19 Mayıs'ta 'FETÖ' operasyonu kapsamında gözaltına alınan Sözcü gazetesinin muhabiri Gökmen Ulu, gazetenin internet sitesinin yayın yönetmeni Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme Yücekaleli'nin serbest bırakılmasına karar verirken, Ulu ve Olgun tutuklandı. Gazeteciler 7 gündür gözaltında tutuluyordu.
Sözcü Gazetesi'nin imtiyaz sahibi Burak Akbay, İzmir muhabiri Gökmen Ulu, İnternet Sitesinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mediha Olgun, Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli hakkında geçen cuma günü FETÖ kapsamında 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçlamasıyla gözaltı kararı çıkmıştı.
CHP'den tepki
CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Sözcü çalışanları hakkındaki tutuklama kararına tepki gösterdi. Twitter hesabından açıklama yapan Tezcan "Sözcü FETÖ ile mücadele ederken sırtını FETÖ'ye dayayanlar, şimdi SÖZCÜ'ye tutuklama çıkarttırıyor. Bu çamur Sözcü'ye yapışmaz." ifadelerini kullandı.
Adliye önünde saat 10.00'da toplanıldı
Aralarında CHP, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de bulunduğu çok sayıda siyasi parti, kurum ve sivil toplum kuruluşu da Sözcü’ye destek olmak için saban saatlerinde Çağlayan Adliyesi’ne geldi. Sözcü Avukatı Celal Ülgen’in basın açıklaması öncesi konuşan siyasiler ve STK temsilcileri destek mesajları verdi.
CHP’li Barış Yarkadaş, “Bugün burada yargılanmak istenen gazeteciliktir. Efendim neymiş darbeciler Sözcü’nün haberinden Cumhurbaşkanı’nın yerini öğrenmiş… İki mesele var. Sözcü’yü kapatıp muhalefetin sesini kısmak herkesi havuz medyasına mahkum bırakmak istiyorlar. Sözcü gazetecilik yapmıştır. Sözcü iktidarın önünde düğme iliklemediği için susturmak istiyorlar. Sözcü gazetecilik yapıyor ve bundan sonra yapacak” dedi.
CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce de “Darbeyi eniştesinden öğrenenler Sözcü’yü suçluyorlar. Bizler arkadaşlarımızla birlikte destek için buraya geldik. 17 Aralık’tan sonra arabulucu olanlar bugün tanık olarak konuşuyorlar. Bu geçmişte çok görüldü. Ne gizli tanıklar vardı… Bugünleri el birliğiyle aşacağız” ifadesini kullandı.
CHP’li Sezgin Tanrıkulu da “Gözdağı verilmek isteniyor. Sözcü okurlarıyla ayakta duran yandaş olmayan bir gazetedir. Halen de onu yapmaya çalışıyor. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da susturamayacaklar” diye konuştu.
Gökmen Ulu’nun babası Mehmet Ulu da, şunları söyledi:
“Oğlumun ve arkaşlarının arkasındayım. Biz ayaktayız. Hem de dimdik ayaktayız. Atatürçülüğü savunmayı da daima yapacağız” dedi. Gökmen Ulu’nun kendisi gibi gazeteci olan ağabeyi Oben Ulu da “Dimdik ayaktayız. Ona yapılan yakıştırmaları asla kabul etmiyoruz. Gazetecilik suç değildir. Sözcü susarsa Türkiye susar."
CHP’li Umut Oran “Sözcü gazetesi rehin alınmıştır. Arkadaşların serbest kalmasını bekliyoruz. Bugüne kadar FETÖ’den beslenenler Sözcü’yü içeriye alarak bu davanın çözümü konusunda gerçekçi olmadıklarını ortaya koymuşlardır” dedi.
"FETÖ ile anılmak bizi üzüyor"
Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz da Sözcü için adliyeye gelen herkese teşekkür etti. Yılmaz, şunları kaydetti:
“Buraya kadar gelen siyasilere, okurlarımıza herkese teşekkür ediyorum. Birkaç gündür bu acı olayla uğraşıyoruz. Bu bizi çok üzüyor. Bunlar bize yapışacak bize yakışan suçlamalar değil. FETÖ ile anılmak bizi üzüyor. Asla kabul etmiyoruz. Bu operasyon, muhalefet ettiğimiz için muhalif haberler yaptığımız için yapılmışsa boynumuz o zaman kıldan incedir. Adalete inanıyoruz. Çünkü hukuk biterse her şey biter. Biz arkadaşlarımızı bugün alkışlarla karşılamak istiyoruz."
Sözcü yazarı duayen gazeteci Uğur Dündar ise “Buraya birçok yerden bize destek vermeye geldiler. Onlar da biliyorlar ki SÖZCÜ susarsa Türkiye susar, onlar da bizi yalnız bırakmıyor. Hayatımız FETÖ’yle mücadeleyle geçti. Kimse FETÖ’den bahsetmezken biz MİT’in FETÖ raporunu yayınladık. Biz şimdi çalıştığımız gazetenin FETÖ’yle alakası olmadığını kanıtlamak zorunda bırakılıyoruz” dedi.
Celal Ülgen: Bu çamur yapışmaz
Sözcü avukatı Celal Ülgen de konuşmaların ardından basın açıklamasını okudu. Ülgen şunları söyledi:
“Bugün bir hafta süren soruşturma sürecinin sonuna gelmiş durumdayız. Bu iddiaların Sözcü’ye yapışmayacağını biliyoruz. 45 yıllık meslek hayatı deneyimimde çıkarttığım sonuç, yargıca gitmeden bu arkadaşlarımızın serbet bırakılacağıdır. Ancak yargının içerisinde bulunduğu durumu düşünerek gene de bir pay bırakmak istiyorum. Soruşturma bir absürtlükle başlamıştı ve devam ediyor… Gerçekten Burak Akbay’ın FETÖ okullarında yetiştiği konusunda sık sık yandaş medyada fotomontajlar yayımlanıyordu. Bu işin ilk tetikçiliğiydi. Sonrasında da bu iddialarla karşılaştık. Geçtiğimiz günlerde Burak Akbay’ın babası çok detaylı bir açıklama yapıp oğlunun FETÖ ile ilgisi olmadığını söyledi. Ne acı bir durum… Ancak bir çelişkiyi anlatmak istiyorum. 17 ve 25 Aralık’ı birileri milat kabul etmişti. Hani o tarihe kadar FETÖ ile olan dostuklarını sorgulamayacaklardı da o tarihten sonrakini sorgulayacaklardı. Biz abdestimizden eminiz. Biz FETÖ karşıtlığı ile tanınıyoruz. O halde bugün geçmişte cemaat okullarında okuduğu iddiasıyla bu operasyon niçin yapılıyor. Siz düne kadar ortaktınız. FETÖ bu ülkenin tüm kurumlarının kılcal damarlarına işledi. Hiç ses çıkartmadınız hatta mutluluk duydunuz. Bu ironi bu alay etme nedir? Sözcü Mustafa Kemal’in izinde bir gazetedir. Sözcü susmayacak. Sözcü susturulmayacak. Tüm Sözcü çalışanları dik duruşunu sürdürecek ve muhalefetine devam edecek. Bugün saat 2’den sonraki süreçte olaylar ve sonuç da meydana çıkacak. Tekrar söylüyorum Sözcü tavrından emindir. Sözcü’ye atılan bu leke asla yapışmayacaktır ancak Sözcü de bunun peşini bırakmayacaktır.”
“Bugün yargı kendisini yargılayacak"
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da operasyona tepki gösterirken, şöyle konuştu:
“Bugün ortaya çıkacak olan karar Sözcü'nün yargılanması gibi görünse de aslında yargının kendisi ile ilgili bir durumdur. bugün yargı kendisini yargılayacaktır” dedi. Durakoğlu şunları söyledi: “Değerli basın bugun sıradan bir olayla karşı karşıya değiliz. Yargı siyasal tefecilerin parçası olmaya dönüşmüştür. Siyaset yargı ile kendi strateji uygulamaya başladı. Çok uzun zamandır devam eden bu süreç etkisini artırmıştır. Sözcü, ne olduğu ne yaptığı nasıl düşündüğü yazarlarıyla belli olan bir gazetedir. İstanbul Barosu olarak biz herkez cemaatle işbirliği içerisindeyken Sözcü gazetesini yanımızda hissetmiştik. Sözcü ile birlikte mücadele yürütmüştük. Özellikle kumpas davalarından Sözcü en başından beri bizim yanımızdaydı. Bugün ortaya çıkacak olan karar Sözcü'nün yargılanması gibi görünse de aslında yargının kendisi ile ilgili bir durumdur. Bugün yargı kendisini yargılayacaktır. Yargı ne kadar bağımsız olabildiğini, ne kadar tarafsız olabildiğini ortaya koyacaktır. Dava bunun için de önemlidir. Biz İstanbul Barosu olarak her haksızlığın karşısında olduğumuz gibi Sözcü'ye yapılan haksızlığın da karşısında olmak için buradayız. Ve burada olmaya da devam edeceğiz. Biz hukuk kurumu olarak bu hukuk mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Bugün Sözcü nasıl ve ne biçim bir olguyla karşı karşıya kalırsa kalsın bizim beynimizde aynı kalacaktır.”