13 Mart 2018

Seray Kalelioğlu: Neden bir piyano festivali yapmayalım?

Seray Kalelioğlu ile 24 Mart'ta İTÜ MİAM'da düzenlenecek Piyano Festivali'ni konuştuk

Müziğin ruhun gıdası olduğunu ilk elden biliyorum. Depresyonu iyileştirdiğini de biliyorum. Şu sıralar sıklıkla bahsedilen mindfulness’lığa giden yoldaki önemli araçlardan biri olduğunu da. Anda kalmamıza olan yardımseverliğini de. Aslında öyle çok imkân var ki kendimizi beslemek, büyütmek için: İstanbul’da Piyano Festivali düzenleniyor ve konserler ücretsiz. Hem de hafta sonu. Çalışanlar da gidebilir, bütçesini enine boyuna düşünmek durumunda olanlar da.

Festivali düzenleyen Seray Kalelioğlu piyanoya altı yaşında başlamış. TRT Çocuk Korosu’nda korist olarak yer almış. Marmara Üniversitesi’nde Müzik Öğretmenliği okumuş. Polonya’daki Gdansk Müzik Akademisi’nde eğitimine devam etmiş. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Bir Şehnaz Oyun’da piyanist olarak görev almış. Amerika, Minnesota’da Profesör Katherine Faricy ile, döndükten sonra uzun yıllar piyanist İris Şentürker ile çalışmış. Resitaller düzenlemiş. Yüksek lisansını devlet sanatçısı Ayşegül Sarıca ile MİAM’da yapmış. İşine gönül verenlerden. “Neden piyano festivalimiz olmasın” diyor ve bizimle birikimini, dostlarını paylaşıyor. 

24 Mart’ta İTÜ MİAM’da Piyano Festivali’nde buluşmak dileğiyle… 

Seray Kalelioğlu’na sordum: 

İTÜ Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezinde (MİAM) yüksek lisans ve doktora eğitimi almış piyanistler ve akademisyenler ilk kez bir araya geliyor. Fikir kim(ler)den çıktı ve süreç nasıl ilerledi?

Piyanist olarak daha çok piyano resitali izleyebilmek ve piyano öğretmeni olarak da müziği daha fazla kişiye ulaştırabilmeyi istiyorum. İkisinin birleşimiyle “Neden bir piyano festivali yapmayalım?” fikri oluştu. MİAM’dan mezun yirmi yedi piyanist var ve bunu onlarla birlikte yapabileceğimizi düşündüm. Konuyu eşim Eren Kalelioğlu ve Müzik İşletmeciliği ve Yönetimi hocam Hakan Kurşun ile tartıştık. Yapılabileceğini gördükten sonra değerli müdürümüz Yelda Özgen Öztürk ile paylaştım. Kendisi konuya çok sıcak baktı. Bütün imkânlarını sunacağını belirtti. Ben de çalışmaya başladım.

Programda yer alan Drama Türküsü, Ankaranın Taşı, Atabarı dikkatimi çekti. Festival içeriğinden bahsedebilir misiniz? Nelere öncelik verdiniz? Eserleri nasıl seçtiniz?

MİAM müzik anlamında ufkunuzu açan bir okul. Saf klasik müzik kafa yapısından sizi dışarıya çıkartır. Kabile müziklerinden tutun barok döneme, klasik dönemden günümüze, elektronik, caz, halk müziği her şeyi duyup değerlendirirsiniz. Dolayısıyla piyanistlere solo ve oda müziği kategorilerinde istediklerini çalabileceklerini söyledik. Bu çeşitlilik programa da yansıdı. Sevgili Aydın Karlıbel de bahsettiğiniz türkü düzenlemelerini çalacak. Müge Hendekli ve Amy Salsgiver, Grammy ödüllü John Luther Adams’ın bir eserini seslendirecekler. İlk kaydı festivalde gerçekleştirilecek. Neredeyse her dönemden bestecilerin çalınacağı bir festival olacak. Benim yaptığım, var olan programları belirli bir yapıya oturtmak oldu. “Türk Ezgileri”, “Romantikler”, “Klasikten Günümüze”, “20. Yüzyıldan İzlenimler” başlıkları altında dört konser izleyeceğiz. Festivali de çok eğlenceli bitiyoruz. Bir piyanoda dört piyanist çalacağız.

İTÜ Mustafa Kemal Amfisi

MİAM’ın geniş bir müzik kütüphanesi var. İsteyen herkes yararlanabiliyor mu kaynaklardan?

Borusan’ın kütüphanesinin kapanmasıyla kaynaklar bizim kütüphanemize taşındı. Sevgili Özlem Gürkan’ın iki senedir yürüttüğü yoğun bir çalışma vardı. Kütüphaneye herkes girebiliyor. Var olan bilgisayarlarımızdan da elektronik kaynaklara ulaşabiliyorsunuz. Okulun en sevdiğim yeri diyebilirim.

Gitar ya da Bas Festivali düzenlemek gibi düşünceleriniz de var mı?

Şu an için yok.

Festival sponsorunu göremedim. Sponsorla ilerlememenin yarattığı imkân ve imkânsızlıklar nelerdir?

Festivalin büyük bölümünü MİAM’ın kendi kaynaklarıyla gerçekleştirilebileceği sonucuna vardığımızdan sponsor arayışına girmedik. Altını çizmeliyim ki festivalde herkes gönüllü yer alıyor. Bir ‘MİAM çalışanları ve mezunları dayanışması’ da diyebiliriz. Fakat ileride kapsamı genişletirsek böyle bir ihtiyaç doğabilir.

Yarışma bölümü de düşündünüz mü? Yarışma ve müzik yan yana gelirse ne söylemek istersiniz?

Bu sene yarışma düşünmedik. Yarışmalar amatör seviyelerde teşvik edici, profesyoneller için tanınma fırsatı ve konser verme aracı. Bir yandan da tartışmalı bir konu. Birinci olmak başarılı bir kariyer sürdürmenin garantisi değil. Artık uzun bir kariyer için sadece enstrüman çalmanın yeterli olmadığı kanaatindeyim. Bu üzerinde düşünülmesi gereken kapsamlı bir konu. 

Piyanonun İstanbuldaki ve Türkiyedeki yeri hakkında ne dersiniz?

Özellikle son on yıldır piyano konserlerinde ve piyano kurslarında belirgin bir artış var. Gerçekten çok kaliteli piyanistleri izleme şansına sahip oluyoruz. İnsanlar konsere gidiyor ve çocuklarına piyano dersi aldırmak istiyor, bu çok önemli. Fakat eğitimin kalitesine dikkat etsinler. Türkiye’de de özellikle büyük şehirlerde İstanbul kadar olmasa da durum aynı. Diğer şehirlerimizde de bu durumu görebilmemiz için çalışmamız gerekiyor.

Şöyle bir video var, tavuk piyano çalıyor

Ben köpeklerin çalışını da seviyorum. 

Sizce kimler piyano çalabilir? Kimler çalamaz? 

Herkes çalabilir! Her seviye için başlangıç kitapları var. Tabii ki herkes farklı hızda ilerler. Yeni bir dil öğrenmek gibi… İlginiz ve sevginiz varsa neden çalmayasınız?

Böyle bir festivali düzenlemek ne kadar emek gerektiriyor?

Eylül 2017’de çalışmalara başladım. Neler yapılması gerektiğini tespit edip piyanistlerle iletişime geçtim. Yirmi yedi piyanistten ben dahil on üç kişi festivalde çalmaya karar verdi. İTÜ MİAM yönetimi desteğiyle Mustafa Kemal Amfisi'ni tahsis ettik. Web sitesi ve afişler hazırlandı. Tüm bu süreçlerde festival organizasyonunda çalışmalar yapan Oğul Köker, Ozan Sarıer, Jerfi Aji, Hakan Kurşun ve her aşamada hiçbir desteğini esirgemeyen İTÜ MİAM müdürümüz Yelda Özgen Öztürk’e çok teşekkür ederim. Kısa sürede planladığımız bu festivalin mümkün olan en fazla sayıda müziksevere ulaşabilmesi için MİAM dışından da destek alıyoruz. Sevgili arkadaşım İdil Akçıl ve Borusan Klasik’ten Serla Balkarlı ve Gaye Çağlayan da tanıtımlarımıza destek oldular. Onlara da ayrıca çok teşekkür ederim. Özellikle son üç aydır bu konuyla ilgili yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bir yandan piyano eğitmenliği yapıyorum ve konser veriyorum. Geriye kalan vaktimin önemli bir kısmını festival ile geçiriyorum. Gerçekten çok keyif aldığım bir süreç oldu.

Yazarın Diğer Yazıları

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

Mad Pride ya da ‘Delilerin’ Onur Yürüyüşü

Mad Pride’ın amacı stigma ile mücadele etmek, ‘delilerin’ haklarını savunmak, çeşitli politikalara etki etmek, beraberce güçlenmek, bazen biraz eğlenmek ve misal ‘psikopat’, ‘manyak’, ‘şizo’, ‘deli misin nesin’ demeden önce bir kez daha düşünmeyi hatırlatmak

LGBTİQA+ hakları insan haklarıdır!

Kendimiz dışındaki insanların var oluşlarını öldürmeye yeltenmekle övün(e)memeliyiz, bundan olsa olsa utanç duyulur.