09 Ocak 2024

Çanlar kimin için çalıyor?

Dünyamız, birçok tehlikeyi coğrafyalara parçalı bohça şeklinde barışçı boşluklar ve ateşli savaş alanlarıyla beraber ortaya koymakta. Yol ise belirsiz..!

Ukrayna'da Kiev'in yanı sıra Harkiv, Lviv, Odessa, Zaporijya ve Dnipro'ya yoğun füze saldırısı düzenlenmişti.
29 Aralık/fotoğraf: AA

Gökyüzü yağmursuz bir sabahın kızıllığında aydınlanmaya başlarken çeşitli coğrafyalarda deniz kenarlarında martılar seslerini duyurmaya başladığında, dalgaların ritmini izleyen bakış insani bir bakış olarak dünyaya bakmakta. Her yerde başka bir saatte karşılaşılabilecek olan manzara dünyaya ait olarak kalmıştır. Asya’dan Orta Doğu’ya oradan Avrupa ve Amerika’ya ve oradan da Pasifik üzerinden Uzak Asya’ya doğru giden ufuk çizgisi yönünü arayanlara yol göstermekte. Uzadıkça nerede birleştiği perspektif yanılsamalarına göre değişen iki noktanın birbirlerine değecek anı yakalayamamasının neden olduğu bir buluşamamazlık anındayız ve her zaman bu an bu şekilde kaldı herhalde? Ancak tam da perspektif; aydınlık bir düşünce içinde, sanki iki çizginin birbirlerine dokunma imkanlarının olduğunu, bizi yanıltmış olsa bile, sunmuştu ki bugünün savaş durumunun içine girdik!

Bugün iş çığırından çıkmaya başladı. Dünyanın çeşitli yerlerinde savaş işaretleri verilmekte. 20. yüzyılın ikinci yarısında tam barışa doğru giden bir dünya rüyası içinde yaşamaya başladıktan sonra bugün birden ufukta savaşlara ait haberler alınmaya başlandı. Yüksek yoğunluklu savaşların başlaması insanı şaşırtmıyor değil? Öyle ki, küçük olaylar nerdeyse artık ehemmiyetsiz hale gelmeye mi başladı?

Nedir bu savaş istenci? İnsanlar küçük hayatlarında sinir harbi içinde yaşamaktayken Ukrayna ve Rusya savaşı nasıl buraya geldiğimiz sorusuna yol açmakta. Ne oldu da bu hale gelindi? Öğrenebilecek miyiz? Ders çıkarmaya başlayabilecek miyiz? Yoksa tersine hiç ders almaz kötü öğrenciler gibi intikam alma arzusuyla yanıp tutuşacak mıyız? İnsan aklı nasıl oldu da bu duruma geldi? Burada sosyal medya araçlarının ve teknolojinin altında ezilen bir insanlık mı söz konusudur? İki senedir devam eden bir savaş uluslararası bir mücadele içine mi sokulmakta? Putin savaşı olarak başlayan savaş sonunda tüm Rusya’nın savaşı mı olmaya başlamaktadır?

Bu tehlikeli proje uzun süredir Batı dünyasını sarsmaya kalktığında ABD Başkanı Biden’ın askeri hareketten çekilmeyi seçmekte olduğunu mu izlemekteyiz? Zelenski’nin planları bir dönüm noktası haline gelmeye mi başlıyor? Rusya sembolik olarak toprakları olarak kabul ettiği Ukrayna sınırında olan şehirleri artık kendisine bağlamaya mı başlamakta ve bu şekilde topraklarını genişletme projesini gerçekleştirmeye doğru mu taşımakta?

Natanyahu’nun Hamas ile girdiği Gazze’deki savaş 7 Ekim’de, Hamas’ın “El Aksa Tufanı Operasyonu”yla başlamıştı. O günden beri hala sürmekte. Dengesiz bir savaş ve tarafların birbirleriyle yan yana gelme imkanlarının sıkıştığı bir sırada, Yüksek Mahkemenin İsrail’de aylarca İsrailliler tarafından protesto edilen Netanyahu’nun yargı reformunu, Yüksek Mahkeme'nin başbakanlık yapanı görevden alma yetkisini kısıtlamak isteyen karar dileğini reddetmesi bir dönüm noktası olabilir mi?

Kuzey Kore’nin güney sınırından, silah deneyi yapar gibi füzeler (90 havan topu mermisi) yollamaya başlamasına ne demeli? Uzun müddetten beri aralarında bu tip somut saldırıların dindiği bir süreçten bu sefer sıcak savaş sürecine doğru mu gidilmekte? Çin’in ise Tayvan ile ilişkisinde canlanmaların ve ateşli bir söylemin gündeme gelmesi dünyanın eksen kaymasını mı beraberinde getirmektedir? Afrika ülkelerinde iç savaşlarla başlayan ve Ukrayna savaşıyla devam eden ve de sonunda sıcak iç savaşların yanına ülke savaşlarının eklenmesi nereye ve hangi coğrafyaya kadar sürecek?  Batı’ya ve medeniyetine karşı başlamakta olan fikir mücadelesi ile teknoloji transferinin ticari ilişkilerin yerini almaya başlaması bugün nasıl bu sürece girmiştir?

İran Şii devleti örgütleriyle İslami devlet sünni “sözde devleti” milisleri arasında başlayan terörist saldırıların geldiği noktada mezhepler arasına doğru da itilen bu tip terör hareketleri sadece dinler arası veya etnik milliyetçilikler arası değil bu sefer mezhepler arası savaşların ufukta gözükebildiğini de beraberinde düşündürtmekte. Nasıl oldu da her yerde savaş çığlıkları baltaları, topraktan açık oksijen alanlarına çıkarıldı?

Avrupa aşırı sağcıları “milli bir evrensellik” kavramını ortaya atmaya başladığı bir sırada, evrenselin sınırına mı siyasi olarak gelinmekte? Teknolojinin bu kadar ön plana çıkarılmasıyla “insanın unutuluşu” bir kez daha mı düşünce dünyasının parçası olmaya başlamaktadır? İkinci Dünya Savaşı içerisinde sorulan bu sorular bugün teknolojinin başka boyutlarda sürdürülmesine sürüklemektedir? Avrupa ve ABD hala daha teknolojik üstünlüğü elinde tutmaktadır. Bugünkü gençliği savaşa çağıran bu siyaset nasıl duracaktır? Savaşa çağırılanlar sanki tarih tekrar edercesine yüksek maaşlarla gençlere cazip gelebilecek bir statüyü ortaya koymaktadır: İşsizlik ve askerlik arasındaki eski denge nasıl oldu da bugün tekrar gündeme gelebildi?

Herkesin herkesle savaşı değil, ama iç savaşlarla başlayan ve ideolojiler sonrası barışçı fikirlerin çarpışmasından sıcak savaşlara doğru giden bu süreç bize ne verebilir? Neden bu soru değil de silahların deneylerinin başarılarından bahsedilmektedir? Siyaset savaşın başka yollarla devamı olan bir durumdan savaşın siyasetin başka yollardan devamına nasıl gelebildik? ABD’de kurayla askere alınma nasıl düşünülebilmektedir? Kura ile askere belli sürelerde gençleri yollamaya yol açacak mıdır? Buna “milli kura” adı verilmekte. Hayalgücü bu kadar nasıl savaş arzusuyla işletilebilmektedir? Bundan dolayı bir sürü genç ülkelerini terk ederek başka ülkelerde hayat aramaya doğru yol almaktadır.

Modernleşme dönemlerinde Batı teknolojisinin Doğulu toplumlara nazaran çok daha ileri gitmesi, pozitivizmin süreci içinde gelişmişti. Bugün, pozitivizmin krizi yanında, dini düşünürlerin ilerleme ve bilim konusunda fikirlerinin daha teolojiye dönük halde durmasının getirmekte olduğu kriz teknolojiyi de bağlamakta değil mi? Yapay zekâ tartışmaları bu anlamda ön plana çıkmakta. ABD’nin önü çektiği bu araştırmalarda, Avrupa Birliği ülkelerinden çok Çin teknolojisinin daha önde durması da dengeleri değişime sokan nedenlerden biri olarak gözükmekte değil midir?

2024 Gazze ve Birleşmiş Milletler arasındaki gerilim devam ettiği bir dönemde İsrail ordusu ve Hamas’ın askeri teşkilatı ve Hizbullah milisleri arasında savaş genişlemeye ve yayılmaya başlamakta. İnsani yardım hareketleri yardım konvoylarını ulaştırmakta zorlanmakta. ABD Diplomasi Şefi Anthony Blinken Orta Doğu’daki siyasi ziyaretlerini sürdürmesine rağmen konuşmalar bir neticeye ulaşmakta zorlanmakta.

Sıcak bir gündemde dünya nereye doğru sürüklenmekte? Bunlardan etkilenmiş olan dünyamız, birçok tehlikeyi coğrafyalara parçalı bohça şeklinde barışçı boşluklar ve ateşli savaş alanlarıyla beraber ortaya koymakta. Yol ise belirsiz..! 

Ali Akay kimdir?

Ali Akay Paris'te, 1976-1990 yılları arasında Paris VIII Üniversitesi'nde Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilim okudu. 1990 yılından beri İstanbul'da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesidir. Aynı Üniversitenin Resim Bölümü'nde 1992 yılından beri doktora derslerini sürdürmektedir.

Yurt dışında Paris, New York ve Berlin'de dersler vermiştir. Türkiye'de ve yurt dışında birçok kurumsal ve kurum dışı sergilerin küratörlüğünü yapmıştır. 

1992 yılında Toplumbilim dergisini kurmuş ve 2011 yılına kadar bu dergiyi sürdürmüştür. 2011 yılında, Toplumbilim dergisinin yeni ismiyle şu anda devam etmekte olan Teorik Bakış dergisini kurmuştur.

Yurt içinde ve yurt dışında yazıları yayımlanmıştır ve sanat, sosyoloji ve felsefe üzerine birçok kitabı vardır. 

Yazarın Diğer Yazıları

Vietnam-Gazze

Bugün 1968 ile kıyaslamalar yapılmakta. Vietnam Savaşı’na karşı çıkan bağımsızlık ve barış yanlısı göstericiler dünyada “Amerikan Emperyalizmine” karşı tavrı belirliyordu.  Ama bugün bu durum sanki “epsitemolojik bir kopuşun" göz ardı edilmemesi gerektiğini düşündürtüyor insana.

Dostluk üzerine

Siyasi partilerin seçim sonuçlarında aldıkları seçmen oyları, mümkün olabildiği kadar, oyların eşit dağılımı üzerine kuruludur. O halde, neden hâlâ bazı düşmanlık sözleri toplumun içinde yer bulabilmekte ve hak arama imkanları kısıtlanabilmektedir?

Seçimlerde toplumsalın vektörleri

İstanbul odaklı söylemlerin içinden geçen ve Türkiye bütününde siyasilerin ve devlet aygıtlarının medya ve kamusal alandaki aktörlerin sahada boy gösterdiklerini izledi