03 Ekim 2018

Hukuka ağırlaştırılmış müebbet hapis

Bu ülke adına, hukuk adına, adalet adına utandınız mı?

Hayır, hayır, yazının başlığında ne bir dizgi hatası var,  ne de bir mantık hatası.

Başlıkta ne yazıyorsa tam da o.

Dün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi de deniyor) 2. Ceza Dairesi Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak , Fevzi Yazıcı, Şükrü Turgut Özşengül, Yakup Şimşek hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onadı.

İlk üçünü tanıyorum, iyi tanıyorum. Sondaki üç kişiyi tanımıyorum.

Olsun, hiç fark etmez.

Tek bir sözcüğü bile sakınmadan, yazdıklarımın suç oluşturup oluşturmadığını aklıma bile getirmeden, elim titremeden yazıyorum:

Dün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi  2. Ceza Dairesi hukuku, yani insanlığın ebedi düşü adaleti ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aslında idam cezasıdır. Türkiye idam cezasını -galiba yanlışlıkla- kaldırmasaydı Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak için darağaçları çatılmaya başlanacak, Yargıtay süreci de aynı kararla noktalanırsa ak gömlek giydirilip darağacının merdivenlerini tırmanacaklar, boyunlarına yağlı urgan geçirilecek, cellat altlarındaki iskemleyi tekmeleyecek ve...

Utandınız mı?

Bu ülke adına, hukuk adına, adalet adına utandınız mı?

Bu utancı bizlere layık görenlerle aynı gökyüzünün altında yaşadığınız için, aynı havayı soluduğunuz için utandınız mı?

Ben utandım.

*   *   *

Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ı idam niyetine ağırlaştırılmış müebbed hapse götüren "suç"u biliyor musunuz?

Savcının iddianamesinde var: Bir TV programında üçü de yer almışlar. Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak programı yürütüyorlar. Ahmet Altan da konuk. Türkiye'de siyasal gerginlik ve kamplaşma böyle giderse, demokrasi böylesine budanırsa, hukuk böylesine anlamsızlaştırılırsa darbe tehlikesinin de artacağı söylenmiş.

O kadar.

Suç bundan ibaret. Hatta İstinaf mahkemesi savcısının ağzına bakılırsa konuşmalar "Soyut bir tehlike" yaratmış.

Valla epey hukuk yaladım, dahası sanırım bizim mesleğin en kıdemli basın sanıklarından biriyim. Hukukta "soyut tehlike" diye bir suçlama nedeninin olamayacağını biliyorum. Ama zaten bunu sokaktaki birini çevirip sorsanız o da bilir.

Diyelim böyle bir suçlama nedeni yok ama istinaf mahkemesinin derin hukuk bilgisi kuşanmış savcısı icat edip hukuk bilimine armağan etti. Ama o zaman da sorarlar adama "Şu tehlikenin kanıtlarını bir ortaya dökseniz" derler. Savcı eğer duruşma sırasında telefonuyla oynamak gibi ciddi ve önemli bir uğraşa ara verebilirse belki bu soruya da bir cevap verir, bizler de "soyut tehlike"yi ve onu bir suç kılan kanıtları öğreniriz

*   *   *

Hayır, istinaf mahkemesinin kararı üstüne cümleler kurmaya son vermeliyim. Biraz daha devam edersem suç sınırına gireceğim.

Ancak ırkçı-milliyetçi siyaset esnafı ortalıkta "idam da idam" diye dört dönerken, darbe tehlikesine dikkat çekerek demokratlık ve yurttaşlık ödevlerini yerine getiren üç meslektaşım için idamın bir "tık" altı olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilebiliyor ve bu hüküm bir üst mahkemece onaylanabiliyorsa bunun anlamı tek ve net bir cümledir:

Türkiye'de hukuk ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi.

Bu yazdığım cümle de suç ise ben bu suçu işledim ve işleyeceğim.

Kesin hükmünüzü umurumda bile olmaz...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim