13 Temmuz 2016

Suriyelileri alırken, Türkleri dışlamak...

Bunun sonuçları Türkiye için çok ama çok ağır olacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine oy vermeyen yüzde 50’den nefret ediyor. 40 milyona yakın Türk insanını kendinden görmüyor. Yaşam biçimlerini, kılık kıyafetlerini, görüş ve düşüncelerini hiç ama hiç sevmiyor, rahatsız oluyor.

Türk vatandaşlarının yarısı yok olsa, ülkeyi terk etse çok mutlu olacak.

Yerlerine Suriyelileri, Filistinlileri, Mısırlı Müslüman Kardeşleri alarak hayalindeki Türkiye’yi kurmuş olacak. İşte ancak o zaman kendisini herkesin Cumhurbaşkanı gibi hissedecek.

Buna karşılık, onun sevmediği yüzde 50 de ondan nefret ediyor. Milyonlarca insan onu kendi cumhurbaşkanı gibi görmüyor.

Erdoğan’ın dışlayan, azarlayan, sürekli had bildiren, yaşam biçimlerine müdahale eden kibirli ve yasakçı söylem ve politikası bu kesimi kendi ülkesine yabancılaştırıyor. Aidiyet duygusunu yok ediyor.

Oy verdiği partilerin muhalefet etmedeki etkisizliğinden ve hala bir umut yaratamamasından iyice yıldığı için de ülkeyi terk etmeyi düşünenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil.

Kimisi maddi durumu elvermediğinden çok istemesine rağmen gidememekten şikayetçi.

Maddi durumu iyi olanlar da ikinci bir pasaport peşinde. Hangi Avrupa ülkesinin daha kolay vatandaşlık verdiğini araştırıyorlar.

Kendilerini yalnız, çaresiz hisseden, geleceğe dair umudunu, heyecanını yitirmiş milyonlarca insanın ruh hali gerçekten çok kötü.

Düşünebiliyor musunuz, değişim için bir ara Putin’den medet umanlar vardı. Şimdi ABD’deki Zarrab davasından... 7 Haziran seçiminde Selahattin Demirtaş’tan şimdi Meral Akşener’den...

Bu anormal durum karşısında iktidarı elinde tutanların oturup enine boyuna düşünmeleri ve biz kendi vatandaşlarımızın yarısını bu hale nasıl getirdik diye kendilerini sorgulamaları şart.

Suriyelilere, Ahıska Türklerine, Mısırlı Müslüman Kardeşlere, Filistinlilere gösterdiğiniz ilgi, alaka, şefkati kendi vatandaşlarınızın yarısından esirgiyorsunuz.

Bunun sonuçları Türkiye için çok ama çok ağır olacak.

Haberiniz olsun.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Delors asla "AB, Hristiyan kulübüdür" demedi; peki, bu haksız algı neden üstüne yapıştı kaldı?

Avrupa Birliği'nin oluşumunda büyük pay sahibi olan Jacques Delors, Türkiye'de maalesef "Batı ve Hristiyan klübü"nün sözcüsü olarak tanıtıldı, yansıtıldı. Kendi kulüpçülüklerini sürdürmek için Avrupa'dan medet umanların yazdıklarının aksine, "Türkiye'ye tavır almak, AB'yi Hristiyan kulübüne dönüştürme riski taşır" demişti

Türkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi

Erdoğan, Fatih Portakal üzerinden tüm muhalefete gözdağı veriyor...

Erdoğan'a nasıl hakaret etmişim?

Soylu'nun “Sahtekar, düzenbaz, alçak” ifadelerini AİHM kantarında tartan savcılar “Eleştiri hakkı” derken, Erdoğan şikayetçi olunca eleştiri içeren cümleleri hakaret sayıyor...