Medya

Türkiye’de yazarlar kaç kez ölür?

"Doğumunun 110. yılında anılan Sabahattin Ali 1949 yılında bir cinayetle katledildi, 1949’dan sonra ise defalarca da öldürüldü"

18 Mayıs 2017 23:55

*Figen A. Çalıkuşu

Sabahattin Ali doğumunun 110. yılında anılıyor. Öyle ki Aysun Kocatepe ile Ali Kocatepe’nin düzenlediği “Sabahattin Ali 110 yaşında konserler dizisi”nin  gala gecesi 24 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşecek.

Sabahattin Ali sadece doğumunun 110. yılı münasebetiyle gündemde değil. Yazdığı Kürk Mantolu Madonna kitabı bunca yıl sonra İngilizceye çevrildi ve İngiltere’de çok ilgi çekti, ardından bir magazin programındaki bir cehalet gafıyla da popülerleşti, en çok satılan kitaplar listesinde yer aldı.

Hakkı en çok gadre uğramış ve değeri bilinmemiş yazarlar listesi yapılsa kaçınılmaz kocaman bir yeri Sabahattin Ali’ye ayırmamız gerekir.

Sabahattin Ali 1907 yılında doğdu, peki ne zaman öldü?

Yeniden güncelleşen Kürk Mantolu Madonna’yı okuyalı çok oldu ancak esrarengiz, gizemli ve sessiz Raif Bey’i hâlâ anımsarım.

En iyi romanının Kuyucaklı Yusuf olduğunu söyleyenler vardır, başına gelenlerin yazarlığını gölgelediğini, Türk edebiyatının çok esaslı yazarlarından biri olduğunu ifade edenler de var. Bir çırpıda kesin bir kanaat belirtmek kolay olsa bunca farklı yaklaşım olur muydu?

Ancak tartışmasız söyleneceklerden ilki, herhalde Sabahattin Ali’nin edebiyatımızın klasiklerinden olduğudur. Zaten aradan geçen onca zamana karşın kitaplarının yaşıyor olması, bunu kesinkes ispatlıyor değil mi?

Sorumu unutmadım; Sabahattin Ali 1907 yılında doğdu, peki ne zaman öldü?

Geçenlerde Hürriyet gazetesinde okuduğum bir haber vatandaşı olduğum bu ülke açısından beni ağır bir şekilde hırpaladı.

Haberi aktarayım da siz de  kendi zul dünyanızı sınayın;

“Sabahattin Ali olayı ibretlik bir olaydır. Kızı Filiz Ali’yi aradım. 1949’da öldürüldü. Bu konuyla ilgili ayrıntıları bilmiyoruz, ama uzun süre ölümüyle ilgili resmî bir kayıt olmadığı için aile haklı olarak ‘1949’u ölüm tarihi olarak kabul etmiyebiliriz’ diyor.

Çünkü ölüm ilanı 1953 yılında yapılmış. Yasalarımıza göre bir eserin telif hakkı, eserin sahibinin ölümünden 70 yıl sonra kamuya mal oluyor ve varislerin telif hakları kalkmış oluyor. Burada 1949’u baz aldığımız zaman 2019’da süre bitiyor.”

Bunları söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Avcı, şöyle devam ediyor;

“Ama aile; babamıza 1953’e kadar ne olduğunu bilmiyoruz, en azından 1953’ten itibaren 70 yıl sayılmalı diyor.”

Haberi okumaya devam edeceğiz ama, burada bu son cümleyle soluğumuz kesilmedi mi?

1949’da bir devlet görevlisi tarafından kafasına odun vurularak öldürülen Sabahattin Ali’nin ailesi dört yıl boyunca ne olup bittiğini öğrenemiyor.

Bu noktada “aldırma gönül” diyebilir miyiz?

Sadece öldürmüyorlar bir de yasaklıyorlar.

Nabi Avcı, okuyanı sarsan utanç verici bir başka geceyi de anımsatıyor, kurumsallaşmış bir baskının peçesiz yüzünü de görüyorum, siz de göreceksiniz, kaldığımız yerden devam edelim;

“İkincisi ve daha önemlisi, biri 1944’de diğeri 1948’de alınmış iki Bakanlar Kurulu kararı ile Ali’nin eserlerinin yasaklanmasına karar veriliyor. 1965 yılına kadar da bu yasak sürüyor. Aile diyor ki; bu süre içinde bu eserler zaten piyasada yoktu, 70 yıl hesaplanacak ise 1965’ten sonrası için hesaplanmalı. Bizce de makul. Arkadaşlar onun üzerinde de çalışıyor. O iki Bakanlar Kurulu Kararı sebebiyle Sırça Köşk ve Değirmen, Dağlar ve Rüzgâr kitapları hakkında yasak kararı var.”

Şimdi dikkat; dikkatinizi rica ediyorum. Bakan Avcı’nın Sabahattin Ali ile ilgili bir tespiti, bugün Türkiyesinin de şifresi niteliğinde.;

“Ama Türkiye’deki atmosferi çok iyi biliyoruz. Bir yazarın iki kitabı yasaklandıysa, diğer kitaplarını basmak yürek ister. Onun için onlar hakkında karar olmasa dahi yasaklanmış yazar muamelesi görür.

Sabahattin Ali 21 sene yasaklı kalmış. 21 sene hakkını kullanamamış varisler. Bunu 1965’ten alalım diyorlar. Bence de haklılar.”

Tartışılan asla Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu olamaz.

Söylenen Sabahattin Ali’nin ilk kez fiilen cinayet ile, daha sonraları da manen defalarca katledilmesinin ilanıdır.

İlk kez 47 yaşındayken tahammüden öldürülen, sonra da defalarca manen katledilen ve hâlen iki kitabı Bakanlar Kurulu Kararıyla yasaklı olan Sabahattin Ali.

24 Mayıs’ta bir gala ile doğumunun 110. yılında anılacak olan Sabahattin Ali bir kez 1949 yılında bir cinayetle katledildi, 1949’dan sonra ise defalarca da öldürüldü.

“Sanat Eserleri Kanunu Değişikliği” haberinden insan yiyen bir umacı çıktı.

O umacı bugünlerde daha da azgınlaşarak etrafı kolaçan ediyor.

Sabahattin Ali’nin şahsında günümüz sorusunu sorabiliriz;

“Türkiye’de yazarlar kaç kez ölür?” ve “Katil hiç değişmez mi?”


Bu yazı ilk olarak P24’te yayımlanmıştır.