Haberler

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilişinin 43. yılında Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemlerinin 996. haftasında “Kaç yıl geçerse geçsin, Nurettin Yedigöl için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diye seslendi

27 Nisan 2024 14:24

T24 Video

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı. Kayıp yakınları 996’ıncı hafta açıklamasında gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu.

Eylemin 996’ıncı haftasında hak savunucularının yanı sıra Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Başkanı Roza Metina, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) temsilcileri katıldı. Haftanın açıklamasını insan hakları savunucusu Ümit Efe okudu.

“Gözaltında kaybedilişinin 43. yılında Nurettin Yedigöl’ü unutmadık” diye seslenen Efe, şunları söyledi:

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilişinin 43. yılında Nurettin Yedigöl’ü andı

"Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen hala engelleniyoruz"

"996. haftamızda bizi buluşma mekânımız Galatasaray’dan ayıran polis bariyerlerinin önündeyiz. Bizimle özdeşleşmiş, bizimle bir hafıza mekânına dönüşmüş Meydana girişimiz Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen hala engelleniyor.

"Nurettin Yedigöl nerede?"

996. haftamızda son nefeslerine kadar oğullarını arayan mücadele arkadaşlarımız İsmail ve Zeycan Yedigöl’ün bıraktıkları yerden soruyoruz: Nurettin Yedigöl nerede?

Nurettin Yedigöl, 70’li yıllarda üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciliği dönemi ve sonrasında sosyalist gençlik hareketinin içinde yer aldı. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

"Ağır İşkenceye maruz kaldı"

10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul/ İdealtepe’de bir eve yapılan baskında gözaltına alındı. Dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Tayyar Sever yönetimindeki 1. Şube'de Honduras’ta işkence eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timinin en ağır işkencelerine maruz kaldı. En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde; kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin’i gören olmadı.

İsmail Yedigöl İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına yazdığı dilekçede “Oğluma işkence yapılmıştır. Onu son görenler komada olduğunu söylemektedir. Oğlumun hayatından, resmî makamlardaki suskunluk nedeniyle endişelenmekteyim.” dedi.

Tüm mercilere başvuran İsmail Yedigöl, Kenan Evren'e kadar ulaştı. Ancak resmî makamların suskunluğu devam etti. Başvurulara Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı cevabı verildi. 10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. “Şahidiz, işkencede öldürüldü” diye ifade verdiler ama savcılık “böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın” dedi.

Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.

Anne Zeycan Yedigöl son olarak, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelemedi ve zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar karar verdi. (Başvuru Numarası: 2013/1566) Aile AİHM’e başvurdu.

Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini açığa çıkarmak ve bilinen faillerini yargılamak adli makamların sorumluluğundadır.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilişinin 43. yılında Nurettin Yedigöl’ü andı

"Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz"

Kaç yıl geçerse geçsin, Nurettin Yedigöl için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."