Gündem

"Trump zihniyetinin yönettiği bir politikadan artık her şeyi bekleyebiliriz"

"Türkiye, ABD ile vize krizinden başlayarak bütün diplomatik pozisyonlarını iyi anlatmalıdır"

10 Ekim 2017 14:12

Karar yazarı Mustafa Karaalioğlu, Türkiye ile ABD arasında psikolojik düzeye yükselmiş 'ciddi' sorunların olduğunu söyleyerek, "Vize kararı da Washington yönetiminin Ankara’nın canını sıkmakta diplomatik ve politik sınır tanımayacağını göstermektedir. Trump zihniyetinin yönettiği bir politikadan artık her şeyi bekleyebiliriz" dedi.

"Türkiye’nin konsolosluk çalışanlarına yönelik tutuklamalarından başlayarak bütün diplomatik pozisyonlarını iyi anlatması zarurettir" diyen Karaalioğlu, "Soğukkanlılık ve telaşa kapılmamak hiç bu kadar gerekli olmamıştı dersek mesele anlaşılır" ifadesini kullandı.

Mustafa Karaalioğlu'nun "Vize" başlığıyla (10 Ekim 2017) yayımlanan haberi şöyle:

Siyasi, sosyal, diplomatik ve sosyo-psikolojik açıdan iyi zamanlardan geçmiyoruz. Şaşırma duygusunu yok edecek hacimde ve tempoda vakalar birbiri ardına geliyor, saygı sınırlarını zorlayan hamleler yaşanıyor.

ABD’nin uygulamaya başladığı vize yasağı tatsızlık zincirinin son halkasıdır.

Bugüne kadar olanları bir kenara koysak bile, ABD’nin Türk vatandaşlarına vize işlemi yasağı koyması başlı başına bir saygısızlıktır. Daha büyük bir saygısızlık Washington yönetimin, bizim için ne anlama geldiği belli olmasına rağmen Suriye’de YPG’le silah vermesiydi. Hem de ileri düzeyde, ağır silahlarla donatma boyutunda ve o kadar itiraza rağmen devam etmekte olan bir destekten söz ediyoruz. Belli ki artık Trump yönetimi askeri ve siyasi müttefiki olan Türkiye’ye saygısını kaybetmiş durumdadır.

***

Saygı sınırlarını zorlayan bir karar da Cumhurbaşkanı’nın korumalarının yargılanması ve bazıları hakkında tutuklama kararı alınmış olmasıydı. Yani, vize kararına giden yolda o kadar vazo çatladı ki hangisi diğerinden daha tatsız, hangisi diğerine göre daha kabul edilemez, anlamak zor… Bütün bu yaptıkları ortadayken ABD’nin başkonsolosluk çalışanlarının tutuklanmasını gerekçe olarak kullanmasını anlamak daha zordur.

Daha tatsız olan bütün bunların Türkiye Batı ittifakı içindeyken; mesela Suriye’de aynı saftayken, mesela Irak Kürdistanı referandumu konusunda Washington’la benzer çizgideyken ve mesela IŞİD’e karşı mücadelede ABD ile birlikte inisiyatif alırken yaşanmasıdır. ABD’nin birçok ülkeyle mükemmel ilişkileri vardır ama aylardır süren gerilime rağmen, Türkiye kadar sahada işbirliği yapmakta olduğu ülke pek azdır. Herhangi iki ülke arasında bundan daha fazla ne kadar ortaklık sahnesi olabilir?

Bütün bunlar ortadayken ve bunlara rağmen ABD’nin vize yasağı getirmesi saygısızlıktan başka bir kelimeyle ifade edilemez. Türkiye eleştirilebilir, diplomatik yollarla kritik edilebilir ama yasak koymak, yani faturayı doğrudan vatandaşlara çıkaracak bir hamle yapmak kabul edilemez. Böyle kararlar ülkeler arası ilişkilerde derin yaralar açar ve birbirine saygısını kaybetmiş iki ülkenin yeniden müttefik olarak aynı yolu yürümesini zorlaştırır. Türkiye’de yaşayan insanların bu karardan anlayacağı tek şey ABD yönetimim bilinçaltının dışavurumudur.

Olup bitenlerden iktidarın anlayacağı da “Obama giderse her şey düzelir” gibi iyimser bakışlara dış politikada yer olmadığıdır. Trump geldi ve bırakın Obama dönemini, Kıbrıs ambargosu zamanında bile yapılmayanları yapmaya başladı. Üstelik, FETÖ konusunda bırakın iadeyi, Türkiye’ye sempati aktarmak kabilinden bir adım atma gereği bile duymazken...

Biliyoruz ki Türkiye ile ABD arasında psikolojik düzeye yükselmiş ciddi sorunlar vardır. Vize kararı da Washington yönetiminin Ankara’nın canını sıkmakta diplomatik ve politik sınır tanımayacağını göstermektedir. Trump zihniyetinin yönettiği bir politikadan artık her şeyi bekleyebiliriz.

***

Hal böyleyken ‘ne yapılabilir, hasarın büyümesini önlemek için hangi tedbirler alınabilir’ konularında ahkam kesmek zor… Ancak, Türkiye’ye karşı antipatinin başka sahalara ve ülkelere yayılmaması en iyi perspektif olacaktır. Türkiye’nin konsolosluk çalışanlarına yönelik tutuklamalarından başlayarak bütün diplomatik pozisyonlarını iyi anlatması zarurettir.

Soğukkanlılık ve telaşa kapılmamak hiç bu kadar gerekli olmamıştı dersek mesele anlaşılır.