’sı Koray Aydın; Hanım Sultancığı 24 Haziran’da sörf tahtasından düşeli ne yapacağını, nereye huluskârlık edeceğini, kime çemkireceğini, kime yağdanlık edeceğini bilemeyip şaşkın vaziyete düşmüştür.

İP’in Başağası; sonunda, televizyon dizilerine ilham veren Harem entrikalarının güncel senaryosunu yazmaya soyunmuş, sonra da siyaset devşirmeleriyle birlikte sahneye koyup kamuoyu önünde onayarak zevahiri kurtarma çabasına girmiştir. Bugün haddini aşarak sayın genel başkanımıza milletvekili borsasını açmak gibi bir seviyesiz suçlamada bulunmuştur. Aslında borsa, finans ve akçeli işlerden en iyi anlayan kendisidir. Bilindiği gibi Türk yargısı Türk milleti adına karar verir. Yani gerek bağımsız mahkemeler gerekse Yüce divan millet adına karar verir. O halde Yüce Divan maşeri vicdandır.

Asıl olan Yüce divanda değil maşeri vicdanda aklanmaktır. Mesele şudur: Lider zannedip peşine takıldığı kimesnenin Pensilvanya madeninden basılmış “kalp sultan” olduğu ortaya çıkınca telaşa kapılan Başağa; içine düştükleri aciz, perişanlık ve çıplaklığı örtmek için MHP gibi bir siyaset kalesinin gölgesine saklanmaya çalışmaktadır.

Seçmenin siyaseten hadım ettiği devşirme takımını etrafına toplayarak yaptığı son açıklama esnasında Başağa Koray Aydın’ın, Sayın Genel Başkanımızın adını anmış olması, pespaye bir Harem entrikasıdır.

Başağa, aklınca MHP’yi ve onun saygın liderini siyasi tartışmaların parçası hâline getirerek durumu kurtarma derdindedir. Başağa Aydın’ın hanım sultanın kapısında Sayın Genel Başkanımızın ismini sahte bir gafla zikrederek yuhalatmaya cüret etmesinin şuuraltı planında, denaet ve zilletten beslenen dönme ve devşirme psikolojisi yatmaktadır.

Başağa, gazetecilerin sorularını cevaplandırırken de “kendini anlatan insan” sıfatıyla “mikser” kelimesini sarf etmiştir. “Mikser” kelimesi Koray Aydın’ı hulasa etmeye kâfi gelmemekle birlikte, onun “yumuşak oyun hamuru ‘slime’ gibi akışkan ve cıvık” politik duruşunu Türkçemizde tasvir ve tarif edecek çok sayıda tanım ve terim bulunmaktadır.

Bunlar arasında, “yazısı turası silinmiş”, “içine girdiği her kabın şeklini alabilen”, “yumuşakça” gibi terim ve tanımlamalar da yer almaktadır.

Halk nezdindeki görünürlüğü ve itibarı öylesine silinmiştir ki Başağa Koray Aydın, artık politika aynasında bile seçilememektedir. Öyle anlaşılmaktadır ki MHP’de tutunamayıp Pensilvanya’nın İP’ine sarılanların, sübhaneke boncuğu gibi İP’e dizilenlerin, millî irade marifetiyle defterleri dürülüp sandığa kaldırılınca politikada yaşadığı büyük hayal kırıklığı, orada toplanan bazı zayıf karakterlilerin zaaflarını da büsbütün büyütmüştür. İhanetin vefasının, bozgunculuğun adaletinin olmadığı bir defa daha anlaşılmıştır.

Fitne ve fücurun ismetinin, liyakatsizliğin değerinin olmadığı ayan beyan ortaya çıkmıştır. Aptalca kullanılmanın tazmininin, kirli hesaplara kurban gitmenin telafisinin olmadığı acı surette görülmüştür.

MHP’nin, saflarında konuşlanmış bozguncular güruhunu temizlemekle ne kadar “iyi” ettiği açık şekilde gözler önüne serilmiştir.

Vaktiyle MHP’de fitne borusunu üflemek üzere kendilerine Dırar Mescidinin imamlarını örnek alanların, aramızdan temizlenmesinin ne kadar hayırlı olduğu anlaşılmıştır. Öyle görünmektedir ki cadı kazanının kaynadığı bu parti, siyasette bozgunculuğun adı ve adresi olmakla kalmayacak, yönetim güruhu da kendi içinde birbirini yemeye devam edecektir. İP; istisnalar hariç, her gittikleri yerde maraza çıkaran, bozgunculukta mahir, yalancılıkta usta, palavracılıkta avcılardan bile üstün politika tiplemeleriyle dolu bir siyasi kurumdur.

İP’in önde gelenlerinin mizaçları, huyları ve seciyeleri; fısk ve fücura müsaittir. Bunun içindir ki Türk milleti, fesada uğratmak istedikleri camiamızdan tart edildikleri hâlde cibilliyetleri icabı partimize ve Sayın Genel Başkanımıza saldırmaya devam eden dönme ve devşirmeleri “zamanın değirmeni”ne yollamak üzere Hanım Sultancığın çeyiz sandığına istif etmiştir. Bilinmelidir ki MHP’nin gölgesinde siyaset yaparak ayakta kalmaya çalışanlar, o yaman gölgenin ağırlığı altında ezilmekten kurtulamayacaklardır.