Gündem

Poyraz Ali, 5 yıl sonra hem annesi hem de babasıyla birlikte; "Otizmden de faşizmden de koruduk"

"Poyraz Ali kapı sesinden korkuyordu"

13 Ocak 2018 11:08

‘Örgüt üyeliği’ iddiasıyla 4 yıl 8 ay önce tutuklanan Zeynep Bakır tahliye edildi. Atipik otizmli oğlu Poyraz Ali cezaevinde büyüdü. Poyraz Ali de 5 yıl sonra hem anne hem de babasıyla birlikte. Bakır, “İyi insanlar sayesinde Poyraz Ali’yi hem faşizmden hem otizmden koruduk. Poyraz Ali içeride sevildi ve korundu. Bakırköy’de Poyraz Ali ile oynama komitesi bile vardı” diyor.

Cumhuriyet'te Hilal Köse'ye konuşan Bakır'ın açıklamaları şöyle: 

- Neler hissettin o kapıdan çıkınca?

Çıkarken çok büyük bir coşku duyacağımı düşünüyordum. Ancak o kadar çok şey yaşatıyorlar ki, o kadar çok şeye karşı dayanışma içine giriyorsun ki, ayrılırken arkanda bıraktığın insanları terk etme duygusu o coşkuyu törpülüyor. Arkanda kötü koşullarda insanlar bırakıyorsun. Kimi tweet atmaktan gelmiş bir buçuk yıl almış. Bir arkadaşın 4 yaşında bir kızı var. 9 yıl ceza almış, dosyasında gerçekten hiçbir şey yok. Hapishane koşulları uygun olmadığı için kızını yanına alamadı. Kızını 11- 12 yaşında görecek. Onu bırakıyorsun... Büyük bir coşkuyla çıkamadım ama çocuğuma kavuştum. Çocuğumun çok büyük bir coşku duyacağını biliyorum. Ailemiz için çok iyi oldu. Böyle bir memlekette yaşıyoruz her sevincin hüzünlü bir anı var.

- Poyraz Ali ile içeride çok şey başardınız...

Evet, bu sayede başka çocukların da önü açıldı. Bakırköy Cezaevi’ne oyuncak girmeye başladı. Biz girdiğimizde çocuklara ayrı ekmek verilmiyordu mesela. Ama hapishaneler zor bir dönemden geçiyor. Çocuklar için çabalamaya yine devam edeceğiz. Anneleriyle kalan çocuk sayısı arttı. Özellikle adli mahpuslar çocukları için hak arama bilincinden uzaklar, bazıları cesaret edemiyor. Halbuki gerçekten direndiğinde ve dayanışma sergilediğinde sonuç alıyorsun. Başka türlü soluk alamazsın. Direneceksin, dayanışacaksın.

- Bu dönemin içeriye yankıları nasıl oluyor?

Çocuklar annesiz babasız büyüyor. Aileler gerçekten mağdur. Cezalar çok fazla. Amansızca farklı düşünen herkese bedel ödetiyorlar. Çocuğumu içeriden çıkardım ama hâlâ kaygı duyuyorum. Ama elimizde umudumuz var.

- Umudu nasıl diri tutuyorsunuz?

İyi insanların çok olduğunu biliyoruz. Gördüm ben bunu. İyi insanlar sayesinde oğlumu korudum. İnsanları zorluyorlar ama halkımızın dinamikleri zor koşullarda dik durmaya yönelik.

- Çıkman neden zor oldu?

Baskıya karşı genel direniş var. Ben o direnişin dışındaydım infazım yanmasın diye. Yine de soruşturma geçirdim. Hiçbir şey olmasa yazdığım mektup yüzünden. Şimdi de ‘İnanç Özkeskin katledildi’ diye yazdığım için soruşturuluyorum. 21 yıllık mahpusa yazdığım mektup yüzünden örgüt propagandasından ifade verdim. Mektup Gebze Cezaevi’nden çıkmış, Kırıkkale’ye giremedi. Temmuz ayında yazmışım, unutmuştum. Çıkacakken önüme konuldu. Diyorlar ki ‘yine hapishaneye düşebilirsin...’ Mektup, Gebze’den çıktığı için okuyan memur da soruşturma geçiriyor şimdi.

- Disiplin soruşturmalarının nedeni neydi?

Siyasi tutsakların olduğu koğuşu terk etmedim. Bunun cezası. Gelir gelmez seni o koğuşa koyuyarlar ama sonra sen çıkmak isteyeceksin... Ve çocuğunla sınanıyorsun. Ben biliyordum ki sadece siyasi tutsakların olduğu koğuşta çocuğuma bakabilirdim. Dışarıdaki dayanışmayla kazanılan hakları içeride uygulamadılar. Koğuş temsilcilerimiz zar zor o hakların uygulanmasını sağladılar. Gerektiğinde eylem yaptılar. Poyraz Ali hep korundu. Başka bir yerde nasıl olacaktı? Millet çocuk sesinden bile rahatsız oluyor. Benim yerim o koğuştu. Ben de siyasi tutsaktım.

Oyun komitesi vardı

- Poyraz Ali’ye koğuşta nasıl bir yaşam kurdunuz?

Sosyal ortama, benden başka insanların desteğine ihtiyacım vardı. İçeride ve dışarıdaki iyi insanlar sayesinde oğlum bugün okula gidiyor. İçeri girdiğimizde 2 yaşındaydı. İlk başta konuşmuyordu, insanlarla ilişki geliştirmiyordu... Arkadaşlar, Poyraz Ali’ye ortak davranan sosyal bir ortam sağladılar Bakırköy’de. Çok sevildi. Her gün iki saat farklı biri oynadı onunla. Ve olması gerektiği gibi oynadılar. Poyraz Ali ile oynama komitesi bile vardı. Onlar oyun oynadılar onu korudular ben de temel ihtiyaçlarını karşıladım. Uyku zamanı o kadar insandan ses çıkmıyordu... Yemekhanede küçücük bir televizyonları vardı, örtüyle kapattılar. Öğretmenleri de çok iyiydi. İlk yılımız zordu ama sonra olabilecek güzel bir düzen kurmuştuk. Silivri’ye sürülünce bitti. Ben tahliye taleplerim reddedilince üzülen arkadaşlarıma diyordum, dışarı çıkaramadınız ama içeride korudunuz. Poyraz Ali hem faşizmden korunmuş bir çocuk hem de otizmden. Bütün o iyi insanların sayesinde.

Mektup sorunu...

- Poyraz Ali içerideki gerginliklere tanık oldu mu?

Kitap sınırlaması geldiğinde eylemler başladı Bakırköy’de. Biz 9-4 arası eğitimde olduğumuz için direniş o saatlerde yapılıyordu. İki kere denk geldik gerginliğe. Kreşten geldik koğuşa giremedik. Gardiyanlar kitapları almaya gelmişler. Arkadaşlar kütüphanenin önünde barikat kurmuş. Böyle şeyler yaşamaya başlayınca çocuğu babasına verdim.

Darbe girişimi gecesi Poyraz Ali de içerideydi. Ben çocukla ilgilenmiş erkenden yatmışım. Arkadaşlardan biri geldi, ‘Zeynep abla sen uyuyorsun, darbe oluyor’ diye. Uçaklar geçtikçe adliler bas bas bağırıyor. Gardiyanlar Malta’da toplandı. Poyraz Ali’nin yanına gittim, hâlâ uyuyordu. Bir uçak çok alçak geçti hepimiz bomba zannettik. Poyraz Ali’nin üzerine atladım, çocuk irkildi altına kaçırdı. Çok üzüldüm. Normalde çişini söyleyen bir çocuktu...

- Direniş dışında günler nasıl geçiyor içeride?

Direniş dışında bir hayat yok. Neşe kavganın musikisidir derler ya neşe olmazsa durulmaz. Şimdi kendimi daha güçlü buluyorum. Sabah sayımı var biliyorsunuz. Uyanacağın saati de kendin belirleyemiyorsun. Poyraz Ali kapı sesinden korkuyordu. Her sabah 6.30’da çaaat, çaaat diye kapılar açılıyor. Güne böyle çaaat sesi ile başlıyorsun.

Mazgaldan ‘Baaayanlaaar kızlaaar’, ‘karavanayı veriiiiin’ gibi aynı monoton ses. Mektup yazarsın peşine düşersin. Mektup fiyatları çok arttı. Bu ciddi bir sorun. Normal mektubu unut zaten. Taahhütlü gönderiyorsun mecburen ama yine de yerine gidip gitmediğinden emin olamıyorsun. Sen mektubu gitti sanırsın günler sonra gitmemiş çıkar. Bir mektup yazıyorsun bütün hapishane okuyor. Yazıyorsun memur geri veriyor, ‘bunu göndermeyelim.’ Kurşunkalemle mektup yazıp cümle değiştiriyoruz mektubun gidebilmesi için. Çok zor mektup alıp gönderiyorsun. Her şey stres. Ama en çok Bakırköy’den sürüldüğümde çok üzüldüm. Poyraz Ali’nin düzeni bozulduğu için. Bir anda her şeyi elimizden alıp beni çocuğumu da yanıma alamayacak hale getirdiler.

Karga yavrusu

- Bakırköy Cezaevi’nde belli bir düzen kurmuştunuz. Gebze Cezaevi’nde koşullar nasıldı?

Gebze’de kaldığımız koğuşun havalandırmasına bir gün karga yavrusu düştü. Kargalar toplandılar tellere. İnip alamıyorlar. Yavru da yemeğimizi kabul etmiyor. Biz de çıkamıyoruz havalandırmaya, çıktığımızda hep birlikte saldıracaklarmış gibi aşağı uçuş yapıyorlar. Sonra bir görevli yavruyu cezaevi dışına çıkardı. Havalandırma çok derin, kuyu gibi olduğu için inip yavrularını alamadıklarını sonradan anladık. Biz alışmışız kuyuda yaşamaya. O havalandırmaya Poyraz Ali bayılırdı. Teyzeleriyle çıkıp orada oynamayı severdi. Çok karanlık, izbe, duvarlar yosunlu...

"Çizere dayandım"

- Kadın mahpus olmanın zorlukları...

O kadar çok saldırıya uğruyorlar ki... Can güvenlikleri yok. Bir sabah kahvaltıdayken alınabilirsiniz, nereye götürüleceğiniz, nasıl götürüleceğiniz meçhul. Bir yılda 20 hapishane değiştiren insanlar var. Görüşçülerimizin gelebileceği ortam yaratılsa birçok sorun doğallığında çözülür. Dışarıda kadına şiddet tartışılıyor ama devrimci kadın tutsaklara yapılan işkenceler yankı bulmuyor. Hapishane koşullarına itiraz ettikleri için her gün koridorlarda sürükleniyorlar. Hepsinin ciddi sağlık sorunları var. Bakırköy’de tuttuğum günlük, Poyraz Ali’ye gelen mektuplar, kitapları, bütün yazılı medeniyetimiz Silivri sürgününde bir saat içinde yağmalandı. Hiçbir şey yok şimdi. Çıplak arama dayatıyorlar kabul etmiyorsun, bir sürü dayak yiyorsun. Plastik kelepçeler takıyorlar. Arama adı altında çayımızı, tuzumuzu döküyorlar mesela. Kadın mahpuslar her gün her çeşit tacize uğruyor. Devlet şiddeti diye mi görülmüyor? Duyulması için illa vasat bir erkeğin mi şiddet göstermesi gerekiyor?

- Tek tip kıyafet gündemde...

Giymeyecekler. Ben ordayken uygulama gelseydi ben de giymeyecektim. O kadar da değil...

- Sonrası için planın var mı?

Çocuğumun ve benim çok ciddi deneyimimiz var. Hak alma mücadelesi anlamında da önemli bir deneyim. Otizm artık onda mizaç olarak kaldı. Bu, gün gün emekle oldu. Bunu çizerek anlatmak istiyorum. İçeride çizim çalıştım. Kırıkkale Özgür Tutsaklar, bana çizim desteği verdi. Ben çizip gönderdim onlar üzerine notlar yazıp geri gönderdiler.

- Cezaevine girmeden önce çiziyor muydun?

İhtiyaç üzerine içeride başladım. Poyraz Ali’nin kampanya sürecinde ilk kez çizdim. Arkadaşların istekleri geldi sonra... Ben çizerek tahammül ettim hapishaneye. Poyraz Ali için kendi çapımda gitar çalmayı da öğrendim.

- Tahliyen neşeyle karşılandı...

Bana herkes haydi bakalım hayat yeniden başlıyor diyor. Sanki biz o ara öldük. Biz orda da beş yıl yaşadık. Temenni benim için şu olmalı diye düşünüyorum. Hayat umutla devam etsin... Hapis yatma diye bir şey var ya öyle bir şey yok aslında. Biz hapis koşuyoruz derdik arkadaşlarla. Dışarıda kimse kimseye karşılıksız emek vermiyor. İçeride öyle karşılıksız emek var ki bu emeğe değer biçemezsin. Biz bu şekilde yaşadığımız için dayanıyoruz onlar da bu ruhu yok etmek için saldırıyorlar. Tek tipler, hücreler de bunun sonucu. Benim için her Anneler Günü’nde program düzenlendi. Zordu ama güzel şeyler yaşadık. İçeride dışarıda yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyoruz. Eşim Emrah’a, arkadaşım Gönül’e, eşi Gurbet’e, Poyraz Ali’nin öğretmenleri Miray ve Gökçe’ye, psikoloğumuz Esen’e, Aydan Doğru’ya, Otizm Vakıfları Federasyonu Başkanı İrem Afşin’e, Melda Onur’a, Dicle Ürünay’a, arkadaşlarıma bütün o iyi insanlara çok çok teşekkürler.