08 Kasım 2017

Son yayılan mesaj WhatsApp'tan, sosyal medyadan korkutmaya çalışıyor

Facebook - Twitter gibi firmaların gücü, kullanıcısının ifade özgürlüğünü korumakla doğrudan orantılı

Hostesler neden şapka takarlar biliyor musunuz? Uçaklarda meydana gelebilecek kazalarda, insanları yönlendirebilsinler diye. Verilen eğitimde, hostesler acil durumlarda hemen şapkalarını takmaları söylenir. Çünkü insanlar acil durumlarda, otoriter davranan insanlara uyma eğilimi taşırlar ve şapka acil durumlarda otorite algısını yaratan bir araçtır.

Aynen şapka olayı gibi, sosyal medyada da, hedefi olan haber/mesajlarda insanlara "acil - çabuk - hemen" gibi kelimeler üzerinden "emir" verilerek otorite yaratılmaya çalışılıyor. İnsanlar da buna uyarak, düşünmeden, derhal ya da acilen ilgili mesajı yaymaya başlıyorlar.

Ama durun ve düşünün... Ve de bunu yapmayın. İnternette neyin acelesinden ve hangi arada --yani 3 gündür ortada dolaşan bir mesajla mı mesela-- bahsediliyor ki? Daha önce bu olayı "Atatürk sayfamız kapanacak, çabuk beğenin/paylaşın" diyen mesajlar ile örneklemiştik [1]. 

Siz, iyi niyetle “Atatürk'ü yayıyorum” sanarak, "acil" diyen mesajı paylaştığınızda ya da o sayfayı beğendiğinizde, aslında Atatürk için bir şey yapmış olmuyor, sadece bu sayfayı gönderen birilerinin ekmeğine tereyağı sürmüş oluyorsunuz. Şöyle ki; mesela o "Atatürk sayfamızı beğenin yoksa kapanacak" şeklinde bir mesajla 1 milyon beğeni toplayan kişi, o sayfayı —eski yazımızdaki örnek gibi-- Yeni Şafak gazetesine farzı mahal 50 bin TL'ye satıyor. Yeni Şafak ise bir isim değişikliği ile o sayfadaki --aslında kendisini değil, Atatürk'ü beğenmiş olan-- kişilerin beğenisini satın almış oluyor ve bunu da reklam almak için "bakın beni beğenen insan sayısı şu kadar" diyerek kullanıyor. Başka deyişle, siz bilmem kaç TL kazanacak bir kişinin kötü niyetine alet olmuş oluyorsunuz. Bunun daha fazla detayını dipnottaki yazıdan okuyabilirsiniz [1].

Sosyal medyayı ya da WhatsApp'ı kullananları korkutmak 

Bugünlerde ise "acil" kodlaması ile daha farklı bir mesaj yayılıyor. Şöyle ki;

Biliyor muydunuz;

Yarından itibaren tüm dünyada yeni iletişim kuralları yürürlüğe girecek. Tüm Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika ülkelerinin hükümetleri WhatsApp, Twitter, Facebook ve diğer iletişim kanalları ile bu kanallar üzerinden yapılacak tüm konuşmaların kaydedilmesi konusunda bir anlaşmaya vardılar. Tüm telefon görüşmeleri ve WhatsApp üzerindeki tüm mesajlar ve aramalar kaydedilecek. Twitter denetlenecek. 

Brezilya’da Yargıtay denetlemeye izin verdi

Facebook kontrol edilecek. Tüm medya ve sosyal forumlar izlenecek. Lütfen konu ile ilgili bilgisi olmayan kişileri bilgilendirin. Tüm cihazlar, Federal hükümetin ve dünyanın diğer ülkelerinin hükümetlerinin ilgili sistemleri ile bağlantılı olacaktır. 

Bu hareket, organize suç ve terörizmi takip amaçlıdır. 

Hükümetlere, yasalara ve ahlaka aykırı mesajlar veya gereksiz bilgiler göndermemeye özen gösterin. Önemli bilgileri paylaşmayın, arkadaşlarınıza ve ailenize karşı duyarlı olun. Çocuklarınızı bilgilendirin ve çok dikkatli olun.

Bu mesajı bugün paylaşmanız çok önemlidir. Çünkü yarından başlayarak dünyadaki tüm ülkelerde bir başka izleme formatı var olacak. Şaşırtıcı ama gerçek. Bugün bu bilgiyi tüm sevdiklerinize ve arkadaşlarınıza gönderin. Yazdığınız ya da konuştuğunuz her şey aleyhinize kullanılabilir ve bu kesinlikle şaka değil!

Acil olarak paylaşın!

Bu mesajın içeriği "yanlış" ve hatta "amaçlı". Böyle bir şey yok. Yani Facebook'un, WhatsApp'ın, Twitter'ın vs bahsedilen şekilde izlenmesi, kaydedilmesi gibi global bir karar alınmış değil. 

O zaman neden yapılıyor?

Muhtemelen, eleştirileri/muhalefeti, özellikle de Twitter üzerindeki takma isimli hesaplardan gelen eleştirileri engellemek isteyen birileri bunu dağıtıyor. İlaveten, kontrol edilemeyen WhatsApp üzerindeki haberleşmeyi engellemek isteyen birileri tarafından topluma "korku" pompalanmaya ve bu yolla eleştirilerin ve muhalefetin engellenmeye çalıştığı bir durum bu.

Aslında bu mesaj ortamda --çeşitli ülkelerde ve başka versiyonları ile--2013'den beri dolaşıyor.

Facebook - Twitter gibi firmaların gücü, kullanıcısının ifade özgürlüğünü korumakla doğrudan orantılı

Facebook, Twitter, Google gibi firmalar uzun zamandır "şeffaflık raporu" diye bir şey yayınlıyorlar. Bu rapor, Edward Snowden NSA'in bu firmaların sunucularına ulaşabildiği bilgileri ortaya çıktıktan sonra yayınlanmaya başlandı. Raporlarda temel olarak, "hükümetler kullanıcılarımız hakkında şu kadar talepte bulunuyor ama biz çok azını veriyoruz" şeklinde bir tema var. Yani bu şirketlerin, mesajda belirtildiği şekilde bir anlaşmaya girmeleri onların ölümü/sonu olur. Dediğimiz gibi bu tür bir anlaşma yok.

Diğer yandan, WhatsApp'a bakarsak, uçtan-uca yani sizin görüştüğünüz kişiyle, sizin aranızda şifrelenen bir konuşma yapıyor durumundasınız. WhatsApp bu konuşmaları kaydetmediğini söylüyor. Kaydediyor mudur? Bilmiyoruz ama bildiğimiz şudur; Twitter, Facebook, WhatsApp gibi firmalar kullanıcılarına ait verileri ve adresleri (IP) çok önemli bir durum (mesela terör) olmadığı sürece paylaşmazlar.

Sosyal medya, günümüzde kendilerini ifade edebildiği ve beğenmedikleri konuşma ve hareketleri eleştirebildikleri bir ortam. Önümüzde zorlu bir seçim dönemi yaklaşıyor. Bu dönemde, benzeri korkutma ve engellemeleri bol miktarda görmemiz mümkün olacaktır diye düşünüyorum.

Yanı sıra, kitleleri heyecanlandıran ve hatta yönlendiren (manipüle eden) mesajlar görmemiz de çok olası. Ama biz, 6-7 eylül olayları gibi yanlış yönlendirmeleri yaşamış bir ülke olarak artık bunlara kanmamalıyız. Yani önümüze gelen her mesajı, yönlendirmeden önce iyice tartmalı ve biçmeliyiz.

O nedenle size önerim; elinize gelen mesajları dikkatle inceleyin, mutlaka kendi düşüncenize vurun ve mantığını anlamaya çalışın ve kesin olarak size "ACİL" diye emreden mesaj varsa (kan talepleri dışında) ciddiye almayın. SİLİN…


[1] Facebook'ta Atatürk'ü beğendim zannederken aslında Yeni Şafak'ı beğenmiş olabilirsiniz

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur