11 Ekim 2018

Enflasyonun başına polis dikiliyor

Ekonomide atılan her adım “altmış yıl öncesini” anımsatıyor

Ekonomide atılan her adım “altmış yıl öncesini” anımsatıyor.      Demokrat Parti'nin 1955 ile 1960 arasındaki ekonomi politikalarındaki çıkmazını.

Fiyatları dizginlemek adına, fiyatları tepeden belirlemek.

Türkiye 1950’lerin ikinci yarısında, 1960’ların ikinci yarısında, 1970’lerin ortasında ve ikinci yarısında, 1980’lerin başında ve sonunda, 1990’ların ortasında ve sonunda, 2000’li yılların hemen başında çok ciddi, ayrıca zaman zaman arada şöyle teğet geçecek biçimde ekonomik krizlerden geçiyor.

Şimdi yine yeni bir kriz ile karşı karşıyayız.

Ancak, bu seferki kriz diğerlerine benzemiyor. Hem krizden çıkış anlamında, hem daha ağır.

Daha önceki krizlerden çıkışlarda hep ekonomik reçeteler var.

Bugünkü krizden çıkışın ise, epey garip yönleri var.

Ekonomik kriz var ama, krizden çıkış, “ekonomi dışı” çarelerde aranıyor. Beceriksizlik ve bilgisizlik nedeniyle.

Program üstüne program

Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Albayrak ikide bir çıkıyor ve bir program açıklıyor.

Ofisler kuruyor, danışman firmalar tutuyor, kayınpeder gelen eleştiriler karşısında çark edince, danışman firma gönderiliyor, sonra yeniden “bir program daha” devreye giriyor, ama ekonomide hiç bir şey değişmiyor.

Krizin başından bu yana atılan tek olumlu ekonomik adım, ama ekonomik adım, Merkez Bankasının faizleri yükseltmesi.

Gerisi boş laf.

Son “Enflasyonla Mücadele Programı” gibi.

Ekonomi adına ne var?

Albayrak önceki gün açıkladığı programdan önce yine bir araba boş laf ediyor. “Enflasyonla mücadele” için bin dereden su getiriyor, edebiyat parçalamaya çalışıyor.

Geç bunları geç, “ekonomik araçlardan” söz et, enflasyonla mücadele için. Hangi ekonomik araçları, nasıl kullanacaksın, onları söyle.

Evet, söylüyor.

1-Firmalar fiyatlarını yüzde on indirecek, bu üç ay süreyle uygulanacak.

2-Perakende fiyatlar erken uyarı sistemi ile izlenecek.

3-Bankalar yüksek faizle kullandırılan kredilerin faiz oranlarında yüzde on indirime gidecek.

4-Çaykur’u vurguluyor sadece ama, kamu ürünlerine zam yapılmayacak.

5-Firmaların işçi çıkarmaları önlenecek.

6-Firmalara finansman destek sağlanacak.

Emir-komuta zinciri

Belli başlı bu altı maddenin beşi “ekonomik yaptırım değil”, yani enflasyonu düşürmek için “ekonomik araç değil”.

Ne demek “ekonomik yaptırım değil?” Türkçesi şu:

Enflasyonu düşürmek adına, polisiye yaptırım.

Firmalara “rica” ediliyor, fiyatlarını yüzde on düşürsünler, diye. Hikaye. Aslında emir:

“Yüz on indireceksin!..”

Yine firmalara işçi çıkarmalarını önlemek üzere destek vermek, ricası. Hikaye. Onlara da emir:

“İşçi çıkarmayacaksın!..”

Bir başka emir bankalara:

“İndir kredi faizlerini yüzde on!..”

Genel otoriter mekanizma şimdi ekonomiye yansıyor. O firmalar, bankalar ne yapsın?.. Korkuyla emirlere uyuyor, yaptıkları açıklamalara kendileri de inanmıyor.

Kamu ürünlerine zam yapılmaması için ricaya gerek yok, o kurumlar zaten iktidarın emrinde.

Geriye “ekonomik araç” olarak kala kala, firmalara mali destek sağlanması, kalıyor. Programda tek ekonomik araç bu.

Gerisi emir - komuta altında enflasyonla mücadele programı!.. Emir - komuta zincirinde piyasa ekonomisi!..

Tam garabet.

Üç ay sonra ne olacak?

Emirler üç ay için geçerli. Yani, üç ay yüzde on indirim var, üç ay işçi çıkarmak yok gibi. Peki, 2019’a girildiğinde ne olacak?

-Elektrik, doğalgaz ve benzin gibi temel ürünlerde zamlar geri alınmadığına göre, firmalar üç aylık maliyetlerini nasıl karşılayacak?

-Üç ay sonra, aradaki üç aylık farkı fiyatlarına ekleyecek mi?

a)Ekleyecekse, fiyatlar yeniden zıplamayacak mı?

b)Eklemeyecekse, firmalar nasıl ayakta duracak?

1958 böyle bir krizdi

Demokrat Parti de, 1955’ten sonra fiyatları dondurma yoluna gidiyor, başa çıkamıyor, bazı ürünler “karneye” bağlanıyor. Yani, “şu üründen şu süre içinde ancak şu kadar alabilirsin” emri.

Yatırımlar duruyor, işsizlik artıyor, dış borç ödenemiyor, sonunda 1958’de IMF’ye giderek, yüzde 320 oranında devalüasyon yapmak zorunda kalıyor.

Ekonominin başına bir an önce ekonomiden anlayan bir ekibin gelmesi şart. Yoksa, duvara iyice toslayacağız.

Yazarın Diğer Yazıları

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..

"Ekonomist" Erdoğan açıklasın: 818.182 .863.710 lira zarar

Bu zararı ve bütçe açığının nedenlerini halka açıklamak zorunda

Filmin sonu: Istakoz!..

Ortalama lokantalarda, yerine göre, bir porsiyon ıstakoz bin lira ile beş bin lira arasında değişiyor. On bin lira aylık alan bir emeklinin yarı maaşı!.. Ya da asgari ücretin üçte biri!..