Yaşam

'Vicdani retçi Tayfun Gönül siyah bayraklı tabutla gömüldü'

Oral Çalışlar: Anarşist arkadaşları Tayfun Gönül'ü siyah bir tabut ve müzik grubuyla uğurladı

02 Ağustos 2012 13:19

Oral Çalışlar

(Radikal, 2 Ağustos 2012)

 

Kara bayraklı tabutl agömüldü

 

Tayfun Gönül asiydi. Dünyaya metelik vermeden yaşadı ve öyle öldü. Cenazesi de bir isyancıya uygundu. Çeşitli dönemlerden okul arkadaşları ve mücadele arkadaşları, vicdani retçiler cenazesinde ona son görevlerini yerine getirmek için toplanmışlardı.

Profesör Şükrü Hatun liseden üniversiteye beraber olduğu arkadaşlarındandı: “Tayfun aramızda ‘kozmik önemsizliğinin’ en çok farkında olandı ve sanırım bir çocuk gibi masum olarak, iyi bir insan olarak ve bize yaşamla, varoluşumuzla ilgili sorular bırakarak öldü. Şimdi onun ardından belki bu soruların bir kısmını konuşabiliriz diye düşünüyorum onun gülüşünü hatırlayarak.”
Doktor Kürşat Yıldız, neredeyse bütün çocukluğunu, gençliğini, eğitim yıllarını onunla geçirmişti. Birlikte Aydınlıkçı olmuşlardı. O sonra anarşizmi seçse de, arkadaşlıkları hep sürmüştü. Onun sağlığını kollamak okul arkadaşlarının görevlerinden birisi olmuştu.Tayfun’un iki de çocuğu vardı. Bir keresinde hastalanıp Gaziosmanpaşa Hastanesi’ne düştüğünde, önce kimliksiz ve kimsesiz olduğunu düşünmüşler ve daha sonra araştırınca kızı Irmak’ı bulmuşlardı.

Irmak da babasıyla belki de yıllar sonra 20’sine yakın yaşlarında böylece yeniden tanışmıştı. Onu hastanede görüp sahip çıkmakla yeni bir ilişki kurulmuştu aralarında. Oğlu Toprak, daha küçüktü, elinde çiçeklerle babasını yolcu etmeye gelmişti. Yanında annesi Nazmiye siyah giysisiyle, yakınlarıyla acısını paylaşıyordu. Vedat Zencir, onunla ilk vicdani ret manifestosunu hazırlayan arkadaşı. Toprak’ın da dayısıydı...Hiç mahkûm olmadıklarını, hiç cezaevine girmediklerini anlattı... 

 

Akıntıya karşı koştu

 

Anarşist arkadaşları siyah bir tabut hazırlamışlardı onun için. Bir de müzik grubu gelmişti. Sokak müzisyenleri cenaze arabasının önünde parçalar çalıp söyledi... Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilirken başucunda parçalar çalınmaya devam ediyordu...,

Yakın arkadaşı, oğlunun dayısı Vedat onu toprağa verdikten sonra duygularını şöyle özetledi: “Akıntıya karşı koştu. Yoruldu. İstediği gibi yaşadı, istediği gibi öldü.” Bir anarşiste, bir anti militariste, bir vicdani retçiye uygun bir cenaze töreniydi...