25 Nisan 2017

Pandora kazanından çıkan gerçeklik

Kendiliğinden olduğunu sandığımız her güzelliği, yaşamak istemediğimiz her aksiliği bizler yaratıyoruz

Bir şeyler istiyor muyuz? Olsun diye can attığımız ya da olacak diye düşündüğümüz herhangi bir şeye odaklanıyor muyuz? 

Belki de hiç fark etmeden yaratıyoruz ne olduğunu. En acısı da fark etmemek.

Aslında, durmadan yaratıyoruz. Sihirbaz gibi, büyücü gibi. İsminizi ne koyarsanız koyun. Her canlı sürekli geleceği inşa ediyor. 

İnanarak söylediğimiz her söz, attığımız her adım gerçekliğe dönüşüyor. 

Kendiliğinden olduğunu sandığımız her güzelliği, yaşamak istemediğimiz her aksiliği bizler yaratıyoruz. Buna inanmayı pek istemiyoruz, ama sorumluluk ne yazık ki, bize ait. 

Sihirli bir değnek ile yaşamımızın düzenlendiğini bilmeyi, kendimi bu akışa bırakmayı çok isterdim. Değneği iki sallayıp mucizeler yaratan bir peri ile birlikte yaşamayı kim istemez ki? 

Dert yok, tasa yok. Her şey önümüzde akıp gidiyor, ne istersek oluyor, her güzellik bizi buluyor. Âlâ, hem de çok âlâ yaşamları deneyimlerdik. Böyle olmuyor, değil mi? 

 

Hep bir aksilik gelip bizi buluyor, ne acı, ne dram ama! 

 

Zaten bu enerji işleri, bu spiritüel girişimler bu yüzden hep saçma mı geliyor size? 

Ne zaman evrenin inceliğine, güzelliğine inanmak isteseniz, hep bir yerde aksilik oluyor da, cennetten kovulduğunuzu mu deneyimliyorsunuz? 

Yanıtlarınız evet ise, elimde üç örnek var. Bunun aslında bizden olduğunu gösteren. 

Haydi başlayalım. 

Konu: Evren yanıt veriyor.

Örnek 1

Çok sevdiğim bir arkadaşım var. Sürekli yaşamla, varoluş ile uğraşırdı. Sohbetlerimizde sıkça sorduğu, savunduğu “Bu hayatta var olmak gerçekten anlamlı mı?” , “Ben yaşamımın gerçekten anlamlı olduğuna inanmıyorum”, “Ölmek aslında güzel bir şey” cümleleri ile taçlanırdı. 

Yaklaşık iki hafta önce bir trafik kazası geçirdi. Boynu kırıldı. Şu anda hastanede. Önümüzdeki iki yıl boyunca eski sağlığına kavuşacak bir süreçten geçecek. Sonunda ise tamamen iyileşecek. 

Şimdilerde “bir an önce iyileşmek istiyorum” diyor. Onun için hem üzülüyorum hem seviniyorum. Evrene sordu, sordu, sordu: 

 

“Yaşamım gerçekten anlamlı mı?” 

 

Sanırım şu anda her nefesinin, tam ve bütün olduğu anların ne kadar kıymetli olduğunu kavramış durumda. Bir daha yaşama asla eskisi gibi yaklaşmayacağını biliyorum. Her anını kutsayarak yaşayacak, varoluşunun ne kadar kıymetli ve kutsal olduğunu bilecek. Ne mutlu ona!

 

Ders 1: Öğrenmek için kolay yolları seçin.

 

Konu: Evren Net Olmamızı İstiyor

Örnek 2:

Başka bir arkadaşım, bir aşk ilişkisinden az yaralı kurtuldu. Kalbi acıdı, hayalleri kırıldı. Aşk istedi ve gelen kişi, onu epey hırpaladı. Sanırım kendini sudan çıkmış kurbağa gibi hissediyor. Ona deli dolu aşık olduğunu söyleyip onu aşka ikna eden adam hooop diye yok oldu ortadan. 

Acı çekti, bir boşluk içinde bir bilinmezlik de kayboldu. Şimdi “İyi ki, olmadı. Ya daha ileride bu yönüyle karşılaşsaydım, çok daha fazla acı çekerdim” diyor. 

İnanıyorum ki, bundan sonra aşık olacağı adamı kendisi seçecek. Seçilmeyi değil, seçmeyi bilecek. 

 

Ders 2: Sizin için en uygun olanı isteyin.

 

Konu: Kelimelerinizin Gücünü Bilin

Örnek 3: 

Konu kahramanı ben. Dün akşam İzmir’den İstanbul’a uçtuk. Uçak yolculuğu yaptık. Ama nasıl? 

Ben dünden beri soran herkese söylüyorum: 

“Akşam 19.25’te uçuyoruz”. En az otuz kere söyledim bunu. Bu akşam bir güzel gittik havaalanına, bagaj teslimi yapacağız. Memur sordu:

“Uçuşunuz nereye, kaçta?”

Yanıtım açık ve net: 

“19.25, İstanbul Atatürk”

Çalışan dedi ki:

“O saatte uçuşumuz yok, rezervasyon numaranızı öğrenebilir miyim?”

Ben kendinden emin, bana gelen elektronik postayı açtım. Bir de ne göreyim, uçuş saat 18.10’da imiş. Apar topar bir sonraki uçağa bilet aldık. 

Uçak havalandığında saat 19.25 idi. 

Söylediğim saatte uçtum. Ağlayayım mı, güleyim mi?

Güldüm. Mutlu da oldum. "Sapık mısın?” demeyin, ne de güzel yarattığımı görerek kendimden hoşnut oldum. 

 

Ders 3: Yarattığınızdan emin olun, yarattıklarınızın sorumluluğunu alın. 

 

Bu kadar örnek ve ders ile yazdık yazıyı, haydi sonuç ve değerlendirme de yazalım, tam akademik olsun yaşam. 

Analitik düzlemde yaşamı değerlendirirsek:

Sorduğumuz, istediğimiz ve söylediğimiz her şeyin bütünsel olarak gerçekleştiği bir yolda yürüyoruz. Yapmamız gereken ise, sorumluluğu alıp farkındalığımızı yüksek tutmak. 

Hepimize iyilik olsun, güzellik olsun. Yaratımlarımız kutlu mutlu olsun. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye