Gündem

Solana: Anayasa için çoğunluk azınlığa görüş dayatırsa gerilim doğar

Javier Solana TÜSİAD'ın YİK toplantısında Avrupa'ya, krizden çıkmak için daha fazla birleşmesi tavsiyesinde bulundu

14 Haziran 2012 20:01

Eski Avrupa Birliği Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Dr. Javier Solana, AKP hükümetine de tavsiye niteliği taşıdığını vurguladığı konuşmasında, “yeni anayasa için çoğunluğun azınlığa görüş dayatamayacağını, aksi halde gerilim doğacağını” söyledi. AB’nin krizden çıkış olasılığı için “Açıkçası bilemiyorum” ifadesini kullanan Solana, bütçeler ve vergi-maliye politikalarının birleşmesi gibi “ulus-devletlerin gerçekten daha hassas olduğu alanlara girmek gerektiğini” dile getirdi.

TÜSİAD'ın 9. Dış Politika Ödülü, NATO Genel Sekreterliği'nden sonra AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği görevi sırasında Türkiye'nin birliğe tam üye olarak alınması yönünde görüşleriyle bilinen Dr. Javier Solana'ya verildi.

Ödül töreni için İstanbul'a gelen Solana, AB Bakanı Egemen Bağış, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner'den aldığı ödülden sonra yaptığı konuşmada, Avrupa'daki ekonomik krizi, AB'nin durumunu ve Türkiye'ye ilişkin gözlemlerini özetledi. Solana özetle şu görüşleri dile getirdi:

 

‘AB krizi çözebilecek mi, bilemiyorum’

 

"Bu ödülü almak, yürekten söylüyorum, benim için bir onurdur. Ülkenizle ilişkilerim çok eskilere dayanıyor. Üç konuya değinmek istiyorum.

Birincisi, Euro Bölgesi kriziyle ilgili şu anki durum. İkincisi, AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği için neler görüyorum. Üçüncüsü, bu harika ülkeyi nasıl görüyorum.

İlkinden başlarsak, bir taraftan Avrupalı olmaktan elbette gurur duyuyorum. Ama günümüzdeki durum çok karmaşık. Benim umudum yeni seçimlerin sonunda Yunanistan’ın AB üyesi olarak devam etmesi. Fransa’nın yeni hükümetinin pozisyonu bir öncekiyle aynı değil acaba aynı yaklaşım devam edecek mi? Bugün AB’de ikilem var; bazıları diyorki çok fazla kemer sıkılırsa büyüme olmuyor.

Çözüm olacak mı, açıkça söyleyeyim, bilemiyorum. Benim ülkem (İspanya) ve İtalya’da da problemler var. Bu 2 hafta önemli. Yunanistan seçimlerinden sonra G-20 Meksika’da toplanacak ve Euro Bölgesi üzerine odaklanacak. Avrupa Birliği dediğimiz zaman dünya ekonomisinin yüzde 30’undan söz ediyoruz. AB’de de büyük bir endişe var, acaba AB krizi çözecek mi, diye. Çünkü ABD de etkileniyor. Dolayısıyla G-20 önemli bir toplantı yapacak.

 

'Ulus-devletlerin daha hassas alanlarına girilmeli'

 

Büyüme hızı yavaşlıyor G-20’de. Çin’de büyüme hızı geçmişteki gibi hızlı olmayacak. Hindistan’da duraksama var, yüzde 5’ten az bir büyüme olacak.

Zirvede bir takvim, bir yol haritası ortaya konmazsa zirve başarılı olamaz. Ve böyle bir ihtimal var. Bana gore AB bu krizden daha entegre olarak çıkacak. Mali reform, bütçeleri, vergi politikalarını bir araya getirmek, yani gerçekten daha hassas alanlarına girmek gerekiyor ulus devletlerin. Gerçek liderlere ihtiyaç var ve bunların kendi hayatlarını riske atmaları lazım. Brüksel’de deniyor ki; ne yapılması gerektiğini biliyoruz ama önümüzde de seçimler var.

 

'Türkiye’nin rolü AB’nin tümünden daha önemli'

 

AB-Türkiye ilişkilerine gelince… Başlangıçtaki hız yavaşladı. Makul bir hız nasıl olabilir ki, AB liderleri de rahatlasın. Şunu söylemeye cesaret ediyorum; bugün Türkiye’nin bölgesel politikadaki rolü AB’nin tümünden daha önemli. Suriye’ye bakıyoruz, sizin rolünüz bizden daha önemli. Arap Birliği’ne bakıyoruz, sizin rolünüz bizden daha önemli.

AB ile müzakerelerde fasıllar açılmış ama bakıyoruz kapanmamış oysa beni kapanması ilgilendiriyor. Bunun için AB ve Türkiye tarafındaki TÜSİAD gibi sivil toplum örgütleri de devreye girmeli. Liderler, AB’yi kurtarmak için kendilerini gerekirse feda etmeli.

Şu anda dünyanın en önemli 10 ekonomisinin 4’ü Avrupa’da. 20 sene sonra bu sayı 3’e düşecek. 40 sene sonra hiç olmayacak. Bunu düşünmek bir şok aslında. Ancak biraraya gelirsek, bütünleşirsek bu değişir. Dünyanın bizim birlikte olmamıza ihtiyacı var.

 

'Türkiye’de çoğunluk azınlığa dayatmamalı'

 

Birkaç şey de Türkiye için söylemek istiyorum. Türkiye, harikulade bir değişim geçiriyor. Bu hayati bir şey. İspanya Türkiye’ye çok benzer. Biz de benzer bir değişimden geçtik ve bu çok başarılı oldu. (İspanya’nın Franco faşizmi sonrası demokrasiye geçiş sürecini kastediyor – T24) Burada önemli olan, geçiş yaparken görüş birliği sağlanmasıdır. Mutabakat büyük bir önem taşıyor. Çoğunluk Anayasa için azınlığa görüş dayatamaz. Öyle olursa gerilim doğar. Bunu hükümetinize de tavsiye ediyorum, bu görüş birliği sağlanmalı. Benim kişisel blogumda şöyle bir motto var; Sabah uyandığımda biliyorum ki akıllı ve daha az akıllı insanlar göreceğim. Sonuçta bu insanlarla yaşamak, paylaşmak zorundayım.

Aynı eller ve ayaklar gibi, gözler ve göz kapakları gibi… Birlikte el ele AB ile bir ilişki organize etmeye çalışın."

İlgili Haberler