01 Ocak 2014

2013'te sokakta her şey yeniydi, televizyonda ise....

Şimdi efendim 2013’ün ilk yazısı olarak Yılbaşı ekranı sınıfta kaldı diye bir başlık atmıştı

Şimdi efendim 2013’ün ilk yazısı olarak Yılbaşı ekranı sınıfta kaldı diye bir başlık atmıştı. Dün gece gördüm ki ekranlarda hal ve gidiş sıfır yine. Yine dizilere monte edilen ev eğlenceleri, ya da banttan çekilmiş özensiz şarkılı eğlenceler ya da fazla didaktik izleyiciyi ekranda tutmayacak sohbetler. Ve her gecenin sonunda izleyici en çok yine Victoria’s Secret’e sevinir buluyor kendini.

Sizler için 2013’te yazmış da olduğum önemli tv olaylarını derledim. Eksikler muhakkak olacaktır... 2013 televizyonculuğun, haberciliğin de en çok darbe aldığı, kendini gerçekleştiremediği bir yıl olarak hafızalara kazındı. Özellikle Gezi olayları ve sonrasında...

'Siz televizyon izlerken, sizin için dünyayı değiştiriyorum'un ispatını yaşadık çokça. Şu içinde olduğumuz dönemde artık herkes adeta bir muhabir, herkes sosyal medyanın tek başına birer aracı. Herkes kendi medyasının sahibi. .. medyanın kabuk ve anlam değiştirdiği, 2013’te iyice belirginleşti.

2013’ün ilk üzücü olayı ise haberciliğin duayeni Mehmet Ali Birand’ın vefatıydı.

 

Gezi Parkı direnişi, medya tanımı değişiminin de öncüsü

 

Penguen Belgeseli:

Gezi Parkı direnişi ile en çok eleştirilenler haliyle haber kanalları oldu. Halk TV, her şeyi birebir verirken diğer kanallarda penguen ve türevleri belgeselleri yayınlanması direnişin de en belirgin mizah objesi oldu.

NTV’den istifalar:

Bu süreçte en çok eleştirilen haber kanallarından biri de NTV oldu ve Ceo’su Cem Aydın görevinden ayrıldı. BBC Küresel Haber Dairesi Başkanı Peter Horrocks, BBC Türkçe'nin ''Dünya Gündemi'' programını yayınlamayan NTV'yle ortaklığın askıya alındığını açıkladı. Ayrıca NTV dahil birçok kurumda işten çıkarılmalar ve istifalar gerçekleşti.

ÇAPUL TV:

Televizyonların haber yapamamasıyla kendi medyasını üretmeye başladı ve böylece Gezi Parkı direnişi, medya tanımı değişiminin de öncüsü oldu ve Çapul TV de en büyük göstergelerdendi.

Uğur Dündar ve ekibi:

“+ 1 kanalında deprem hızlı oldu ve usta haberci Uğur Dündar ve ekibi apar topar ara verdikleri kanaldan ayrılma kararı aldı. Halbuki büyük umutlarla başlayan bir kanaldı. Uğur Dündar, yönetimin haberlere müdahalesi sonucu görevini bırakma kararı aldı. NTV’den yayın politikası nedeniyle ayrılan ve epeydir ortalıkta görünmeyen Banu Güven’in dönüşü umut vericiydi. Gazetesiyle yolları ayrılan Ece Temelkuran da + 1’deydi. Hepsi haberciliğine ve duruşlarına güvenilir isimlerdi. Çok üzücü; basın özgürlüğüne maalesef bir darbe daha... Şu an ütopik duruyor bu koşullarda ama umarım gerçekleşeceği günleri görürüz. “diye yazmıştım.

TRT, Leyla ile Mecnun’u kaldırdı: Fenomen iş nasıl kaldırılır, nasıl bir kafa bu ya?

Ekranlarımızın tek abüsrt komedi dizisi, zeka pırıltısı dizisi, hüznün ve komedinin en güzel harmanlandığı dizisi, oyuncuların Gezi direnişine katılmaları nedeniyle TRT1 tarafından yayından kaldırıldı. Yine aynı kanalda yayınlanan Bir Yastıkta dizisinin de aynı gerekçelerle önce oyuncuları kaldırıldı sonra kendisi.

Sanatı anlatan, sevdiren adam Yekta Kopan da gitti: 

Leyla İle Mecnun ve Bir Yastıkta son damla derken bu süreçte epey istifaya şahit olduğumuz NTV bu kez Gece- Gündüz programıyla özdeşleşmiş bir isim Yekta Kopan’ın yerine başka bir isim getirdi.

Ekranın beyefendisi İhsan Varol da gitti:

Kelime Oyunu yarışmasında keskin zekasıyla da gündeme her daim sorularıyla gönderme yapmaya devam ediyordu; Gezi Parkı olayları zamanında da olan olaylara, söylenen sözlere dair çok zekice sorular hazırlayarak gündeme oturmuştu. Geçen haftalarda ise “Halk ağzında rüşvet alan kişi = Yiyici” sorusu geldi ekrana. Bu konuyu yazdığım gün maalesef Show TV programı kaldırdı. Cem Yılmaz’lı özel yılbaşı bölümünü de yayınlamadı.

Benim aklımda Varol, pilavcının arabasını satın almaya çalışan karesiyle, o güzel gönlüyle yer alacak.

Umuma açık yayın yapan televizyonlar meselesi:

Sunucu Gözde Kansu, programında giydiği dekolte ile görevinden alınmış ve eleştirilmişti. Ne demişti Hüseyin Çelik “Dün bir kanaldaki (ATV), yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez”  "Umuma açık yayın yapan televizyonlarda kıyafet seçiminin hassasiyeti vardır.” Benim burada hala çözemediğim umuma kapalı televizyonlar nasıl oluyor? (sonuçta RTÜK’ten kanala ceza çıkmadı.

RTÜK, yine ne cezalar kesti, kanallar ne sansürledi?

RTÜK ise cezalarıyla ve uyarılarıyla bu yıl da konuşuldu, özellikle Halk TV, Ulusal TV gibi kanallara yüklü miktarda cezalar kesti.

*tv8’de Turist Ömer sansürü yaşanmıştı. Sadri Alışık’ın ‘Boğa Güreşçisi’ filminde güya müstehcen sahneleri buzlayarak yayınlamıştı kanal.

*Fox TV’de yayınlanan Yer Gök Aşk adlı dizinin son bölümünde gövdesi çıplak kadın figürü olan heykelin göğüs kısmı buzlandı.

*CNBC-e’de “When Harry Met Sally” filminin restorandaki sahte orgazm sahnesi kesildi.

* Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT'nin Tosun Paşa filminin hamam sahnesine uyguladığı sansüre ilişkin soruya alaycı bir yanıt verdi. Arınç, "Bu filmi bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum. Böylesine Oscar ödüllü bir filmin kesintiye uğraması çok yazık olmuş tabi” dedi.

*RTÜK,  E2 kanalında Desperate Housewives (Umutsuz Ev Kadınları) isimli dizide bir yatak sahnesi nedeniyle kanala ceza verdi.

* Acun Ilıcalı'nın "Yetenek Sizsiniz Türkiye" programındaki erotik dans gösterisi nedeniyle kurul tarihinin en büyük para cezasını kesti.

Acun Ilıcalı, tv8’i satın aldı: “Muhabirlikten, kanal sahipliğine” en çok atılan başlık oldu. Anlaşılan 2014’te epeyce kendinden söz ettirecek, bolca konuşacağız.

Yılın en büyük zararı Fatih dizisi: Muhteşem Yüzyıl’dan sonra 10 milyonluk bütçesiyle rekoru egale etti dizi. Ancak ekran macerası beklediğimiz gibi kısa sürdü.

Yılın en asabi oyuncusu: Mehmet Akif Alakurt, kendini rolüne kaptırıp kılıçla sette saldırılarda bulununca, dizinin yönetmeni ve ekibi diziden ayrıldı.

Yılın tükeneni: Meryem Uzerli, başka söze gerek yok sanırım.

Sosyal Medyanın en etkili dizisi: Sana Bir Sır Vereceğim, erkenden veda edecek olsa da gençlerin büyük beğenisini kazandı, genç ve yetenekli yeni oyuncularıyla dikkatleri topladı. En önemlisi de ilk fantastik dizimiz olarak büyük başarı kazandı.

Yılın en kötü dizisi: Altındağlı, The Sopranos’un yerlisi olarak karşımıza çıktı, çıkmaz olaydı. Diziye ara verildi ancak revizelerle geri döneceği konuşuluyor. Benden söylemesi dönmesin hiç, dönüşü de suskun olur.

 “Kayıp Şehir”in kaybı:

Kayıp Şehir’in başlayacağını ilk ben duyurmuştum büyük heyecanla. Dizi bitişiyle izleyici tarafından da büyük tepki aldı ve hala unutulmayanlar arasında. Diğer dizilerde nesne olarak karşımıza çıkan roller burada özne oldular. Siyahlar, hırsızlar, sokak çocukları, kimsesizler, trans bireyer, emekçiler,  fahişeler. Riskli bir diziydi aslında taaa en başından. Diğer dizilerde sınıf atlamış ya da şanslı doğmuş yalı, köşk insanların entrikaları  yoktu bu dizide, dibine kadar gerçeğin, İstanbul’un Türkiye’nin yansımasıydı, bugününün ve geçmişinin.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu