Gündem

Zarrab'ın çapraz sorgusunun 2. günü: Hakan Atilla'ya yalan söyledim!

"Atilla'nın tutuklandığını duyduğumda şoke oldum"

06 Aralık 2017 20:30

Eski Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın, ABD'nin İran'a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla tek sanık olarak yargılandığı davada tanık olarak ifade veren Reza Zarrab'ın çapraz sorgusunda ikinci gün geride kaldı.

Çapraz sorguda Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming'in sorularına yanıt veren Zarrab, 10 Nisan 2013 tarihli görüşmede sahte gıda ticareti hakkında Atilla’ya yalan söylediğini kabul etti. Zarrab, "Mart 2017'de  Atilla'nın tutuklandığını duyduğunda 'şoke olduğunu" söyledi. 

Hakan Atilla'nın avukatları genel olarak savunmalarını, Atilla'nın ikinci planda olduğu ve asıl işlerin Süleyman Aslan'ın kontrolünde gerçekleştiği iddiası üzerine kurdu. Zarrab, Fleming'in "Süleyman Aslan sizin yanınızda Hakan Atilla'yı arayıp 'Bu işi hallet' demiş, doğru mu?" sorusunu "Evet hatırlıyorum" diyerek yanıt verdi. 

Zarrab ile Happani arasında, Halkbank'a verilen belgelerle ilgili bir görüşme hakkında sorular soruldu.

Avukat Fleming, Zarrab'a Ebru Gündeş ve 17-25 Aralık sürecinde A Haber'e verdiği mülakata ilişkin de sorular yöneltti. Ebru Gündeş ile evliliğinden dolayı  sık sık Türkiye'de magazin haberlerinde yer aldığını doğrulayan Zarrab "Bu fotoğraflar medya tarafından gizlice çekilmiş ve yayınlanmış görüntülerdir. Basında bizle ilgili çıkan haberlerin yüzde 99'u uydurma ve yalan haberlerdi" ifadelerini kullandı. Zarrab, A Haber'e verdiği mülakat için ise "Yanlış hatırlamıyorsam, o röportaj karardan daha önce gerçekleşti. Aleyhimdeki altın kaçakçılığı iddialarıyla ilgili açıklamalar yaptığımı hatırlıyorum" açıklaması yaptı.

Canlı Blog:

00.50: Duruşma bitti. Çapraz sorgu yarın TSİ 17:15'te devam edecek.

00.45: Fleming Zarrab’ın, Türkiye’de cezaevinden çıktıktan sonra Halkbank’ın yeni genel müdürünü ziyaret ettiğini ancak Atilla’ya başvurmadığını söyledi. 

00: 40 - Zarrab, bununla ilgili olarak "Yanlış hatırlamıyorsam, o röportaj karardan daha önce gerçekleşti" diyor. Zarrab "Aleyhimdeki altın kaçakçılığı iddialarıyla ilgili açıklamalar yaptığımı hatırlıyorum" dedi.

Fleming, Zarrab'ın o dönemde söz konusu iddiaları yalanladığını söylüyor.

Soru: Tekrar belirtirsek, tüm Türkiye'de yayınlanmıştı, değil mi?

Zarrab: Evet, yayınlanmıştı.

00:35 - Fleming, Zarrab'ın Türkiye'de kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında takipsizlik kararının verilmesiyle ilgili olarak, Zarrab'ın kamuoyunda geniş yer bulan bir savunma yaptığını söylüyor. Zarrab'ın bir televizyon kanalında konuştuğunu belirtiyor.

00:30 - Çapraz sorgu beş dakika daha sürecek, ardından oturum sona erecek.

23:19 - Zarrab ile amcası arasında Azerice bir telefon görüşmesi hakkında sorular soruluyor. Görüşmede, amca, Zarrab'ın işlerinde kullanması için boş konşimentolar (nakliye senetleri) temin etmeye çalıştığından bahsediyor.

23:15 - Zarrab ile Happani arasında, Halkbank'a verilen belgelerle ilgili bir görüşme hakkında sorular soruluyor.

Fleming: Happani "Ortaklık yapısını bankaya çevirmiştik ama belge onaylı değil. Onaylı bir nüsha istiyoruz" diyor.

Zarrab: Evet, bunu görüyorum.

23:05 - Oturuma verilen ara sona erdi.

23:00 - Duruşmaya ara verildi. Oturum birazdan devam edecek.

22:45 - ABD'li gazeteci Adam Klasfeld'in yorumuna göre avukat Fleming sorduğu sorularda aynı noktaya vurgu yapıyor:  "Atilla'nın gıda zincirinde kenarda ve daha aşağıda bir role sahip biri olarak gösterilmesi."

Fleming: (Bir toplantıda) Süleyman Aslan sizin yanınızda Hakan Atilla'yı arayıp "Bu işi hallet" demiş, doğru mu?

Zarrab: Evet, hatırlıyorum.

22:42 - Bir telefon görüşmesi kaydı dinletilecek.

22:40 - Halkbank çalışanı Hakan Aydoğan ile ilgili sorular soruluyor.

22:30 - Sorguyu gerçekleştiren avukat Fleming'in soruları gazeteciler tarafından anlaşılamıyor. Fleming sürekli tanık kürsüsüne gidip Zarrab'a deliller veriyor ve bunları doğrulamasını istiyor. Ardından da soru sorarak jüri üyelerinin önünden geçiyor. Ancak bu sırada mikrofondan uzaklaştığı için basın mensupları onu duyamıyor.

22:08 - Duruşma yeniden başladı. Çapraz sorgu sürüyor.

20:58 - Duruşmaya öğle arası verildi. TSİ 22:00’den itibaren devam.

20:55 - Zarrab 10 Nisan 2013 tarihli görüşmede sahte gıda ticareti hakkında Atilla’ya yalan söylediğini kabul etti.

20:50 - Avukat Fleming, Zarrab’ı bir kayıt hakkında sorguluyor, Zarrab, Atilla’ya yalan söylediğini belirtti. ABD’li gazetecilerinaktarımına göre bu ifade savunmanın Atilla’nın savcıların öne sürdüğünün aksine para aklama işinin ‘mimar’ı değil, düşük profilli biri olduğu savını pekiştiriyor.

20:45 - ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal’ın Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısında üstü kapalı olarak gazetecileri tehdit ettiği iddiasına yönelik olarak ABD'li gazeteci Adam Klasfeld'e açıklama yaptı.

Dışişleri Bakanlığı yetkilisi açıklamasında “Türk yetkililerin hükümet görüşlerinden farklı düşünen kişilere karşı tutumları ve tavırlarından ciddi derecede endişeliyiz” ifadelerine yer verdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı açıklaması şöyle:

Aydın Ünal ne demişti?

Aydın Ünsal'ın, Yeni Şafak gazetesinde “Akıllı' Fetullahçılar" başlığıyla yayımlanan (4 Aralık 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle: 

"Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Celil Sığır, Bülent Keneş, Abdülhamit Bilici, Erhan Başyurt, Emre Uslu, Akın İpek ve daha nice Fetullahçı, Can Dündar gibi nice taşeron, riski görüp, olacakları önceden haber alıp kapağı yurtdışına attılar. Şimdi de oradan ahkâm üstüne ahkâm kesiyorlar.

ABD’deki kaçak Fetullahçıların fotoğrafları zaman zaman medyaya da yansıyor. Maşallah, keyifleri yerinde.

Nasıl yaşadıklarını tahmin etmek hiç de güç değil: Her gün “apple pie” ya da “cheese cake” yanında Dunkin’ Donut’da  “peppermint mocha” ya da “brown sugar” kahvelerini yudumluyorlar. Sabah sporları, çocuklarla kır gezileri, bahçeli villalar, lüks arabalar… Black Friday’de alışveriş fırsatlarını değerlendirdiklerinden, “Christmas” için hazırlık yaptıklarından, “Mall”lardan alışveriş sepetlerini doldurduklarından şüphe yok.  Marka kıyafetlerle ABD şehirlerinin kaldırımlarını özgürce adımlarken, baharın gelmesini, “cherry blossom” günleriyle ağaçların renklenmesini heyecanla bekliyorlar. Akşamları bir sofranın etrafında buluşup çoluk-çocuk günün nasıl geçtiğini, okul notlarını, kariyer plânlarını vs konuşuyorlar. Arada bir de klavye başına geçerek “davanın nasıl fedakârlık gerektirdiğini, ateşe uçan pervaneler olduklarını, (haşa) Hazreti Peygamberin hapishanelere gelip tutuklulara namaz kıldırdığını, kurtuluşun çok yakın olduğunu” filan anlatan üç-beş twit sallayıp vicdan huzuruyla “American Life Style” hayatlarına devam ediyorlar.

Elebaşı Fetullah Gülen derseniz, Pennsylvania’daki malikânesinde özel uşaklarıyla gününü gün ediyor. Örgütünün güvenlik sorunlarını elbette umursamadan, hırsını tatmin edecek yeni saldırılar için planlar yapıyor.

ABD’deki dava hiç kuşkusuz Türkiye’deki FETÖ’cülerin şartlarını daha da zorlaştıracak. Bundan daha doğal bir sonuç da olamaz.

Fetullah Gülen ve Fetullahçılarda zerre kadar vicdan olsa, geride kalanların şartlarını düşünür, Zarrab Davası üzerinden yeni ve sonuç getirmeyecek operasyonlara girişmekten kaçınırlardı. Ama bu vicdansızların “geride kalan akılsızların canı cehenneme!” mantığında olduklarına şüphe yok.

Hem yargı tiyatrosuna ateş taşıyan, hem de yeniden küfür-kafir linç kampanyaları başlatan “özgür” ve “akıllı” Fetullahçılar da şunu bilsinler: Fetullah geride kalan “akılsızları” zerre kadar umursamıyor; hepsinin üzerini çizdi. En yakın dava arkadaşı Adil Öksüz’ü bile tanımazdan geldi. Er ya da geç sizin de üzerinizi çizecek. Hatta bu üzerini çizme meselesi örgüt içi infazlara kadar da uzanacak.

Bazı Fetullahçıların yaşaması ne Fetullah Gülen’in, ne de ABD istihbaratının işine gelir.  Yargı tiyatrosu üzerinden operasyon çekeceğinize, yaklaşmakta olan yargısız örgüt infazlarına hazırlansanız iyi edersiniz.

Biraz, örgüt içi infazlarla ayakta durabilen PKK tarihi okuyun. Fetullah’ın kişisel hırslarını fark etmeye başladığınız anda canınızı kurtaramayacaksınız. Örgüt içi infazdan kaçsanız bile, burada kendi kaderlerine terk ettiğiniz “akılsız” adamlarınızın ahı sizi bitirecek.

New York, Washington ya da diğer şehirlerde lüp lüp yuttuğunuz “ançüezli pizzalara” da dikkat edin; boğazınıza takılmasın."

20:40  - Bir önceki kaydın neyle ilgili olduğu anlaşılamadı. Bir sonraki kayda geçildi.

20:35 - Bir sonraki kayda geçildi.

20:30 - Zarrab, kayıtta geçen ‘Chickinova’ ifadesenin ne anlama geldiğini anlattı: “Elemanlarım arasında, gerçek olmayan ve gerçek malların olmadığı ticaret için  kullandığımız bir terim.”

20:22 - Kayıt bitti. Çarpraz sorgu sürüyor.

20:17 - ABD'li gazeteci Pete Brush'ın aktarımına göre, avukat Fleming Zarrab’a “Herkesin bir fiyatı vardır” sözlerini sordu. Zarrab, “Rüşvet almaya meyilli herkesin bir fiyatı vardır efendim” diye yanıt verdi.

20.11 - Zarrab ile yardımcısı Happani arasındaki bir telefon görüşmesine ait bir ses kaydı dinletiliyor

20.09 - Fleming, Bayar’ın “Biri para veya rüşvet almazsa bile, ona bir kol saati vermen lazım” dediğini ve saatin markasının Rolex olduğunu söyledi.

Zarrab: Konuşma dökümünde Rüçhan Bayar’ın bunu bana söylediği kısmı görüyorum, evet.

20.07 - Bayar kayıtta, “Bizim üç şirket daha var, henüz tamamlanmadı” diyor.

Fleming: Bunlar paravan şirketler mi?

Zarrab: Evet. Kurmaya hazırlandığımız paravan şirketler.

20.05 - Zarrab ile Rüçhan Bayer arasında 1 Mart 2013 tarihli bir görüşmeye ilişkin ses kaydı dinletildi.

19.55 - Yeni bir ses kaydı dinletiliyor.

19.50 - Muhabir Adam Klasfeld: “Dinlenen ses kaydı, kimlerin işin içinde olup olmadığı ve Halkbank’ta para aklama sistemiyle ilgili. Yeni bir bilgi yok.”

19.29 -  Bir görüşmeye ilişkin ses kaydı dinletiliyor.

19.26 -  Zarrab yeniden tanık kürsüsünde ancak avukatlar henüz yerlerini almadı.

19.25  - Bir diğer nakliye belgesi ise ‘saf zeytinyağı ticareti’yle ilgili. Zarrab dünkü ifadesinde, “Hiçbir zaman zeytinyağı ticareti de yapmadım” demişti.

19.24  - Muhabir Adam Klasfeld’in duruşmaya verilen arada incelediği ve erişime açılan yeni delillerden biri ‘dondurulmuş tavuk göğsü’ işiyle ilgili bir nakliye belgesi.

Zarrab, dünkü ifadesinde “Hiçbir zaman tavuk ticareti yapmadım” demişti. Bu tavuk işi, İran’la gıda ticareti mekanizmasının bir parçası.

18:53 - Mahkemeyi izleyen gazetecilerden Pete Brush, kanıtların Reza Zarrab'ın, Halkbankası'nın eski genel müdür yardımcısı Levent Balkan ile daha yakın bir ilişkisi olduğuna işaret ettiğini öne sürdü. Brush, Balkan'ın da davada sanık olduğunu ancak gözaltında bulunmadığını hatırlatıyor ve bütün bunların Atilla'nın bu ilişkilerin ne kadar dışında olduğunu göstermek için yapıldığı yorumunuda bulundu.

Zarrab: Atilla yüz yüze görüşme teklifi getirmedi

18: 50 - Fleming: Türkiye'de ünlü bir pop şarkıcısıyla evliydiniz, bu doğru mu?

Zarrab: Bu doğru hanımefendi.

Fleming: Pop şarkıcısı olan eşinizle sık sık magazin sayfalarındaydınız, doğru mu?

Zarrab: Doğru, gazete ve dergilerde bizimle ilgili yayınlanmış haberler bulunuyordu.

Avukat Fleming, Zarrab'a magazin basınının çektiği lüks yaşamını gösteren bazı fotoğrafları soruyor. Zarrab "Bu fotoğraflar medya tarafından gizlice çekilmiş ve yayınlanmış görüntülerdir. Basında bizle ilgili çıkan haberlerin yüzde 99'u uydurma ve yalan haberlerdi" dedi.

18:48 - Reza Zarrab, mahkemede Süleyman Aslan’la sık sık internet üzerinden yazıştığını ve konuştuğunu söyledi. Zarrab ayrıca Aslan’la sık sık yüz yüze buluştuğunu, ancak duruşmadaki kanıtların hiçbirinin Atilla’nın Zarrab’a yüz yüze görüşme teklifi götürdüğüne işaret etmediğini söyledi.

18:35 - Fleming, Zarrab'ın bir ara Balkan'a "Peki, o işi yüz yüze konuşalım" dediğine dikkat çekiyor. Bu sözlerin, telefonun dinlenmesinden endişelendiğini gösterdiğini öne sürüyor. Ancak Fleming, Zarrab'ın Atilla ile farklı biçimde konuştuğunu belirtiyor.

Soru: Atilla ile görüşmenizde ise böyle bir cümle yok, değil mi?

Zarrab: "Hatırladığım kadarıyla, dinlediğim görüşmelerden böyle bir şey hatırlamıyorum." 

18:30 - Duruşmada Zarrab ile Levent Balkan arasında geçen bir konuşmanın ses kaydı dinletiliyor.

18:15 - Savunma avukatı Cathy Fleming, kadın bir Halkbank çalışanıyla yapılan bu telefon konuşmasında, Zarrab'ın yaptıkları işlerle ilgili olarak Halkbank çalışanına yalan söylediğini belirtti.

Zarrab kadın çalışanı yanlış yönlendirdiğini kabul etti ve "alt düzey çalışanların ne yaptıklarını hiç bilmediklerini" söyledi.

Zarrab daha sonra, "Tabi ki İran Ulusal Petrol Şirketi NIOC ile ilgili bir işlem olduğuna girmedim. Zaten telefonda hiç açık konuşmazdık. Mehtap Hanım bu konuda hiçbir şey bilmiyordu. Sadece üst düzeyin haberi vardı" diye devam etti.

18:12 - Fleming, Zarrab ile Halkbank çalışanları arasında saygılı bir üslup kullanıldığına dikkat çekiyor.

Soru: Çalışanlar size saygılı davranıyordu, değil mi?

Zarrab: Halkbank personeli, çalışanları her zaman her konuda bana saygılı davranıyordu... Ben de onlara saygılı davranıyordum.

18:08 - Savunmanın elindeki ilk ses kaydı birazdan dinletilecek ve konuşma dökümünün İngilizce çevirisi delil dosyasına eklenecek.

18:05 - Çapraz sorguyu gerçekleştiren avukat Fleming, Yargıç Berman'a, "Sayın Yargıç, sanırım bugün ses kayıtlarını düzenlemiş bulunuyoruz" dedi. 

Savunma tarafında ait ses kayıtlar dünkü duruşmada dinletilememişti.

18:02 - Savunmanın elindeki bir ses kaydı dinletilecek ve görüşme dökümünün İngilizce kaydı delil dosyasına eklenecek. Dinletilen ses kaydı 17 Ekim 2013 tarihinde Levent Balkan'ın Halkbank'ta çalıştığı dönemden aylar sonra Zarrab ile Rüçhan Bayar arasında geçiyor. Kayda göre Rüçhan Bayar bu
tarihte Halkbank’ta geliştirdikleri sistemi Çin’deki bankalarla da uygulamak istiyor. Zarrab, Bayar’a süreci hızlandırmak için Çin’de rüşvet vermesi gerektiği tavsiyesinde bulunuyor.

18:00 - Zarrab, çapraz sorgusunda İran’ın dini lideri Hamaney ve eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat ile hiçbir araya gelmediğini söyledi.

(T24’ün notu: Zarrab, daha önce Ahmetdinejat’a “ekonomik cihat” ifadesini içeren bir mektup kaleme almıştı. Zarrab mektubunda İran’a 3 milyar dolar para girişi sağladığını öne sürmüştü)

Zarrab: Atilla'nın ofisine hiç gitmedim, hangi katta olduğunu bilmem

17:53 - Mahkeme salonunda, savunmaya ait bir ses kaydı çalındı. Ses kaydının, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Zarrab ve Atilla'nın yaptığı bir toplantının ardından, Zarrab ve Aslan'ın yaptığı bir telefon konuşmasına ait olduğu belirtildi.

Bu arada Zarrab'a Atilla'nın ofisine hiç gitmediniz, değil mi? diye soruldu. Zarrab ise "Hayır efendim, binanın hangi katında olduğunu bile bilmiyorum" diye yanıtladı.

Zarrab: Atilla'nın tutuklandığını duyduğumda şoke oldum

17:32 - Bu arada Halk Bankası Eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın New York'ta yargılandığı davada tanık sıfatıyla yer alan Reza Zarrab'ın savunma avukatları tarafından sorgusu başladı. Zarrab Mart 2017'de  Atilla'nın tutuklandığını duyduğunda "şoke olduğunu" söyledi.

17:20 - Çapraz sorgu, Zarrab'ın Miami'de tutuklandığı döneme ilişkin sorularla başlıyor.

17:15 -  Duruşma başlamak üzere, jürinin gelmesi bekleniyor.

Davanın önceki duruşmalarında neler oldu?

Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tek sanık olarak hâkim karşısına çıktığı davanın ilk duruşmasında Savcı Yardımcısı David Denton, Reza Zarrb’ı “yıldızlı tanık” olarak niteledi.

Zarrab'ın aleyhinde tanıklık yapacağı Hakan Atilla'nın avukatları ise ilk sözlerinde, gerçek ‘suç ortağının’ eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan olduğunu söyledi.

Atilla'nın avukatı Victor Rocco, savcılığın Reza Zarrab'ın sırtını sıvazladığını belirterek, "Yüksek makamlara ayakkabı kutularında rüşvet yollayan Atilla değil Zarrab'tı. Sanık sandalyesinde oturması gereken Reza Zarrab" dedi. Rocco, "Süleyman Aslan, Zarrab'tan 'utanmazca' rüşvet aldı" iddiasında bulundu.

TIKLAYIN - Reza Zarrab 'tanık' oldu, Hakan Atilla hâkim karşısına çıktı: Süleyman Aslan, Zarrab'tan 'utanmazca' rüşvet aldı!

Reza Zarranb’ın ‘tanık’ sıfatıyla mahkemeye getirildiği ikinci duruşmada ise Zarrab, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın, eşi Ebru Gündeş'in ünlü bir isim olması nedeniyle başlangıçta kendisiyle çalışmak istemediğini söyledi. Daha sonra konuyu dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a taşıdığını ifade eden Zarrab, Halkbank ile bağlantının kurulması için Zafer Çağlayan'a toplamda 45 ila 50 milyon Euro, 7 milyon dolar, 2,4 milyon Türk Lirası ve 300 bin İsviçre Frankı rüşvet verdiğini söyledi.

Zarrab ifadesinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın genel müdür olduğu Çalık Holding'e ait Aktif Bank'ta hesap açtırmak için eski AB Bakanı Egemen Bağış'tan yardım istediğini söyledi. "Bağış aracılığıyla Aktif Bank Genel Müdürü ile görüştüğünü ve bu sayede bankada hesap açtığını" belirten Zarrab, "Hesap günlük 5-10 milyon Euro'luk işlem hacmi ile başladı" ifadesini kullandı.

Zarrab, davanın tutuklu sanığı eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında ise "Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu gözükmesi için katkıda bulundu" diye konuştu.

TIKLAYIN - Reza Zarrab hâkim karşısında: Zafer Çağlayan'a 45-50 milyon Euro, 7 milyon dolar ve 2,4 milyon TL rüşvet verdim

Davanın üçüncü günüde dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın adı ilk kez geçti. İran'la Halkbank üzerinden yürütülen altın ticaretine Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın da dahil olmak istediğini öne süren Zarrab, Vakıfbank ve Ziraat Bankası'nın dahil edilmesi için dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'dan talimat aldığını iddia etti.

İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) yetkilileri ile dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasındaki görüşmeleri anlatan Zarrab, o dönem Halkbank'ın Genel Müdürü olan Süleyman Aslan ile sanık Mehmet Hakan Atilla'nın da toplantılarda olduğunu ifade etti.

Duruşmada Çin pazarında girmeye çalıştığını söyleyen Reza Zarrab, İran’la iş yaptığı için Çin’de sorun yaşadığını ve dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler'den yardım istediğini söyledi.Barış Güler'in kendisine danışmanlık yaptığını ifade eden Zarrab, "Babası Muammer Güler'e benim için Çin'deki bankalara referans mektubu yazdırması için Barış Güler'e 100 bin dolar verdim" dedi.

Zarrab, dün "45-50 milyon Euro, 7 milyon dolar ve 2,4 milyon Türk lirası rüşvet verdim" iddiasında bulunduğu Zafer Çağlayan için "Zafer Çağlayan'dan habersiz hiçbir şey yapmadım, şirketimin kayıtlarını bazen kontrol ederdi" ifadesini kullandı.

"Süleyman Aslan'a rüşvet vermek için Zafer Çağlayan'dan izin istediğini" söyleyen Zarrab "Süleyman Aslan'a rüşvet vermek Çağlayan'a rüşvet vermekten daha önemliydi zira Aslan kapının nihai bekçisiydi" dedi.

TIKLAYIN - Reza Zarrab: Erdoğan ve Babacan bana, Vakıfbank ve Ziraat Bankası için talimat verdi

Zarrab'ın üçüncü kez hâkim karşısına çıktığı jürili duruşmanın dördüncü gününde ise, Zarrab, ABD'nin İran'a yönelik ambargoları sıkılaştırmasının ardından "gıda tedariki" görünümde altın ticaretine devam edildiğini söyledi.

Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in fotoğraflarının delil olarak dosyaya girdiği duruşmada Zarrab, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'ya 50 miyon Euro tutarındaki bir uluslararası işlemi sorduğunu anlattı.

Bankanın bu işlem için bir belge istediğini söyleyen Zarrab bunun kendisini endişelendirdiğini çünkü ticaretin aslına dair istenen belgeyi elde etmenin imkansız olduğunu belirtti. Aslan'ın ise buna "Bu konuyu ben çözeceğim, sorun değil Rıza bey" diye karşılık verdiğini iddia etti.

TIKLAYIN - Zarrab: Süleyman Aslan'a daha fazla rüşvet vermemek için imzasını taklit ettik

Zarrab'ın tanık olarak ifade vermeye devam ettiği dördüncü duruşmaya Mehmet Hakan Atilla'nın avukatlarının paylaştığı belgeler damga vurdu. 

Yargıç Berman'a hitaben bir mektup kaleme alan Atilla'nın avukatları 15 Eylül 2016'da Zarrab ile Ahad isimli bir şahsın telefon görüşmesini aktardı. Söz konusu telefon görüşmesinde, Zarrab'ın ihtiyaç durumunda hapisten dışarı çıkmak ya da daha az bir ceza almak için yalan söylemeyi Ahad isimli kişiyle konuştuğu belirtildi. Savunma avukatları tarafından yazılan mektupta, "Zarrab, daha az ceza almak için bir ifade uydurmak konusunda istekli olduğunu ifade ediyor" cümlesi kullanıldı. 

Duruşmada ayrıca Reza Zarrab'ın cezaevinden yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtları da paylaşıldı. Reza Zarrab davasının dosyasına giren tapede Zarrab ile bir kişi arasında geçen konuşmada, "Bekir ve Mevlüt isimli iki kişi ile 'Beyefendi'nin Başkan Obama’yı arayacağı" ifadesi yer alıyor. Tape kayıtlarından Zarrab'ın avukatı Şeyda Yıldırım'ın da Erdoğan ile iletişim halinde olduğu izlenimi ortaya çıkıyor. 

TIKLAYIN - Reza Zarrab'ın dava dosyasına giren ses kaydı: 'Beyefendi' Başkan Obama'yı arayacak!

Davanın altıncı duruşmasında Zarrab, Hakan Atilla'nın avukatı Fleming tarafından çapraz sorguya alındı. 

Zarrab, avukat Fleming'in sorularına verdiği yanıtta, ABD savcılığına ilk kez Ağustos 2016'da yani Mehmet Hakan Atilla'nın tutuklanmasından önce işbirliği yapmayı teklif ettiğini aktardı.

Zarrab'ın teklifine rağmen işbirliği anlaşmasının yapılmasının ciddi olarak gündeme gelmesi Ağustos 2017'yi buldu. Bu tarihten sonra Zarrab ile 12 kez görüşen FBI yetkililerinin görüşmelerde edindikleri bilgilerin davada kullanılabileceğine kanaat getirmelerinin ardından Zarrab'ın itirafçılık teklifi kabul edildi. Ekim 2017'de Zarrab itirafçılık belgesini imzaladı. Zarrab, itirafçı olmasının ardından neredeyse her gün FBI yetkileri ile bir araya geldiğini ifade etti. 

Avukat Fleming çapraz sorgu esnasında, Zarrab'ın işlediğini kabul ettiği suçlara dair de sorular yöneltti. "2013 yılında başkaları için hayat kadını ayarladıını" ifade eden Zarrab cezaevinde gardianlara rüşvet vermesi konusunda da itiraflarda bulundu. Buna göre, Zarrab cezaevindeyken marihuana içerken yakalandı. Ayrıca bir gardianın telefonundan, kızı ve avukatlarıyla görüştü. Zarrab gardianların kendisine ilaç ve alkol de verdiğini belirtti. Cezaevinde gardinalara 45 bin dolar rüşvet verdiğini söyleyen Zarrab, ödemeyi Türk avukatı aracılığıyla yaptığını ifade etti. 

TIKLAYIN - Zarrab: 2013'te başkaları için hayat kadını ayarladım, gardiyana 45 bin dolar rüşvet verdim