20 Şubat 2014

Anlayamazsınız: Kaan’a değil Kaan’la gülmek

Yapmayayım, yazmayayım, çocuk zaten üzgün bir de ben malzeme etmeyeyim dedim ama, olayın kahramanı Kaan’a kendisine gülmediğimizi anlatmayı da boynumun borcu bildim.

Yapmayayım, yazmayayım, çocuk zaten üzgün bir de ben malzeme etmeyeyim dedim ama, olayın kahramanı Kaan’a kendisine gülmediğimizi anlatmayı da boynumun borcu bildim.

İnşallah Kaan bu yazımı okur da, üzüntüsü geçer yani.

Ben çocukları çok severim. Zengini olsun fakiri olsun, hepsini severim. Onların böyle araya kaynadığı-güme gittiği olaylara ne kadar komik olursa olsun öyle gek gek gek aylarca gülemem efendim. Neye gülünecekse ona gülerim, çocuğa gülmem. Çocukla gülerim.

İster teknesi olsun, ister telle bağladığı tekerleği sürsün, çocuk çocuktur. Bozulup bize dönüşmesine 1-2 yıl kalmış bir ‘temel’ insandır o. Canımızdır.

Kaan, şimdi yakında senin dalga geçiliyor diye bunalıma girdiğine dair haberler çıkar sağda solda. Tekneni satarsın falan. Bilge olursun. Olma. Çok ciddiyim.

Nitekim annenle baban “Tekne o kadar pahalı bir şey değil, lanet olsun hevesimiz kursağımızda kaldı” diye açıklama yapmışlar. Aman diyeyim. Takma sen bizi. Salla. 

Anne-babası, bir gün gidip çocuğa tekne alıyor. E alsın.

Haberci “Ay Kaan’ın gözleri o kadar şey kii, neredeyse ağlayacak” diyor. Evet, dersin öyle bir durumda. Yani ben de o habercinin durumunda kalsam, Boat Show’a gitmişim yani, derim bu ailenin hali vakti yerinde, okey, burası Boatshow.

Aaay Kaancım sen ağlamak üzeresiiiiiin! Derim yani ben de. O an o durumdasın zaten, oradasın.

Boat Show’da kimle ve neyle karşılaşsan beğenirdin?

Tekne satın alacak veya tekne hayali kurmak aklına gelecek kadar ekonomik durumu uygun olmayanın Boat Show’da ne işi olur? Kaan ve ailesi var orada işte zaten. Her sene böyle bu.

Çocuğun “Anlayamazsınız” demesi de normal. “Anlayamazsınız ne kadar istediğimi, o kadar çok istiyordum,” her çocuk gibi yani. İstemekte bir tuhaflık yok. Kelimelerle tarif edemem. Evet? Çok mutluyum, delireceğim yani.

Bunlar hep normal.

Biz başka bir şeye gülüyoruz Kaan. Sakın satma o tekneyi. Kitaptaki gibi bilge olma.

Daha bu sabah izledim, bir TV programında bu görüntüleri verdiler, tıs tıs tıs güldüler, üzerine psikologlar “Çocuklara ne zaman hediye vermeliyiz, ne zaman ceza vermeliyiz,” tartıştılar. İyi, tartışılsın. Güzel. Ama kimse Kaan’ı düşünmüyor.

N’aptın ki çocuğum sen? Mutluluktan ağladın. Biz buna gülmüyoruz. Biz bu anın yakalanmış olmasına bayılıyoruz. Sen sakın üzülme.

Çünkü ironik. Çünkü sen bilmiyorsun ama, durumun memleketin %90’ının durumuyla çok büyük tezat halinde. ‘Komedi’ denen şeyin sözlük anlamı da bu zaten. Senle ilgili değil, sorun bizde.

Komedi analiz etmek çok saçma bir şey, ama bir çocuk için buna değer sevgili okurlar. Yeni bir Ferrari’sini Satan Bilge vakasıyla karşılaşmamak için, katlanacaksınız.

Bir şey 4 şekilde komik oluyor Kaan. Yani şu aşağıdaki durumlarda sosyal medya’da böyle efendim ti’ye almalar, şaka yapmalar felan oluyor. Çok büyük mesele değil:

1) Olay beklendiği gibiyse. Yani Charlie Chaplin filmlerindeki gibi. Bir adam çok istediği bir yemeği bin bir zorlukla aşırıp, yemek için koşa koşa parka gidip bir banka oturur, o sırada adamın tepesinde bir karga uçmaya başlar, adam bunu görmez. Sen tahmin edersin o karga o yemeği kapıp gidecek, ama olay gerçekleşince yine de gülersin.

Ya da biz izleriz ki ailen sana tekne almış. “Deniz tutkusu var” diye başladı video, o videonun devamında sen mutlu olacaksın belli, ama ne dersen de komik olacak artık. 13 yaşındasın, teknen var. Bir şey diyeceksin ve güleceğiz artık. Sen değil, kim olsa güleceğiz ağlanacak halimize.

2) Olay beklenmedikse. Yine aynı filmde, adam kargayı fark eder ve kovar. O “Oh karga yemeğimi alamadı” diye sevinirken, arkasından devvv T-Rex gelir, yemeği adamın elinden alıp hapur hupur yer. Bunu pek beklemiyorduk, güleriz.

Ya da ailen sana tekne almış, senin sevineceğin belli ama sen öyle jenerik şeyler söylüyorsun ki, ben zaten gülecektim, ama “Anlayamazsınız” deyince, ne kadar çocukça bir laf da olsa, “Hahaha, anlayamam hakikaten.” Bunu beklemiyorduk, bu komik oldu. Güleceğiz.

3) Olay tanıdıksa. Biri markette alışveriş arabasına bir şeyler koyar ve yeni bir şeyler almak için arkasını döner. O sırada araba kendi kendine başka tarafa gitmeye başlar. Güleriz çünkü çok tanıdık bir problem. Market arabası kendi kendine sağa sola salınıp giden bir şey.

Ya da ailen sana 13 yaşında bir tekne almış. 13 yaşında olmayı biz biliyoruz. O yaşta bize öyle büyük şeyler alınsa ne hissederdik, biliyoruz. Kimse anlayamaz gibi gelirdi kesin, anlıyoruz. O yüzden, güleceğiz.

4) Olay tanıdık değilse. Aynı kişi markette alışveriş arabasına bir şeyler koyar ve yeni şeyler almak için arkasını döner. O sırada araba havaya yükselmeye başlar. Güleriz, çünkü şoktayız. Araba uçtu.

Ya da ailen sana 13 yaşında tekne almış. Direk şok oluyoruz, neler var hayatta. Güleceğiz.

Kaan. Burada anlatmak istediğim, senin bu video, yukarıda ispatladığım gibi, güldürünün tüm niteliklerini taşıyor. Gülmek sana değil, bitmek bilmeyen komedi unsurlarına.

Sakın satma o tekneyi, kitaptaki gibi bilge olma benim başıma. Canımın içi. Doğal hayatında yaşa git. Bol bol genelleme yap benim yukarıda yaptığım gibi. Falan. Güzel bir hayat seni bekliyor.

Bu kıyağımı da unutma, olur mu? Bugünlerde “büyükler”den nefret ediyorum. Zengini-fakiri-rakunu dinlemem, bütün “büyük insan” olmayanların haklarını delilik derecesinde savunurum. Hem de ne!

Motorun yaptığı dalga ve köpükler güzel işte gerçekten. Bir çocuk mutlu olmuş. Ne yapalım? İşine bak sen Kaan, boşver.

Şanslı günündeysen, bu sitede bu içerik hala varsa, hemen okursan sevinirim.

Sevgilerimle.

Yazarın Diğer Yazıları

Aşkım, Nur'um, Yengi'm

Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...

Bir şey soracağım, sen ağladın mı?

Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...

Hişt, beyaz yaka, bak bu da bizim en uzun gün

Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.