18 Ekim 2017

Monaco stadını kim yaptı?

Bizim gibi ileri demokrasilerde tarihi başarılar elde eden suçludur.

Fransa ve İtalya sınırları mayınlarla döşeli bir kent. Cebren ve hile ile kente giren turistlerin her zar atışında kepenkleri kapatacak kadar büyük çatışmaların yaşandığı bir bölge. Trafikte insanların birbirine nefretle baktığı kalabalıklar. Arsalar değerlendikçe beton mikserlerinin cirit attığı sokaklar. Spor kültürünün yerleşmesine imkan bırakmayacak yönetimsel hatalar. Öyle ki Formula 1 pisti şehrin 50 kilometre dışına yapılıp 4 yıl denendikten sonra seyirci gelmediği için atıl bir şekilde durmakta. Prensin yandaşlarına ihalesi verilip yaptırılan derme çatma bir stadyum. Aynı şekilde yanında duran idman sahası. İşte Monaco...

Ergenlik çağında zihinsel veya fiziksel gelişimi açısında umut verici bir bireye sorsak Türkiye'de mi hayatına devam etmek ister, yoksa Monaco'da mı? Umutlu olduğumuz gençleri burada tutmanın yolu ise buraları ya Monaco'dan iyi hale getirmek ya da Monaco'yu yukarıdaki gibi anlatmak. Algı yaratıp bireyleri körleştirmek. Çocuklarımıza Monaco'yu bu şekilde anlatırsak Galatasaray - Fenerbahçe maçına bahis oynayıp nargile kafelerde sonucu beklemeyi tercih edeceklerdir. Teknoloji, erişim ne kadar iyi olursa olsun körleştirme devam ediyor. Nargile kafelerde umutlar yok oluyor. Bu düzene uygun şekilde anlatmaya devam edeyim.

Maaşı daha cebine girmeden kuruşu kuruşuna vergisini ödemek zorunda bırakılan insanlara "Monaco'nun stadını onlar mı yaptı yahu, ben yaptım. Babamın adına yaptırdım." diyebiliyorlar.

Monaco taraftarı, stadın sadece kale arkası tribününe babasının hayrına bir sponsorluk anlaşması için maddi destek sağlandığını biliyor. Kulübün taraftar ve sponsor desteğiyle bir stadyum inşaa ettiğini herkes biliyor, ama kör taklidi zaruri. Hatta tüm planlar yapıldıktan sonra "Buranın adını beğenmedim, değişsin." diye emir verilen yönetimlerin adının demokrasi olduğuna da hepimiz hemfikiriz.

Bu kadar huzursuzluğun, kaosun yaşandığı bir bölgenin takımı olan Monaco'yu yenmek çocuk oyuncağıydı. Göreve geldiğinde kulüpteki paraları koyacak yer bulamayan Fikret Orman yönetimi, şampiyonlar liginde bir ilke imza atarak sporu baltalamaya devam ediyor. Ülkeyi bu kadar kötü şekilde temsil eden bir kulübe karşı demokrat, aydın, çağdaş basınımız bu icraatlara karşı çıkmakta son derece haklı.

Tüm kinayelerimi sindirip doğruların yanında yer alacak cesareti bulacağınıza eminim.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Taraftara işkence

Fırsat varken Beşiktaş ile Türk futboluna süreklilik sağlayabiliriz

Avrupa'nın kilidi taraftarın elinde

Beşiktaş'ın kurası neler getirecek?

Trabzonspor arşivi bugün yenilenebilir

Bordo mavililer sezona kötü başlayan Fenerbahçe karşısında iddialı