Gündem

Trabzon’da 8 kişinin öldüğü sel felaketiyle ilgili rapor çıktı: Dereye kontrolsüz hafriyat dökülmüş!

26 Kasım 2022 09:36

Trabzon'un Araklı ilçesinde, 3 yıl önce 8 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin kaybolduğu, aralarında 4 katlı okulun da yer aldığı 13 binanın yıkıldığı sel felaketine yönelik Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi'nce hazırlanan rapor, ortaya çıktı. Raporda; dere yatağına kontrolsüz döküldüğü saptanan hafriyat, taşkına neden olan faktörler arasında gösterildi.

Jeoloji mühendisi Prof. Dr. Hakan Ersoy, "Raporun sonuçları çok net ve açık. Dere yataklarına yapılan müdahaleler dere yatakları kısmen hafriyat malzemeleriyle doldurulması, kesitinin değiştirilmesi gibi etkenler burada katalizör etkisi yapmıştır" dedi.

Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahallelerinde 18 Haziran 2019'da şiddetli yağmur, sel ve heyelanlara yol açtı. Heyelan sonucu önüne set çekilen Karadere, biriken toprak ve balçığı sürükleyerek, taştı. Sele kapılan 10 kişi kayboldu, 4 kişi ise yaralı kurtarıldı. Bölgeye sevk edilen askeri helikopter ve kurtarma ekipleri, mahsur kalan 76 kişinin güvenli bölgelere tahliyesini sağladı. Selde kaybolan 8 kişinin cansız bedenine ulaşılırken, kayıp Mahmut Köseoğlu (39) ile Cengiz Cevahir'in (16) cenazeleri bulunamadı. Sel felaketinde Çamlıktepe'de 9 bina yıkılırken, tahliye edilen aralarında 4 katlı ilkokul- ortaokulun da yer aldığı 13 bina da iş makineleriyle yıkım sağlandı. Yol ve köprülerin çöktüğü, tarım arazilerinin zarar gördüğü Çamlıktepe'de mağdur olan vatandaşlar için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından ilçede konut inşa edildi.

Kontrolsüz hafriyat dökümü afeti tetiklemiş

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi'nce oluşturulan akademik ve uzman ekip tarafından ilçedeki sel afetine ilişkin 'Teknik İnceleme Raporu' hazırlandı. Sayıştay’ın yayımladığı kapsamlı 'Taşkın Risk Raporu' içinde de yer verilen teknik raporda; bölgede dere yatağına kontrolsüz döküldüğü saptanan hafriyat, taşkına neden olan faktörler arasında gösterildi. Yaklaşık 3 yılda tamamlanan raporda, "Dere yatağına kontrolsüz şekilde dökülen hafriyat taşkına sebep olan faktörler arasında gösterilmiştir. Benzer şekilde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleşen taşkın afetlerini tetikleyen sebepler arasında dere yataklarına kontrolsüz hafriyat dökümü önemli yer tutmaktadır" denildi

“Heyelanın arkasında biriktirdiği su patladı”

KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Hakan Ersoy, "Raporun sonuçları çok net ve açık. Aşırı yağışla zeminin suya doygun hale gelmesi neticesinde üst kotlarda bir heyelan kütlesi dere yatağını kapatıyor. Bu heyelan kütlesi yaklaşık 7-8 metre yüksekliğinde. Gelen dere de orada birikerek bir baraj oluşturuyor. Biz bunlara heyelan barajları diyoruz. Heyelan malzemesi suyla beraber arkası dolunca bir göl oluşuyor ve yine aşırı yağışlara bağlı bu heyelan malzemesinin patlaması neticesinde arkadaki su sütunu aşağıya doğru hareket ediyor. Oradaki binalarda yaklaşık 6-7 metrelik bu su sütununun izine rastladık. Çalışmalar sonucunda da heyelandan sonra meydana gelen o hareketli su sütununun izlerini tespit ettik. Meydana gelen afetin esas sebebi heyelanın arkasında biriktirdiği suyun patlaması ve büyük bir debiyle aşağıya doğru hareket etmesi. Dere yataklarına yapılan müdahaleler dere yatakları kısmen hafriyat malzemeleriyle doldurulması, kesitinin değiştirilmesi gibi etkenlerde burada katalizör etkisi yapmıştır. Yani taşkının şiddetini artırmıştır" diye konuştu.

"Doğa bizden güçlü, yıkıp geçecektir"

Derelere yapılan müdahalelerin afetlere neden olduğunu vurgulayan Ersoy, "Hepimiz biliyoruz ki özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bu doğa kaynaklı afetler aslında doğa olayları taşkın heyelan sürekli oluyor. Bunun en önemli karşımıza çıkan etkisi dere yataklarına yapılan müdahaleler. Dere yatağı bir yerden gitmez. Dereler sürekli yaşayan bir varlıktır. Biz bu yaşayan varlığa hiç onu dikkate almadan müdahale eder, yatağını değiştirir, dar kesitlere sokar ya da bu bölgelere imar verirsek bunları yaşamaya devam edeceğiz. Doğanın karşısında durduğumuz sürece doğa bizden güçlüdür, yıkıp geçecektir. Dolayısıyla dere yataklarına sadece dinlenmek için sadece piknik yapmak için gidip, yerleşimlerimizi oralardan uzak tutarsak bu tür doğa kaynaklı olayları afete dönüştürmeyiz" dedi. (DHA)