17 Eylül 2017

Bağımsız Kürdistan...

Barzani'nin bağımsızlık referandumundaki ısrarını anlamakta zorlanıyorum

Irak'ta Kürtler özellikle 1980'lerde büyük acılar yaşadı.
Saddam Hüseyin diktasının 1988'deki Anfal isimli operasyonunda, Kürtlerin yaşadığı 4500 köy yerle bir edildi.
182 bin Kürt hayatını kaybetti.
Yine 1988'de Kürtlerin Guernica'sı diye bilinen Halepçe katliamında 5 bin Kürt Saddam ordusu tarafından kimyasal silahlarla, zehirli gazla öldürüldü.
Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal etmesiyle 1990 yılı ağustos ayında patlayan Körfez Savaşı sonunda, Kuzey Irak Amerika tarafından "koruma"ya alındı. Uçuşa yasak bölge ilan edildi ve Irak Kürdistanı  Saddam ordusuna kapatıldı.
Böylece, Kuzey Irak'ta fiilen bir Kürt devleti oluşmaya başladı.
1992 yılı ekim ayıydı.
Irak Kürdistanı'na gittim.
Şaklava'daki karargâhında ilk kez Kürt lider Celal Talabani ve kurmayları Bahram Salih ve Ahmet Bamarni'yle uzun sohbetler yapmıştım.
Sonraki yıllarda Paris'te, Stockholm'de Kürdistan yönetimini temsil eden Ahmet Bamarni, Kürtlerin dört ülkeye, Türkiye, İran, Irak ve Suriye'ye dağılmış olarak yaşıyor olmalarını bir trajedi, stratejik talihsizlik olarak nitelemişti.
Ahmet Bamarni, bölgede önce Filistinlilerin mi, yoksa Kürtlerin mi devletleşeceklerini Filistinli aydınlarla tartıştıklarını, bu açıdan Filistinlilerin ön aldığını ama şimdi sıranın Irak Kürtlerine geldiğini söylemişti.
1992'de Celal Talabani'yle de konuşmuştum bağımsız Kürt devleti konusunu.
Körfez Savaşı'yla Kürtlerin eline altın değerinde bir fırsat geçtiğini belirtmişti. Bu fırsat, bir ideal olarak gönüllerinde saklı olan "bağımsız Kürt devleti"ne açılan kapıydı.
Ama şimdi bunun sırası değildi.

1992'de Şaklava'da Talabani ile birlikteyken..

Sayın Barzani; Niçin
'yedi düvel'e meydan okuyorsunuz?  Bu acele niye?

İlk aşama, Irak'ta bir "demokratik  federasyon"du.
Ankara'nın kırmızı çizgi ilan ederek karşı çıktığı Irak'ta federasyona sıra ancak 11 yıl sonra, 2003'de Saddam'ın devrilmesiyle gelecekti.
Mam Celal 1992'de bağımsız Kürdistan'dan söz etmeyi fazlasıyla zamansız buluyor, bu ideali kendi deyişiyle yüreğinde saklamayı tercih ediyordu.
Mesut Barzani de farklı düşünmüyordu.
Kendisiyle ilk kez 1993 yılı kasım ayında, Irak Kürdistanı'nın Dohuk şehrinde tanışmıştım.
Hotel Lumano'nun bahçesinde karşı karşıya oturup, çaylar içip sohbet etmiştik. Kürdistan Demokrat Partisi KDP'nin lideri 1993'te 48 yaşındaydı.
Barzani de, "bağımsız Kürdistan"ın zamanı olmadığını, Talabani'den daha üstü kapalı bir dille söylemişti.
Şunu da eklemişti:        

Kürtler Türkiye'de, İran ve Irak'ta
var. Bölünmüşüz. Ama bizim
ortak bir kültürümüz var. Kimse
Kürtleri inkar edemez.

Kürtlerin hakları barış ve
demokrasi içinde verilmeli.
Ayrılıkçı değiliz. Olabilirse, en iyisi
Irak'ta federasyondur.

Ekim 2009: Selahaddin'deki Başkanlık Sarayı'nda Mesud Barzani ile birlikte...
Mesut Barzani'yle 10 yıl sonra, 2003 yılı mayıs ayında görüştüm. Irak Kürdistanı'nda Selahaddin'deki sarayında kendisine sormuştum:
"Bağımsız Kürt devleti ideali yüreğinizde yatıyor mu?"
Tek sözcükle evet yanıtını verirken eklemişti:
"On yıl sonra da sorsanız, yanıtım değişmeyecek."
10 yıl değil ama 6 yıl sonra, 2009'un ekim ayında yine Selahaddin'deki bir söyleşimizde, ben yine bağımsız Kürdistan sorusuna hazırlanırken, Mesut Barzani gülmeye başlamış, "Yanıtım değişmeyecek demek"le yetinmişti.
Ama o tarihte çok şeyler değişmişti. Barzani artık Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı sıfatını taşıyordu.
Irak kağıt üstünde -Türkiye'nin de zamanla çaresiz tanıdığı- bir federasyon olmuş, ancak ülke fiilen üçe bölünürken, Kuzey Irak'ta da bir Kürt devleti fiilen şekillenmişti.
Şimdi Mesut Barzani bu fiili durumu resmiyete dökmek istiyor. Bağımsızlığın zamanı geldi diye düşünüyor. Bunun için gelecek pazar günü referanduma hazırlanmış durumda.


Irak / 1992
Sayın Barzani;
Zamanı gerçekten geldi mi?
İsrail dışında referandumu zamanlı bulan yok.
Bağımsız bir Kürt devletine sıcak bakan Amerika bile şimdi zamanı değil diyor.
Başkan Trump yönetimi, referandumun IŞİD'le mücadeleyi olumsuz etkileyeceğini, bölgede istikrarsızlığı besleyeceğini söylüyor.
Elbette farkındayım.
Filistinliler devlet olabiliyorsa...
Katalanlar İspanya'da, İskoçlar Britanya'da bağımsızlık referandumu yapabiliyorsa...
Irak Kürtlerinin kendi kaderlerini tayin hakkı neden olmasın...
Elbette bu hakları var.
Sizinle ilk söyleşimi yaptığım 1993'ten bu yana 24 yıl geçti.
Sizinle pek çok kere görüştüğüm bu yıllar içinde Irak'ta Kürtler fiilen kendi kendilerini yönetmeye başladı.
Saddam Hüseyin devrildi.
Irak'ta federasyon kuruldu.
Ve siz, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı seçildiniz.
Ayrıca Amerika'da, Avrupa'da, Türkiye dahil dünyanın birçok ülkede devlet başkanı muamelesi görmeye başladınız.
Nereden nereye gelindi.
Sayın Barzani;
Böylesine koşullarda şimdi neden geçmişteki gerçekçiliğinizi bir tarafa bırakıyorsunuz?  
Niçin "yedi düvel"e meydan okuyorsunuz?
Bu acele niye?
Dışarıdan bakınca, gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
İyi pazarlar!

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor