14 Şubat 2018

Sevgi(li)ye

İnsan, sevdiğinde farklı olur, hayata başka türlü bakar, olan bitenler onu başka türlü yapmıştır

Hayatı anlamlı ve anlaşılır kılan en önemli duygumuz sevgidir. Sevmek ve sevdiğimizi göstermek suretiyle yaratılan varlıklar içerisinde bir üst aşamaya geçeriz. Sevginin özelliği ve gücü de işte bu aşamada kendisini gösterir. Sevmek ve sevilmek bu iki özel duygu insanoğlunun yeryüzündeki yolculuğu boyunca onun peşini hiç ama hiç bırakmadı! Severek kendimizi ve karşımızdakileri farklı bir aşamaya yükseltiriz. Bu duyguya karşınızdakinin de sizi sevmesi eklendiğinde dünyanın her yerinde samanlık seyran olur.

İşte bu yüzdendir ki yine dünyanın her yerinde bütün sevenlerin birbirleri ile ilk karşılaşmalarındaki yaptıkları hareketler adeta birbirinin tekrarı niteliğindedir. Sevgi sözlerinin farklı dillerde daha coşkulu ya da daha yavan şekilde dile getirilmesi hiçbir gerçeği değiştiremez: asıl olan sevginin kendisidir ve bunu göstermenin bin bir yolu vardır. Sevmek, insanı farklı bir aşamaya geçiren en özel duygumuz, onun sayesinde hayatımızı bambaşka bir çizgi üzerinde inşa edebiliyoruz.

Onun varlığı ile kendimizi ve sevdiğimizi tüm dünyanın gözünde başka bir yere koyabiliyoruz. Sevgi öncesi ve sevgi sonrası başka insanlar olabiliyoruz. Sevmenin gücü önünde hiçbir kudret duramıyor, engeller ne kadar zorlu olursa olsun; sevgi hepsini aşıyor. Sevmek, hissetmenizi güçlendiriyor ama sadece bununla da kalmıyor aynı zamanda sizin kalp gözünüzün de açılmasını sağlıyor. Bu sayede hem kendiniz hem de sevdiğiniz için düşünmeye, yaşamaya ve hayatı çift kişilik algılamaya başlıyorsunuz. Severek çoğalıyor, severek büyüyorsunuz.

Sevdiğiniz ölçüde yepyeni bir insan oluyor ve insanlığın en yüce duygusunun ayırdına varıyorsunuz. Sevdiğiniz için en tehlikeli yollardan geçmeyi, aşılmaz engelleri aşmayı göze alabiliyorsunuz. Onun yüzünü sadece birkaç saniyelik de olsa görebilmek için kilometrelerce yol gidebiliyorsunuz. Çünkü sevmek mesafe tanımadan yola çıkabilme yürekliliğine sahip olmak demektir. Severek yola çıkanların hiç yorulmamaları da bu yüzdendir. Sevginin gücü, diğer bütün güçlerden çok daha sıcak, samimi ve enerji doludur. Severek çıkılan yolda karşılaşılan güçlüklerin herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Çünkü seven için onların herhangi bir kıymeti harbiyesi yoktur. Seven için sevdiğine ulaşan her yol, çekilecek her çile kutsal bir dava gibi görülür ve bu yolda vuslata ermek her şeyden önemlidir.

İnsan, sevdiğinde farklı olur, hayata başka türlü bakar, olan bitenler onu başka türlü yapmıştır. Sevmiştir ve sevdiği içinde hayatını bambaşka bir emel uğruna sürdürmektedir. Onun için artık varsa yoksa sevdiği ile geçirebileceği dakikalar hatta saniyeler vardır, bunun dışında kalan hiçbir şeyin ehemmiyeti bulunmamaktadır. Sevdikçe başkalaşır ve sevdikçe insanlaşır, çünkü seven insan gerçekten insanın yaratılıştaki o yüce duygu ile dolmaya ve bu yüzden de sevdiği üzerinden dünyadaki bütün canlılara farklı bir gözle bakmaya başlar. Sevdikçe insanlaşır, sevildikçe çoğalırız buna karşın sevgisiz kaldıkça insanlıktan uzaklaşıp başka bir mahlukata dönüşürüz.

Seven insanın kalbi yumuşaktır çünkü sevgilisi onun kalbini kendisi ile doldurmuştur. Sevgisine karşılık alan ve böyle yaşamaya başlayan insan dünyanın en şanslı varlığı halini alır. Sever ve sevilir böylece hayatı başka türlü yaşamaya ve dünyayı başka gözlerle görebilmeye başlar. Sevmek sadece iki insanın hayatını değiştirmekle kalmaz, iki insan yeri gelir dünyayı değiştirecek kadar sevgiyi biriktirirler. Sevginin nasıl bir güç olduğunu ve nelere kadir bir kudret olduğunu nefes aldığım her dakika bana hissettirdiğin için sana minnettarım.

Sevgi ile kurmuş olduğu ilişki türüne göre üç farklı gruptan söz edebiliriz; Hayatı boyunca sevgi duygusu ile tanışamayan ve bu şekilde ebedi aleme göçenler, sevgi duygusu ile tanışan ancak zaman içerisinde bunu ellerinden kaçıranlar ve son olarak da sevgi ile tanışan ve bu duyguyu hayatları boyunca koruyup, kollayanlar. İlk sıradakiler konusunda söylenecek fazla bir şey bulunmamaktadır çünkü onlar yukarıda belirttiğimiz bir üst aşamaya geçmeyi başaramamışlar ve insani duyarlılıktan yoksun kalmanın yanı sıra böylesine özel bir duyguyu tadamadan hayatlarını sürdürmüşlerdir. Tabii bu sürdürülen şeye hayat denebilirse.

İkinci sıradakiler ise sevgiyi bulmuşlar ancak çoğunlukla kendi kişisel hataları nedeniyle ellerinin arasından kayıp gitmesine mani olamamışlardır. Bu insanlar, ilk sıradakilerden daha şansızdırlar çünkü duyguyu yaşamışlar ve yaşadıklarının kendilerinde bıraktığı o acı tortuyu hayatları boyunca unutabilmeleri mümkün olmayacaktır. Oysa ki ilk gruptakiler bu duyguyu hiç bilmedikleri için, kaybetme durumundaki acıyı da bilemeyeceklerdir.

Bu özel günü hak eden ve hayatlarını sevgi ile doldurmayı başarabilenler şanslılar grubunda yer almaktadırlar. Bu kişiler sevginin karşılıklılık ve emek gerektiğinin bilincindedirler. Sevgi, üzerinde uzun soluklu bir uğraş verilmesi gereken nadide bir çiçektir. Eğer yeterince sabırlı değilseniz ve elinizi korkak alıştırırsanız, çiçeğinizin kısa sürede solduğunu görürsünüz. Gerçek sevgi, sevenlerin yüreği ile beyni arasındaki yolculukta özellikle iki yerde mola verir; Ağızda ve Gözlerde.

Bu iki organın işlevi sadece duyu organı olmaları değildir. Ağzımız yeme/içme/tat alma duyularımızı yerine getirmenin yanı sıra yüreğimizin sıcaklığı ile beynimizin kıvrımlarında şekillenen sevgi sözcüklerini kullanmamıza yardımcı olur.  Söylenmeyenler kadar söylenenler, dile getirilmeyenler kadar dile getirilenler ve bunu meydana getiren sevginin gücü de son derece değerli ve özeldir. Bu yüzden seven insan için ağzından çıkanlar adeta sevginin çağladığı bir şelaledir. Hiç kuşkusuz en güzeli ve en özel olanı ise kelimelerin yerine gözlerin devreye girerek, sözlerin ifade edebileceğinden çok daha fazlasını dile getirebilmeleridir.

Gözümüz, en önemli organlarımızdan biridir, ancak bir de gözlerimizle konuşuruz. Kimi zaman dilimizden dökülemeyen pek çok şeyi gözlerimizle anlatır, adeta duvarları delen lazerin yarattığı etki gibi kalpten kalbe bir yol açarız. Çünkü gözler konuşmaya başladığında konuşulanları sadece ve sadece o gözlerin ne dediğini bilenler anlayabilirler. Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım dizelerinde şair bu durumu çok ama çok güzel bir biçimde özetlemiştir.

Severek ve sevilerek yaşayanlara ne mutludur ki onlar hayatı gerçek anlamda tadabilenlerdirler ve sadece onlar gerçekten fark yaratabilirler. Çünkü onlar içlerinde taşıdıkları sevgi denen, önünde hiçbir gücün duramayacağı, hiçbir silahın susturamayacağı kadar büyük bir duyguya sahiptirler. Sevgi insanoğlunu belki de toplumsal yaşantı içerisinde eşitleyebilen az sayıda duygudan bir tanesidir. İster zengin olun isterse fakir sevdiğiniz ve sevildiğiniz kadar varsınız ve eğer her ikisini de yaşayabilecek kadar bahtiyarsanız ne mutlu size ve sizi sevenlere.

Yazarın Diğer Yazıları

Kupanın adı süper, geride bıraktıkları ise…

Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır! 

Futbolda yaşananlar yeşil sahayla sınırlı değil

Ülke futbolu, bir karşılaşmada çıkan olaylar sonrasında ülkenin en büyük kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe’nin ligden çekilmeyi tartışacağı 2 Nisan tarihindeki genel kurulu ile PFDK sevkleriyle verilecek cezalar arasında sıkışıp kalmış vaziyette

Göz göre göre bugünlere geldik

Toplumsal hayatımızdaki şiddet üreten etmenleri es geçtiğimiz sürece futbol sahalarındaki şiddeti sadece cezai tedbirlerle önleyebilmemiz mümkün değildir. Bu olay sonrasında cezai tedbirlerin arttırılması tekrar gündeme getirilecektir ancak göreceksiniz ki bu da yaraya merhem olmayacaktır