Gündem

"OHAL mağdurlarının yüzde 60,4'ünün siyasal duruş ve parti tercihleri değişti"

"OHAL'in Toplumsal Maliyetleri" raporundan: Tutuklu OHAL mağdurlarının yüzde 47.4'ü cezaevinde kötü muamele ile karşılaştı

21 Ocak 2019 19:16

OHAL ve KHK uygulamalarındaki ağır hak ve hukuk ihlallerini inceleyen "Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu"nun hazırladığı "OHAL'in Toplumsal Maliyetleri" başlığı altındaki 993 sayfalık çok kapsamlı ve çarpıcı bir rapor bir basın toplantısı ile açıklandı. Kendisi de KHK ile kamu görevinden atılan HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Adıyaman Üniversitesi’nden yine bir KHK ile atılan doçent Bayram Erzurumluoğlu'nun sundukları raporun en ilginç bulgularından biri OHAL mağdurlarının yüzde 60,4'ünün 15 Temmuz 2016 sonrasından yaşadıklarından dolayı siyasal duruş ve parti tercihlerinin değiştiğini gösteriyor.

Türkiye'nin bütün illerinden 3.589, yurt dışından 187 olmak üzere toplam 3776 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen araştırmada, katılımcılar ayrıca OHAL'in doğrudan mağdurları, dolaylı mağdurları ve OHAL koşullarından yaşamları, yaşam tarzları etkilenen kişiler olarak alt gruplara ayrılıyor.

Katılımcılarla ilgili bir başka ilginç veri ise yüzde 98,7'si yüksekokul ya da üniversite mezunu oluşları. Ayrıca toplam katılımcıların yaklaşık dörtte biri kadın, dörtte üçü ise erkeklerden oluşmakta.

Çok sayıda alt başlığı olan raporda özellikle çocuk hatta bebeklerin ve annelerinin OHAL koşullarında, polis nezarethanelerinde ve cezaevlerinde  yaşadıkları çok sayıda tanıklıkla aktarılıyor.

Raporda tanıklıklarına yer verilen mağdurların yüzde 47.4'ü cezaevinde kötü muamele ile karşılaştığını belirtti. Cezaevinde kötü muamele gördüğünü belirten kişiler, kötü muamele türlerini şöyle aktardı:

Keza tutuklanan mağdurların yargı sürecinde karşılaştıklarına ilişkin tanıklıklar ve istatistik veriler de hukuk devletinden ne kadar uzaklaşıldığının somut kanıtlarını oluşturuyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 95'inin kendilerini inançsal olarak "Hanefi -Müslüman" olarak tanımladıkları da dikkat çekiyor.  Yani araştırma OHAL mağdurlarının inanç bağlamında belirli bir grupla sınırlı kaldığı söylenebilir.

Gergerlioğlu'nun sunuş konuşması

Basın toplantısının başında raporun sunuşunu yapan Ömer Faruk Gergerlioğlu OHAL süreci ve sonrasında yaşananlarla ilgili genel bir tablo çizdi. Gergerlioğlu şöyle dedi:

"15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan meşum darbe girişimi bu milletin çektiği tek sıkıntı olmadı. O gün gerçekleştirilen darbe eylemlerinden 249 vatandaşımız hayatını kaybetti. Şüphesiz bu nefret edilecek bir olaydı. Ama ne acıdır ki, bu lanetli olay suçluların ve gerek kasıtlı olarak gerekse ihmalen sorumluları olanların ortaya çıkarılmasından çok, ülkeye yepyeni bir rejim getirmenin, anayasa ihlallerinin ve bütün bunlara siyasi ortam hazırlamak için sayıları artık milyonu bulmuş Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının akla hayale gelmedik zulümlere, programlı ve planlı sindirme ve yok etme kampanyalarına maruz bırakıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma sıfatlarının ortadan kaldırılacağı yeni düzene giderken halkın tepkisini soğutmak için muhalefetin ve belirli bir kesimin “düşmanlaştırıldığı”, tabiri caizse Roma arenalarında kalabalığın tezahüratı altında aslanlara yem edildiği bir sürece dönüştü.

Ancak siz kamuoyu temsilcileri ve üyeleri yurttaşlara, insanlara, çocuklara, kadınlara ve yaşlılara yapılanları duymadınız. Duymanıza izin verilmedi. Ya üzerinize yüklenen “nefret” duygusu ile tepkileriniz soğutuldu, ya da bunları duyacağınız bağımsız medya kuruluşları ele geçirilerek size anlatılan masalların tatlılığına kandığınız için ya da rejimin acımasızlığını görüp korktuğunuz için bunları duymuyor, görmüyor olabilirsiniz. Ama bu yapılanların tamamının tarih tarafından kaydedileceğinden ve milletimizin utançla hatırladığı bir dönem olarak tarihe geçeceğinden emin olabilirsiniz.

İşte insanlığı, Müslümanlığı utandıran bu zalimce muameleler, insanlık dışı uygulamalar unutulmasın, sesi kısılanların sesi duyulsun diye iki yıldan beri bilimsel seviyede ve doğrulukta araştırmalarla olanın bitenin resmini çekmeye çalışıyoruz. Bu kadar büyük bir toplumsal travma yaşıyorken, akademimizin, üniversitelerimizin bu konularda çalışma üretmeye korkmaları çekinmeleri ülkemiz için apayrı ve elim bir manzaradır. Ama şunu söyleyebilirim ki sosyolog, antropolog, hukukçu, siyaset bilimci, tarihçi hangi dalda olursa olsun ülkemizde ve dünyada ki bütün bilim insanlarının bu yaşananları incelemeye, analiz etmeye çağırıyoruz. Arkadaşlarımızın ürettiği bu 1000 sayfalık bilimsel çalışmanın yüzlerce yeni araştırmaya kaynaklık edebileceğini şimdiden ve gururla söyleyebilirim."


Bu kapsamlı ve önemli tanıklıklar içeren araştırmanın tamamına bu linkten ulaşılabilirsiniz...