Brütalizm neden geri geldi?

"Her şey çok çabuk değişse de, brütalizmin yapıları yüzyıllardır hiç hareket etmemiş gibi görünüyor ve bu hissi çok kuvvetle karşı tarafa geçiriyorlar. Ve daha da önemlisi, hiçbir zaman hiçbir yere gitmeyecek gibi görünüyorlar. Köklü olma, uzun süre aynı yerde olma, yavaş olma, modern hayatın sürekli direttiğinin aksine ilerlememenin, bilakis durmanın imgeleri gibiler."

25 Haziran 2020 10:13

Brütalizm, beton ve geometrinin dansının en uç noktalarından biriydi. İlk etapta, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan konut ihtiyacına basit, sade, anlaşılır bir cevap gibi görünüyordu. Ama gerçek, o kadar da basit değil. Le Corbusier'den (1887-1965) bahsedilmeyen bir mimari hikâye bana göre genellikle eksiktir. Brütalizm üzerine düşünürken de, önce Le Corbusier'nin kapısını çalmalıyız. Beton tutkusunun ve geleneksel geometrik sütun ve kiriş düzenlemelerini azaltma sevgisinin en iyi örneklerinden biri, Unité d’Habitation'dur (1952).

Brütalizm, yirminci yüzyılın ortalarından 1970'lerin ortalarına kadar, özellikle İngiltere'de, Sovyet coğrafyasında ve Doğu Bloku'nda genellikle okullarda, kütüphanelerde, kiliselerde, tiyatrolarda, hükümet binalarında ve sosyal konut komplekslerinde görülür. 1980'lerin daha renkli, daha küresel ve liberal dünyası için biraz fazla ağır ve ciddi kalan bu eğilim o sıralar hızla popülaritesini kaybetti. Ama şimdi, özellikle Instagram'da, 40 yıllık şöhret kaybının intikamını alıyor. Dünya üzerindeki brütalizm akımına ilişkin binaların resimlerini paylaşmak üzere peş peşe yeni hesaplar açılıyor, brütalizm etiketiyle Instagram'da 800 binden fazla resim görebiliyoruz.

Beton-sever ve geometri-takıntılı binalar

Brütalizmin değer kaybettiği 40 yıl içinde modernizmin bireye ve hayatlarımıza neler yaptığına hızlıca bir göz atalım. Modernizm, hiç hız kaybetmeden kanser hücreleri gibi her yeri ele geçirmeye devam etti. Birey, belirsizliklerin çamuruna batmış vaziyette. Değişen koşullar bireyi, tıpkı bir oyun hamuru gibi, istediği gibi ve istediği kadar eğip büktü. Diğer taraftan, bedenlerimiz çok daha zayıf ve (her ne kadar tam tersiymiş gibi görünse de) doğa her zamankinden daha güçlü. Doğa, bedenlerimiz tarafından kaybedilen gücü kazanıyor sanki. Teknoloji geliştikçe sağlığımız daha kırılgan hale geldi (ceplerimizde antidepresanlar olmadan yaşayamıyoruz) ve doğa çok daha sert. Tıpta yeni ilaçlar keşfedildikçe, virüsler de ‘modernleşiyor’ gibi görünüyor. Bağımlılıklarımız ve bizi çevreleyen fakat etkimizin olmadığı belirsizlikler giderek büyüyor. Üretim biçimleri, üretim ilişkileri, üretim ve tüketim arasındaki ilişkiler dönüşüyor ve gittikçe de daha karmaşık hale geliyor. Ve bu dönüşümün dinamikleri de hızlanıyor. Maddi ve manevi öğelerin aynı hızda değişmemesi nedeniyle oluşan toplumsal travma daha sert hale geliyor. Bu kırılma, bu hız farkı, bu çatlak aynı zamanda toplumsal depresyon da üretiyor (tıpkı yirminci yüzyılın başlarındaki toplumsal nevrozlar gibi). Tarımdan sanayiye, sanayiden bilgi toplumuna; maddi unsurlardaki değişimin momentumu sürekli artmakta. Arada oluşan hız farkını kapatmaya çabalayan çeşitli toplumsal tampon mekanizmaları bile kendilerini bu çok hızlı değişikliklere ve dönüşümlere uyarlayamazlar. Tarihte hiçbir zaman toplumsal değişim bugünkü kadar hızlı değildi. Hızlı, aşındırıcı ve yırtıcı.

Bu beton-sever (brütalizm akımının ismi bile Fransızca ham beton kelimesinden –béton brut– gelir), geometri-takıntılı binalar, toplumsal değişimin hızıyla oluşan toplumsal travmalara ilaç gibi gelmiş adeta. Her şey çok çabuk değişse de, brütalizmin yapıları yüzyıllardır hiç hareket etmemiş gibi görünüyor ve bu hissi çok kuvvetle karşı tarafa geçiriyorlar. Ve daha da önemlisi, hiçbir zaman hiçbir yere gitmeyecek gibi görünüyorlar. Köklü olma, uzun süre aynı yerde olma, yavaş olma, modern hayatın sürekli direttiğinin aksine ilerlememenin, bilakis durmanın imgeleri gibiler. Bu çağda, hareket etmemek, hızlı olmamak, yükselmemek, tırmanmamak hatalı ve kusurlu olduğunuza delalettir. Ancak, brütalizmin binaları tırmanmamayı, yükselmemeyi, hızlanmamayı, olduğunuz yere kök salmayı fısıldar sürekli. Breuer Binası (New York, 1966), Trellick Kulesi (Londra, 1972), Londra ve Güney Amerika Bankası (Buenos Aires, 1966), Boston Belediye Binası (Boston, 1969), Velasca Kulesi (Milano, 1958), Robin Hood Bahçeleri Konut Alanı (Londra, 1972), Geisel Kütüphanesi (San Diego, 1970), Batı Şehir Kapısı (Belgrad, 1979), Forum Oteli (Kraków, 1988), Salut Oteli (Kiev, 1984)... ve brütalizmin diğer birçok örnek binası bize bu karmaşık evrenin ortasında sakin kalmamızı tavsiye ediyorlar.

Basamaklı yapısıyla bir tür tersine çevrilmiş tapınak görünümü de veren Breuer Binası (bir eleştiri yazısına göre "tersine çevrilmiş bir Babil zigguratı"), inşa edildiği yıllarda ağır ve iç karartıcı addedilirken şimdilerde güçlü ve yenilikçi bulunuyor. Mimarı Marcel Breuer'in beton-ızgara tavanları, günümüzde binanın, 18.000'den fazla sanat eserine ev sahipliği yapan Whitney Müzesi olarak kullanımına kolaylık sağlıyor gibi; dış cephedeki ters-yüz pencereler sayesinde bina daha fazla güneş ışığı alıyor. Bauhaus eğitimli, Macar mimar Marcel Breuer'in (1902–1981) binası hem betona hem de geometriye bir saygı duruşu gibi. Cepheleri ve pencereleriyle belli ki uzun yıllar daha Amerikan sanatını ağırlamaya devam edecek.

Mimarı Erno Goldfinger'ın Le Corbusier'nin Unité d'Habitation'undan ilham aldığı Trellick Kulesi, aslen sıradışı bir toplu konut yapısı. 100 metre yüksekliğindeki kule, asansörleri, koridorlarıyla ürkütücü bir görünüm arz ederken cephelerindeki sade beton yüzeyler binanın azametini ve güçlü görünümünü artırıyor. Sosyal konut olarak yararlanılmaya devam edilen yapı, Terör Kulesi olarak da biliniyor.

Clorindo Testa ve SEPRA’nın (Sánchez Elía, Peralta Ramos ve Agostini) birlikte tasarladığı Londra ve Güney Amerika Bankası (BLAS - Banco de Londres y América del Sud), kolonlarının caddeye konumlanışı, yuvarlak boşluklu kirişleri, spiral merdiveni, etrafıyla iletişimi vesilesiyle sınıflandırmakta zorluk çekilen bir kimliğe sahip. Kentsel dokunun sınırlarını bulandıran yapı, kendisini görenlerin mekân algısını sorgulatıyor. Dış cephesinde mimari detayların dans ettiği brütalist bina, bilindik kavramların hudutlarını ters yüz etmeye devam ediyor.

Üç Columbia Üniversitesi profesörü –Kallmann, McKinnell & Knowles– tarafından tasarladığı Boston Belediye Binasında, döneminde Amerika ve Avrupa'yı kasıp kavuran cam & çelik akımının aksine kaba beton tercih ediliyor. Halkı, idareden, yönetimden ayrıştıran üç-parçalı binanın cephesinde içerideki bürokrasinin izleri de görülüyor. Soyut değil kimlikli bir yapı olmasıdır belki de zamana karşı ihtişamından hiçbir şey eksiltmeyen.

Geçmişin klasik mimari anlayışıyla bugünün modern mimari anlayışını aynı potada eriten Velasca Kulesi (Torre Velasca), Milano'nun silüetinde yıllardır asılı kalmaya devam ediyor. Taş materyali ve destek kısımlarıyla Gotik mimariye göz kırparken, farklı katlarda farklı duvar ve pencere düzenlemeleriyle işlevselliği ön planda tutan yapı, Milano'nun gökyüzünü aşağıya çekiyor gibi.

Alison ve Peter Smithson'ın birlikte tasarladığı Robin Hood Bahçeleri Konut Alanı, toplam 213 daire içeren iki yatay binadan oluşurken aralarındaki bahçeye göre şekilleniyorlar. Bir tür mahalle caddesi işlevi gören geniş beton balkonları (mimarları bu balkonlara "gökyüzündeki sokaklar" diyorlardı) Le Corbusier'nin Unité d'Habitation’una bir tür yatay-yanıt gibi. Binanın şeklinde mimarlarının faydacı-estetik bakış açıları saklı. Güneyden daha fazla güneş ışığı alabilmesi için bir bina 10, diğeriyse 7 katlı... İngiltere’nin ve elbette dünyanın mimari tarihinin önemli yapılarından biri olarak belli ki Smithson'ların "gökyüzündeki sokaklar"ı geleceğe de kalacak.

Kaliforniya Üniversitesi’nin esas kütüphane binası olan Geisel Kütüphanesi'nde mimar William L. Pereira, dikdörtgen prizmalardan bir nevi küre yaratıyor. 8 katlı yapıda böylece aydınlanma sorunu yaşanmazken, binayı şekillendiren dev beton ayaklar, kütüphanenin görkemini artırıyor. Uzaktan bakıldığında başka bir dünyadan geliyor gibi de görünen yapı, hayal gücüyle birleşince mimarinin ne kadar kuvvetli olabileceğini de gösteriyor.

İki katlı bir köprüyle birbirine bağlı iki kuleden (biri 30 diğeri 26 katlı) müteşekkil Belgrad Batı Şehir Kapısı, inşa edildiği zamanlar defalarca eleştirilse de şimdilerde şehrin en popüler, en turistik yapılarından biri. Mimar Mihajlo Mitrović'in tasarladığı beton cephesi, kısa vadeli dertlerle meşgul olan modern hayata verilmiş sert bir yanıt gibi. Kesintisiz, güçlü ve hiçbir yere gidecek gibi de görünmüyor.

Hemen önündeki Wisla Nehri ile bir tür kuzey-güney oyunu oynayan Kraków'daki Forum Oteli ise, köşeli biçimiyle brütalizmin gerekliliklerini yerine getiriyor. 6 katta 280 odası olan otel, uzaktan oyuncak, soğuk bir blok gibi görünse de misafirlerini sıcakkanlılıkla ağırlamaya devam ediyor.

Mimarları Avraam Miletsky, N. Slogotskaya, Vladimir Shevchenko ile bürokratik parti aygıtı arasındaki savaşın bir orta yolu olan Salut Oteli, beton duvarları ve çelik kablolarıyla beton ve geometriyi dans ettirmeyi sürdürüyor. 7 katlı otelde 100 oda bulunurken, zamanda asılı kalmış bu iddialı yapı günümüzde Kiev'e gidenlere melankolik bir atmosfer vaat ediyor.

Bunca beton, bunca geometri… aradan geçen, görece ilgisiz bırakıldıkları 40 yılın ardından sıkı bir intikam alıyor gibiler. Gündelik telaşların, kısa süreli planların her yeri sardığı günümüz dünyasına hiçbir yere gitmeye niyetleri olmadıklarını söylüyorlar. Atmosferleri, görkemleri, ilham veren yaratıcılıkları, inşa edilme teknikleri hudutları, sıradan kavramsal sınırları hâlâ zorluyor. Modernizm, her şeyi çözündürmeye, karıştırmaya, bulanıklaştırmaya devam etse de, brütalizm tüm gücüyle geri dönüyor.

 

 

KAYNAKÇAhttps://www.archdaily.com/128627/ad-classics-whitney-museum-marcel-breuerhttps://whitney.org/about/breuerbuildinghttps://www.archdaily.com/151227/ad-classics-trellick-tower-erno-goldfingerhttps://www.archdaily.com/774458/ad-classics-bank-of-london-and-south-america-clorindo-testa-plus-seprahttps://www.archdaily.com/117442/ad-classics-boston-city-hall-kallmann-mckinnell-knowleshttps://www.archdaily.com/155121/ad-classics-torre-velasca-bbprhttps://www.archdaily.com/150629/ad-classics-robin-hood-gardens-alison-and-peter-smithsonhttps://www.archdaily.com/566563/ad-classics-geisel-library-william-l-pereira-and-associateshttps://nonument.org/nonuments/western-city-gate-2/https://en.m.wikipedia.org/wiki/Western_City_Gatehttps://www.architecturerevived.com/hotel-forum-krakow-poland/http://socialistmodernism.com/hotel-salyut-kiev/https://www.calvertjournal.com/features/show/9227/kiev-hotels-modernism-architecture-ukraine