22 Nisan 2017

Fi, ne yaptın sen?

A’dan Z’ye herkesin eline sağlık, insan açıkçası kusur bulamıyor bu dizide…

Adına yakışır bir proje olmuş Fİ. Sanki gerçekten hesaplayıp “altın oran”ın dizisini yapmışlar…

3 bölümü de izlemeden yazmamak için geciktim. Dün akşam da 4-5-6. bölümler geldi. Hemen izlemeyi düşünüyorum. Fİ, kendi gibi izleyicisinde tutku yaratıyor.

Kusursuzu, o altın oranı; herkeste, her yerde, her şeyde arama hevesi oluşturuyor.

A’dan Z’ye herkesin eline sağlık, insan açıkçası kusur bulamıyor bu dizide… Azra Kohen’in FİÇİPİ’sini okumadığımı belirteyim ama okumuş olsam da dizinin uyarlanma performansına karşı düşüncem değişmezdi sanırım.

Kusursuz bir cast, Serenay Sarıkaya’nın “Duru” güzelliği, sempatikliğine ve ilk bölümde bahçedeki dansına sadece Can Manay (Ozan Güven) değil, biz de vuruluyoruz. Nasıl estetik… Serenay, her projede daha da güzelleşip daha güzel oynuyor.

Tabii bu kez Mert Baykal, kendini aşmış. Bence kendini  Fi ile bulmuş, çok başarılı bir reji sunuyor bize.

Şu 4K çekimleri ve görüntü yönetimini, nice yerli sinema filminde bulamıyoruz.  Evde bir projeksiyonum olsun, sinema salonunda gibi izleyeyim çok istedim Fİ’yi…

Ozan Güven’e diyecek söz bulamıyorum. Bu kadar karizmatik olduğundan bihabermişiz. (Yeteneğini zaten yedi cihan biliyoruz da…) O nasıl bir Can Manay, karizmatik, obsesif, tutkulu, tekinsiz… Ve yaralı…

Baht dönüşümünün en iyisini yaşamış bir karakter, dipten zirveye… Geçmişinin tortularından tamamen sıyrılmaya çalışmış, çalışıyor ama geçmiş hayatta bırakmaz yakayı. O, bizi biz yapandır.

İlk 3 bölümde buna dair veriler var ama tam çözemiyoruz elbette. Travma dolu bir Can Manay geçmişi bizi bekliyor.

(Ve ben de hafif obsesif biri olarak Can Manay gibi birinin attığı mesajda: “Tabii ki” yerine “Tabi ki” yazmasına takıldım. Ama hafif… ayrı yazılması gereken de, da meselesi kadar değil.)

Mehmet Günsür, sanki kendi gibi bir karakteri oynuyor Deniz Hoca’da. Yakışıklı, tatlı, ilkeli…

Berrak Tüzünataç ise Özge’de hem kendine güvenen hem de aynı oranda kendiyle çelişen bir karakter. Can Manay ile röportaj yaparkenki oyunu, muhteşemdi.

Can Manay’ın en iyi öğrencisi Bilge olarak Büşra Develi, Tatlı Küçük Yalancılar’dan beri bizi hiç hayal kırıklığına uğratmıyor. Bilge ile yine travma dolu bir geçmiş ve hayat verecek. Çok başarılı.

Karakterleri derinlikli sunan yine titiz Nüket Bıçakçı senaryosu da merakımıza merak katıyor.

Dizinin sansürsüz olması, hayatta olduğu gibi küfürleri de pat pat duymamız da gerçekçiliğine tat katıyor. Zaten 60 dk. Olması en güzel yanı. Blu TV’nin Masum dizisi ilk girişim olarak başlamıştı.

Şimdi de Puhu TV, Fi ile bize enfes bir deneyim yaşatıyor. AY Yapım’a Kerem Çatay, Pelin Diştaş Yaşaroğlu’na alkışlar. Cem Öğet’in o tekinsiz ve tutku uyandıran müziklerinin diziye katkısı da büyük, unutmamalı.

Fi, kıtalar üstü bir dizi olmuş. Ve dijital televizyonculuğumuz için devrimin en iyi göstergesi ve pusulası…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu