04 Ekim 2018

Reis'in koltuk değnekleri

AKP'deki ilginç çizgi değişikliğinin ya da siyasal manevranın ilginç sonuçları var

"Reis" malum, balık için denize açılmış Laz takasının reisi olacak değil ya, AKP'nin anlı şanlı reisi.

"Koltuk değneği" de malum. Eksiği, kusuru yüzünden kendi başına dik duramayan, yol alamayana destek.

Reis 2002'den bu yana tek başına AKP'nin başında ve AKP de tek başına iktidarda...

İktidarda?

I-ıh!..

Tamam, AKP Meclis'te tek başına çoğunluğu elinde tutuyor; AKP tek başına hükümet kuruyor; Reis tek başına AKP'nin de başında, AKP hükümetlerinin de başında, hatta Meclis'in de başında.

Ama bu "AKP ve onun Reis'i tek başına iktidarda" demek değil.

Tek başına hükümet kurmak, Meclis'te çoğunluğu elinde tutmak her zaman "Tek başına iktidarda olmak" anlamına gelmiyor.

AKP bunun iyi bir örneği.

2002'de ezici bir seçim zaferi kazandı. Tek başına hükümet kurabilecek bir Meclis çoğunluğu elde etti.  Ancak "iktidar" olabilmek, devlet aygıtının bütün organlarında egemen olabilmek için koltuk değneğine ihtiyacı vardı.

Meselâ Batı'ya, hele hele ABD'ye  bir tehlike olmadığını, "ılımlı İslâm"ı ete kemiğe büründürebileceğini göstermesi gerekiyordu.

Keza devlet aygıtının bütün organlarını elinde tutabileceği yetişmiş, eğitimli kadrolara sahip değildi.

Bu eksikleri Gülen Cemaati pek güzel doldurabilirdi. Doldurdu da.

"Gülen Cemaatı" ile resmi olmayan ama fiilen sımsıkı bir koalisyon kurdu.

İktidar olabilmenin önkoşulu devlet kadrolarını tümüyle ele geçirebilmektir.  Reis'in Nakşibendi ve yakın tarikatlardan gelen destek kitlesi imam hatiplere giderken uzun erimli hesaplar yapan Cemaat, "Hocaefendilerinin" talimatı uyarınca "harbiye, adliye, maliye, dahiliye, hariciye" gibi kilit önemde devlet kurumlarında işe koşulabilecek disiplinli ve becerikli kadrolar yetiştirmişti. Cemaat'ın bu kadroları işe koşuldu. Önceliği orduya ve yargıya (harbiye ve adliye) verdiler.

İlkin kendilerini devletin asli sahibi sayan ve ona göre davranan ordu üst kademesini budadılar. Bırakın darbe yapmayı, darbeyi düşünemez hale getirdiler. Ama üst kademeyle yetinmediler ve kendilerine ayak bağı olabilecek, uygulamalarına itiraz edebilecek bütün asker kesimini tırpanladılar. Ergenekon davaları diye anılan o süreçte işi Cemaat'in savcı ve yargıçları kotardı, AKP Reisi de "Ben bu davaların savcısıyım" diyerek açık desteğini ve mutabakatını ilan etti. Uyumlu işleyen bir "koalisyon"du.

Ta 2012 başlarına kadar...

Bu gayri resmi koalisyon 2012'de çatırdamaya başladı. Cemaat iktidarda daha fazla pay istiyordu; iktidarı paylaşmaktan nefret eden Reis ise bundan aşırı ölçülerde tedirgindi. Nitekim ilk adım olarak Cemaat kaynağından gelenlerin bürokrasiye yerleştirilmelerinde frene bastı. Hem de sert bastı.

Cemaat'ın cevabı daha sert oldu. Önce 2012 Şubat'ında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı savcılıkta ifadeye çağırarak bir tehdit sinyali yaktılar. Ardından 2013 Aralık'ında (17/25 Aralık) AKP yönetiminin ve tepelerinin gırtlağa kadar yolsuzluğa battığını gösteren ünlü ses kayıtlarını yayınladılar.

İp koptu. AKP - Cemaat koalisyonu dağıldı, Reis'in koltuk değneği kırıldı. Olaylar alışılmadık ölçüde hızlandı ve 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı. Darbe püskürtüldü ve Reis yapılması gerekeni yaptı; eski ortağının ipini çekti. Cemaat FETÖ oldu; kökünü kurutmacasına bir yargı ve polis operasyonunun hedefine dönüştü. Bu, bugün de sürüp gidiyor.

FETÖ örgütlenmesi ölümcül bir yara aldı ama Reis ve partisi de bu kapışmadan hasarsız çıkmadı.

Hasarın onarımı, kendi seçmen kitlesinde bile yolsuzluklar üstüne uç gösteren güvensizliği etkisizleştirmek için yeni bir "koltuk değneği" aradı ve buldu: Türk milliyetçiliği...

Bu koalisyonun "yarı resmi" ortağı MHP; "Çeyrek resmi"  ortağı Büyük Birlik Partisi; "Gayri resmi" ortağı ise Ergenekon davaları sırasında tutuklanmış ya da sadece yargılanmış ya da yakayı kıl payı sıyırmış, kimi eskiden üniformalı, kimi oldum bittim üniformasız Türk milliyetçileri.

Yani yeni koalisyon siyasal İslam’ın partisi AKP ile Türk milliyetçileri arasında kuruldu.

Nitekim Ergenekon davaları yüzünden hapiste olan yüksek rütbeli askerler tahliye edildiler. Orduya dönmeleri söz konusu değildi ama itibarları iade edildi. Zaten o "kumpası" FETÖ'cüler kurgulayıp uygulamıştı. Suçlu onlardı, Reis'in bu kirli oyunda hiç payı yoktu.

Bu temelde kurulan yeni koalisyon şimdilik tıkır tıkır işliyor.

Şimdilik...

*   *   *

AKP'deki bu ilginç çizgi değişikliğinin ya da siyasal manevranın ilginç sonuçları var. 

Ama bu Tırmık fazla uzadı. O "ilginç sonuçlar" yarına kalsın...

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim