16 Mayıs 2017

Sevgili Oğuz, kuşkun olmasın, sonunda hukuku guguk yapanlar hesap verecek

Ama önce diktatörlüğe hayır bayraklarını dik tutmak zorundayız

Gazeteci...
Cumhuriyet İnternet'in Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven...
Bir tweet atılıyor.
Gözaltına alınıyor.
Ve 'terör örgütü propagandası'ndan tutuklanıyor.
Gerçekten akıl alır gibi değil.
73 yaşındayım, 48 yıldır gazeteciyim.
Hiç bu kadar mutsuz olmadım.
Hukuk ve özgürlüğün hiç bu kadar ayaklar altına alındığına tanık olmadım.
Hapishanelerin hiç bugünkü kadar gazetecilerle dolu olduğunu görmedim      
Bir tweet'ten dolayı hapishane kapılarının açıldığı bir memlekette gazetecilik yapıyor olmak çok hazin, hem de çok.
Gazeteciliğin halleri de içimi acıtıyor.
Erdoğan iktidarının emrindeki Saray gazeteciliği ve tetikçilik her Allah'ın günü hukuk ve özgürlüğe kapkara lekeler sürüyor.
İki kelime edebilecek olanlar susuyor.
İtiraz edebilecek olanlar sessizliğe bürünüyor.
Ne yazık.

Sevgili kardeşim;
Sakın karamsarlığa kaptırma kendini

Mesleğim adına utanç duyuyorum.
Bunca yıl boşa mı kürek salladım diye soruyorum kendi kendime...
Galiba öyle.
Bazen her şeyi bırakıp bir köşeye çekilmek duygusu uyanıyor içimde.
Ama yapmıyorum.
Yapamıyorum.
Bu bir yenilgi olur diye düşünüyorum.
Meydanı hukuk ve özgürlük düşmanlarına bırakmayı kendime yediremiyorum.
İsyan duygusu bırakmıyor peşimi.
Hem mutsuzum, hem de iç dünyamda bir öfke dalgası kabardıkça kabarıyor.
Bir tweet'ten dolayı, terör propagandası yaptı diye Oğuz Güven'i hapse atan 'dikta düzeni'ne boyun eğmek istemiyorum.
Yalnız Oğuz da değil.
'Terörcülük'ten dolayı Nazlı da, Ahmet de, Şahin de, Mehmet de, Ali de, Ahmet Turan da, Mümtaz’er de, Sedat da, Murat da, Akın da, Kadri de, Turhan da, Musa da, daha niceleri de demir parmaklık arkasında yatıyor.
Onlar içerdeyken sessiz kalamıyorum, sesimi çıkarabildiğim kadar çıkarmak istiyorum.
Bu memlekette hukuku guguk yapanların, özgürlükleri ayaklar altına alanların, çok sesliliği boğanların meşruiyet içinde yenildiklerini görmek istiyorum.
Bugün hiçe saydıkları adalet önünde, hukuka saygılı mahkemelerde  hesap verdikleri günlerin tanığı olmak istiyorum.
Bunun için de, her sabah bilgisayarımı açtığımda iki satır olsun yazmayı, bu memlekette hukuk ve özgürlük mücadelesinin mütevazı bir parçası olarak görüyorum.
Maria Vargas Llosa gibi düşünüyorum:
"Yazarın içinde bulunduğu durum her zaman başkaldırıdır, şeytanın avukatı rolüdür."  
Onun dediği gibi:
"Baş kaldırarak, farklı düşünme hakkımızın tanınmasını talep ederek" yaşamak istiyorum.  
Yine onun gibi:
"Dogmanın, sansürün ve keyfiliğin, ilerleme ve insan onurunun ölümcül düşmanları olduklarını" haykırarak yaşamak istiyorum. (Gabo ve Mario, Doğan Kitap, sayfa 66)
Evet, sevgili Oğuz Güven hiç şüphen olmasın, bugünler de geçecek.
Ama önce diktatörlüğe hayır bayraklarını dik tutmak zorundayız.
2019'a kadar meydanları doldurmak zorundayız.
Demokrasi, hukuk ve özgürlüğün sonunda galip gelecek duygusunu, düşüncesini hangi görüşte, hangi inançta olursak olalım, hep birlikte beslemek zorundayız.
Demokrasi, hukuk ve özgürlük hepimize lazım çünkü...
Sevgili kardeşim;
Sakın karamsarlığa kaptırma kendini!

             

Yazarın Diğer Yazıları

HASO!

Günaydın oğlum, bugün 80 oldun! Unutma, yaşamak güzel şey...

Erivan'da, Hrant'la Baş Başa...

Hrant Dink, "Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim," demişti

Kissinger için bir yazı...

100 yaşında hayata veda eden Amerikan Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger için kolay yazı, zor yazı...